Yunan edebiyatında lirik şiirler 650 yılında yazıya aktarıldı. Yunanlılar ise alfabe ile 8. yüzyıldan sonra tanıştı. (Dalby 2018:39). MÖ. 3. yüzyıla kadar Yunan dili lehçeler bütünüdür.

Bu lehçeler kullanıcıların iletişim kurmalarını zorlaştırmaktadır çünkü aralarında ses bilimsel ve yapısal düzeyde farklar vardır. Bu lehçeler mozaiği içerisinde Attik lehçesi öne çıkmaktadır. Çağdaş Yunan alfabesini MÖ. 10 yüzyılda Yunanlılar Fenikelilerden almış ve semitik bir dilin ihtiyaçlarına göre şekillenmiş bu alfabeyi kendi dillerine uyarlamışlar ve Fenike alfabesinde bulunmayan bazı sesler için yeni harfler eklemişlerdir. (İbrahim 2013,II:485). MÖ. IV. yüzyıldan Bizans hakimiyetinin son dönemlerine kadar Batı Gürcistan’ın Batum-Rioni havzası dahil olmak üzere yörede Grek olmayan topluluklar asimile edilmiştir. Bunun sonucunda bölge halkları arasında Hristiyanlık zoraki bir şekilde bütünleştirici bir unsur olarak görülmüş olması oldukça önemli bir durumdur. Zira zorunlu olarak Hristiyanlaştırılan bu etnikler Grekçeyi benimsemişlerdir. (Nakrakas 2003:41. vd.;Koromila 1989:13). Zamanın akışında yöre halkları arasında konuşulan diller mozaiği meydana getirilmiştir.

Bugün Karadeniz bölgesinde, özellikle de Trabzon’un Tonya, Çaykara, Of ve Maçka’nın bazı köylerinde konuşulan dar kalıplı anlaşma aksanının bir dil olmadığı gibi Yunanca ile bir bağı yoktur.  Dilbilimcilerin çalışmalarında yörede konuşulan dilin Oğuz ve Kıpçak Türkçesi temelinde şekillendiğini, tarihi süreç içerisinde, Grekçenin de bölgedeki ağızlarla birtakım izlerinin görüldüğü açıkça anlaşılmaktadır. (Brendemeon 2001,I:18…vd.;1999,VII-VIII:79..vd.;Kabadayı 2001:11-24; Demir 2006, I-II-III).

Çünkü bölgede ticaretle uğraşan değişik etniklerin konuştukları diller Hristiyanlığın da etkisiyle Yunancanın etkisine işlevini yitirmişti. Hatta “bölgede yaşayan Oğuz boylarına mensup bazı gruplar da çevrelerinde önem kazanan bu dili öğrenmişlerdi. (Bryer 1985,I:155). Patricia Fann Bouteneff, Doğu Karadeniz Rumlarının konuştukları lisanla Yunancanın karşılıklı olarak anlaşılmaz “mutually incomprehensible” olduğunu belirtirken (Patricia:50;Mackridge:335-339; Jon 2002:137); İngiliz tarihçi Richard Clogg Doğu Karadeniz Rumlarının Yunan krallığında konuşulan Yunancadan farklı bir dil  “The Ponticon” konuştuklarını belirtir. (Clogg 1999). “Bürokraside yerel ve yabancı dillerin kullanılması, belgeleri içerik ve muhteva bakımından etkilediği gibi form özellikleri acısından da birtakım değişikliklere sebep olmuştur”. (Günalan 2018,II:111). 1306 yıllarındaki Trabzon’da halka yönelik yazıtlarda da görüldüğü üzere saray diliyle değil, yerli Kolh aksanlı sokak Rumcası ile yazılmıştır. Rumca adlanan yerel ağız, sadece Greklere özgü bir dil değildir. Karadeniz’deki söz konusu otoktan halkların ortak karışım ağzıdır.  Özellikle bu dilin Kıpçak’ça esasında şekillendiğine dair belirgin emareler vardır. Grekçe adlandırılan adlardaki “ayn” harfinin “g” ye dönüşmesi Kumancanın bir neticesidir. (Tellioğlu 2005:81).