Hele bizimkilerden Pep Guardiola’yı taklit eden çok... Biri de Trabzon’da...
Adamın, elindeki malzemeye göre ürettiği rakipleri ekarte etme modellerini kopyalayıp, O’na benzeyeceğini düşünenleri akıllarıyla ve çaresizlikleriyle baş başa bırakıyoruz...
Asıl konumuz başka...
Biliyorsunuz, zirvedeki bir diğer isim olan Klopp, Liverpool’dan ayrıldı... Bu ayrılığın ardından en büyük rakiplerinden birisi olan Pep’in sözlerine bakalım....
“Onu çok özleyeceğim, hayatımda önemli bir yeri var. Beni farklı bir noktaya taşıdı.”
Elinizi vicdanınıza koyun... Türk’lerden en büyüğünden küçüğüne, bir teknik adamın, diğeri için bu lafı söylemesi mümkün mü?
Bizce değil...
Bakın bu sezonu ilk iki sırada tamamlayan hocalardan, rekortmen (!) İsmail Kartal ne diyor; “Futbol öyle bir şey ki Guardiola ya da Klopp onlar da dört dörtlük hoca değil. İşin içinde teknik - taktik var. Futbol dipsiz bir kuyu...”
Diğeri camda “şinanay” söylüyor...
Ondan sonra, “Niye bu kadrolarla Avrupa’dan geri dönüyoruz?”…
Dönersiniz tabiii. Çap bu kadar işte...
* * *
Futbol, sadece sahada oynanan bir oyun değildir. Bu oyunun içinde, futbolcuların ve teknik direktörlerin hikayeleri, dostlukları, rekabetleri de yer alır.
Guardiola ile Klopp arasındaki ilişki, modern futboldaki en güzel ve ilginç hikayelerden biridir. İkisi de birbirlerine saygı duyar ve başarılarını takdir eder. Zaten, yapılan açıklamadan belli değil mi?
Kendi takımlarını başarılı kılmak için mücadele ediyor gibi görünseler de aslında birbirlerini en iyiye çıkarmak için sürekli motive ediyorlar...
Örneğin, Guardiola, Klopp'un “gegenpressing” taktiğini kendi oyununa adapte etti ve neredeyse sürekli kazanan bir Manchester City inşa etti.
Bu ikilinin hikayesi, rakip bile olsalar birbirlerine saygı duymanın ve ders almanın anlamını örnekliyor…
Elbette, anlayana... Bizimkilere değil!