Medeni yaşamda gerekli olan ihtiyaçlarının başında elektrik gelmektedir. Öyle ki günümüzde elektriksiz bir yaşam düşünülemez bir duruma gelmiştir. Gelişen teknoloji ile birlikte elektriğe duyulan bağımlılık iyice artmış bulunmaktadır.
Türk toplumunun elektrikle tam manasıyla tanışması 20’nci yüzyılın başında gerçekleşmiştir. Zaman ilerledikçe elektriğin sağladığı kolaylık fark edilmiş ve kullanımı da yaygınlaşmıştır.
Elektrik enerjisinin, yaygınlaşması ile birlikte zamanla Trabzon’da da elektrik kullanımı yönünde arayışlar başlamıştır. Bu konuda ilk ciddi adım II. Meşrutiyet döneminde atılmıştır. Bu tarihte Trabzon İl Genel Meclisi, Osmanlı Anonim Şirketi adıyla bir şirket kurarak Trabzon ve Samsun şehirlerinin elektrikle aydınlatılması imtiyazını almak için İstanbul’daki yetkililerden izin istemiştir. Fakat gerekli izin verilmemiştir.
1918’de Trabzon’un kurtuluşundan sonra askeriye tarafından belediyeye verilen iki motorla şehrin bazı yerlerinin aydınlatılması sağlanmıştır. Bu tesisat için gereken lamba ve diğer malzemeler Batum’dan getirtilmişti. Fakat bu küçük tesisat kısa ömürlü oldu. Ardından, Hamit Bey’in 1920’deki valiliği sırasında daha geniş bir tesisat kurularak şehrin bir bölümü elektrikle aydınlatıldı.
Elektrik meselesi ile ilgili olarak 1921 yılında önemli gelişmeler yaşandı. Belirtilen tarihte Trabzon’a gelmiş olan Mühendis Josef Mamatsi tarafından bir proje hazırlanarak Değirmendere suyundan 16 mumluk 10 bin lamba yakabilecek elektrik enerjisi elde edilmesi amaçlandı. Fakat bu proje de hayata geçirilememiştir.
Cumhuriyet’in ilanından hemen önce İsviçreli bir şirketin Trabzon’un elektrik ve su tesisatı imtiyazını almak için Ankara’da teşebbüste bulunduğu haberini alan Trabzonlu tüccarlar, bu işin “milli bir mesele” olduğunu düşünerek harekete geçtiler. Hemen aralarında bir heyet oluşturdular. Bu heyet, anonim şirkete ait esasları tespit etti ve kurulacak tesisatla ilgili gerekli incelemeleri yapmak üzere bir elektrik mühendisinin Trabzon’a getirilmesine karar verildi.
Bu kişi, daha önce Adana ve Mersin elektrik tesisatını meydana getiren Fransız asıllı Mösyö Ribeau idi. Trabzon’a gelmeden önce 1924 yılı ortalarında Tarsus’ta elektrik tesisatı kurulması aşamasında mühendis olarak çalışıyordu. Yapılan davet üzerine Temmuz 1924’te Trabzon’a gelen Ribeau, yaptığı incelemede Visera Şelalesi’nin hidroelektrik tesisatı için en uygun kaynak olduğuna karar verdi.
Fakat birsüre sonra ortaya çıkan bazı gerçekler Ribeau’nun gerçek bir mühendis olmadığını ortaya koydu. Zira hidroelektrik tesisatının yapımına başlanmasından sonra ortaya bazı proje ve uygulama hataları çıktı. Ardından Trabzon’a gönderilen yetkili uzmanların hazırladıkları raporlar, Ribeau’nun gerçek yüzünü ortaya çıkardı.
Bu raporlara göre Ribeau, gerçek bir mühendis değildi ve hidroelektrik tesisatı konusunda da tecrübe ve uzmanlığı yoktu.Kendisi I. Dünya Savaşı’nda “tayyare zabiti” olarak Fransız ordusunda bulunmuş, savaştan sonra İstanbul’u işgal eden kuvvetler arasında yer almıştı. İşgalci güçlerin şehri boşaltması sırasında İstanbul’dan ayrılmayarak elektrik malzemesi satan bir müessesede çalışmaya başlamıştı. İşte bu sırada bir elektrik şirketi kurmak isteyen Trabzonlu tüccarların dikkatini çekmiş ve Trabzon’a davet edilmişti.
Yaşanan gelişmeler sonrası dönemin Nafıa Vekâleti 16 Kasım 1926’da Trabzon’a bir yazı göndererek, bu tesisatın tanınmış ve “işbilir” bir müesseseye devredilmesini emretti. Nihayet 1927 yılına gelindiğinde sahte mühendis Mösyö Ribeau’nun vazifesine son verildi.
Böylece 3 yıl boyunca elektrik tesisatı kurma vaadiyle Trabzonluları kandıran Mösyö Ribeau ülkesine dönmüş, tesisatı kurma işi ciddi bir şirkete verilmiş, yaklaşık beş yıl süren yorucu bir inşa sürecinden sonra 15 Eylül 1929 tarihinde Trabzon’da elektrik üretimine başlanmıştır.