Sinema sanatının mahrem yanları vardır. Öyleki kadınların sahneye çıkması yasaktı. Bu yasal gerekçenin yanında aynı zamanda da muaşeret kaideleri gereği idi.
Bu dönem Türk sineması ve tiyatrosu için bir çıkmaz idi. Neticede buna sinemanın kıvrak zekası bir çözüm bulur ve bu kısır döngü kırılmış olur. Sinemada zenne modası başlar.
Adına zenne denilen tiplemelerin sahneye çıkmaya başlamaları 1900’lu yıllarda başlar. Karagöz ve Ortaoyunu bu konuda cömert bir çıkış noktası olur. Sinema ise daha sonra bu tiplemeler ile karşı karşıya gelecektir. 1923 yılında Leblebici Horhor Ağa filmi bu konuda öncü olur. Bu film aynı zamanda Muhsin Ertuğrul filmidir. Mirasyedi bir zengin olan Hurşit Bey tarafından kaçırılan kızı Fadimeyi kurtarmak için kadın kılığına giren Butak, sinema tarihindeki ilk zenne olarak kaydedilir.
İkinci zenne filmi Nazım Hikmet’e aittir. 1933 yılında “Düğün Gecesi/Kanlı Nigar” adlı kısa film esasen bir ortaoyunun filme çekimidir. Ünlü tiyatro ustaları Naşit Özcan, İsmet Fahri Gülünç Sepetçi Komik Ali Rıza bu filmde yer alırlar. Türk Sineması için henüz bilinmeyen Necdet İnce bu filmde zenne rolüyle sahne alır. O, Faruk Genç’in yönettiği ”Hasret” filminde (1944) çiflikteki bir kadın rolünü oynar. Onun kadın tiplemeleri gördüğü beğeni karşısında Türk sinemasında pek çok oyunda rol alır.
İlk olarak Reşat Nuri Güntekin’in “Hülleci/ Duvaksız” adlı oyununda zenne komik şehir Naşit’tir. Naşit Özcan kapı kapı dolaşarak dedikodu yapan bir kadını canlandırır. 1920 yılında erkek ve kadın topluluğu önünde Afife Hanım sahneye çıkar. 1959 yılında ise Reşit Baran zenne rolüyle şöhret bulur. Faruk Kençin yönettiği Ölmeyen Aşk filminde yardımsever bir ev hanımını canlandırır. Zamanın akışında çok kısa bir süre sonra Türk sineması zenne bolluğu yaşar. Suphi Kaner, Erol Günaydın, Suphi Kaner, Fikret Hakan, Yılmaz Duru, Hüseyin Baradan, Hulki Saner bu tiplemelerden sadece birkaçını oluştururlar. 1966 yılında Yılmaz Güney’de Haydut filminde zenne rolünü icra eder. Kayhan Yıldızoğlu, “Demir Yumruklu Devler” geliyor filminde başarılı bir zenne rolü sergiler. 1974 yılında ise “Mavi Boncuk” filminde Zeki Alasya ile karşılaşırız. 1980 yılında Aydemir Akbaş başarılı bir kadın tiplemesi ile Türk seyircisinin karşısına çıkar.