Her yıl binlerce çocuğun kaybolduğu bir ülkede yaşıyoruz! Bir yanda biz yetişkinler, öte yanda kaybolan çocuklar! Kaybolmak ne demek? Kaybolmak; organları çalınmış olmak, kullanılmak ve daha bir sürü şey demek!
Yani kaybolmak demek, ölüm demek!
‘Normal ölümün mumla aranması’ demek!
Vahşetli bir son demek!!!
Kayıpların, akıbeti muamma!
Suçlular kim?
Narin örneği bir kere daha gösteriyor ki en yakın çevre, hatta aile!
Ne demek bu?
Amcanın baba yarısı olmaması demek, ağabeyinin, ağabey olmaması demek!
Babanın bir baba, annenin gerçek bir anne olmayışı demek!
Tüm bu olumsuz durumlarda ise çocuğun hep çocuk olması demek!
Yapabileceklerinin çok sınırlı olması demek!
Sahipsiz, korumasız olması demek!
Oysa ki çocukların gerçek sahibi, Allah’tır!
Yaradan, elbette cezalarını kesecektir!
Ancak, hukukun önünde de en ağır şekilde cezalandırılmaları haktır!
Beklenti bu yöndedir!
***
Peki, şehrimizde durum ne?
Kayıp kaç çocuk var?
Kaç çocuk, benzer şeyleri yaşıyor?
Hiç yaşanmıyor olabilir mi bu tür vakalar?
Yoksa üstü mü kapatılıyor?
Eylül ayındayız fakat Eylül’e güzellemeler yapacak durumda değiliz!
Nasıl yapalım?!
Bir küçük kamyonet getirin gözünüzün önüne.
İnsan dolu…
Arkasına, köpeği iple bağlamışlar.
Eziyetin biri bin para!
Zehirlenmeleri, türlü işkence görmeleri yetmiyormuş gibi…
Sahi suçu ne bu hayvanların?
Allah’ın onları yaratmış olması mı?!
***
Dokuz ayın Çarşambasının bir araya geldiği bir Eylül bu!
Evet, iyi haberler duymak istiyoruz bu doğru fakat sahte gündemlerle kandırılmak istemiyoruz!
Gerçekler ne ise onu bilmek hakkımız!
Her konuda bu böyle!
Piyasalardaki belirsizlik örneğin…
Geleceğin belirsiz olması, psikiyatrik hastalıkları da tetikliyormuş.
Başta, kaygı ve duygu durum bozuklukları…
İnsan; emin olmak, emniyette olmak istiyor!
Sorun yokmuş gibi yansıtmak, bu kaygıları iyice körüklüyor!
Gerçekleri konuşup, samimiyetle çözüm aramak gerekmiyor mu?
Herkes kendi kabiliyeti ölçüsünde katkı koysa, çözümün parçası yapılsa fena mı olur?
Vicdanlı, iyi insanlar, bunun için çoktan hazır!
Her konuda hazır.