Beklenen yağmurlar yağıyor, şehrimize. Belki beklenenden de fazlası… Güneşin; insan psikolojisine iyi gelen tarafı, özlenmeye başlandı artık… Bazılarımızda, havaya bağlı, ruh halleri değişebiliyor. Belki çoğu insan öyle…

Necip Fazıl’ın şehrimizin yağmurlarından cinnet geçirecek raddeye gelmesi gibi, kapalı havadan bunalan insanlar olabilir.

‘Ne güzel havadan, ne iyi insandan doyulur’ demiş eskiler…

Bir şey daha demişler: Tebdil-i mekanda ferahlık var!

Yani, mekan değiştirmek, insana iyi gelir!

Fizyolojik bir rahatsızlığın mı var?

Ruhsal bir sorun mu yaşıyorsun?

Zorlu bir dönem mi geçiriyorsun?

Bir meselenin üstesinden gelemiyor musun?

Mekan değiştir ferahla, çözümünü bul!..

Bu;  ‘dışarı çıkalım, havamız değişsin’ teklifinin, daha uzak mesafeli ve uzun zamanlı olanı…

Eskiden, doktorların  ‘hava değişimi önerdikleri hastaları’ hepimiz biliriz.

Verem başta olmak üzere birçok hastalığın, ülkemizi kasıp kavurduğu seneler…

Doktorlar reçeteye tebdil-i mekan yazıyor!

O dönemin romanlarında da sıkça konu ediliyor.

Peyami Safa’da sık görüyoruz, bunu örneğin.

Dokuzuncu  Hariciye Kovuşu’nda, Fatih Harbiye’de…

Kendisi de kemik veremi hastası, yazarın…

Bildiğiniz gibi, Peyami Safa’nın aile kökeni, Trabzonlu…

Babası da verem ve hekimi tarafından hava değişimi için Midilli’ye gönderiliyor.

1920’li, 1930’lu yıllar…

***

Bugünün veremi ise ne yazık ki kanser hastalığı.

Doktorların önerisi ise yaylalar.

Eskiden Midilli Adası, şimdi yayla havası!..

Öyle; hava değişimi için, şehir dışına çıkmak, ülke değiştirmek, her babayiğidin harcı da değil artık!

Parası olan;  en çok, kanser tedavisi için Küba’ya gidebiliyor.

***

İyileşme seçenekleri arasında o yıllarda da sadece hava değişimi yoktu tabii.

Müzikle tedavi, su sesi ile tedavi, ilk akla gelenler…

Renklerin, ruhsal etkilerini devreye sokarak yapılan, renk terapileri…

Özellikle yeşil renk!

Psikolojik rahatsızlıklardan,  kalp ve mide hastalıklarına kadar etkisi o kadar büyük ki…

Trabzon’daki, şu anki yeşilin yoğunluğuna bakıyorum da; yemyeşil bir deniz gibi her yer…

Yağmurların iyice coşturduğu, deli bir yeşil üstelik!

Alın size terapi!..

***

Tebdil-i mekanın içeriğinde, insan da var elbette.

Yeni insanlarla tanışmak, sohbet etmek, ufuk açıcı, iyi hissettiren bir şey.

‘İnsanın acısını, insan alır’ diyor şair Şükrü Erbaş…

Farklı coğrafyaların farklı hikayelerini, farklı bakış açılarını duymak, faklı ifade ediş biçimlerine tanık olmak son derece önemli.

Geçen haftaki yazımda söz ettiğim, Trabzon sokaklarındaki yabancı tiyatrocular, bu yönüyle de değerliydi, şüphesiz!

Yoksa, sosyal medyada tanışılan insanlar, bu kapsama dahil değil!

Gerçek bir iletişim, hiç değil!..

Dilerim tebdil-i mekan için gerekçemiz, havadan sudan şeyler için olsun…

Olursa bir şikayet, yağmurdan olsun!...