Birkaç gün önce yaşanmış bir olay okudum. Olay Almanya'da geçmekte. Çok manidar bulduğumdan sizlerle paylaşmak ve çıkarılması gereken mesajları hatırlatmak isterim.

Bir papaz yani Hristiyanların din adamı bir gün bir ramazan ayında bizim insanları iftara davet eder. Bazıları mazeret bildirir bazıları ise katılacaklarını söyleyerek davete icabet ederler. Sözleşilen vakit geldiğinde bizim insanlar papazın evine misafir olurlar. "Papaz evde bizimkilerle iftar hazırlıklarına başladıklarında bir müddet sonra bizimkilere misafirlerim ben mutfakta sizlere iftarlık hazırlarken sizler bana Kuran okuyun. Ben Kuran okunmasını çok seviyorum diyerek önlerine Kuran kor. Mutfağa gider ve hazırlık yapmaya devam eder. Bizimkiler kendi aralarında konuşmaya başlarlar. Bizlerin hiçbiri Kuran okumasını bilmiyoruz. Ne yapalım derken içlerinden biri arkadaşlar bu papaz ne bilecek içimizden biri fatiha okusun iş olup bitsin. Ne anlayacak der. Sözleşilen kişi fatiha okumaya başladıktan sonra papaz mutfaktan çıkıp gelir. Ne oldu biliyor musunuz?! Papaz hala anlamıyorsunuz değil mi?! Sizler Kuran okumasını bilmiyorsunuz değil mi?! Siz Türkler Kuranla amel ettiğiniz sürece dünyaya hükmetmiştiniz. Ne zaman ki Kurandan uzaklaştınız Kuranı sırtınızın gerisine attınız bilim yapmaktan uzaklaştınız o zaman işte bizlere köle oldunuz. Bugün bizler sizlerden intikam almak adına buralarda en pis işleri sizlere yaptırmaktayız. Nasıl ki dedeleriniz nineleriniz Osmanlılar dünyaya Kuranla hükmetmişlerse bugün sizler yeniden bizlere liderlik yapabilmeniz için sırtınızı Kurana yeniden dayamanız ve bilim yapmanız lazım gelmekte."

Manidar değil mi?!

Kuranla ve peygamberle amel.

Peygamberimiz Sahabeler Abbasiler Selçuklular ve Osmanlılar Kuranla amel ettikleri sürece dünyaya hükmettiler. Dünyanın dörtte üçünde at koşturdular. İslamın yaşandığı bu devirlerde büyüklerimiz İslam medeniyetine imza attılar.

Medeniyet ne biliyor musunuz?! Ben cevap vereyim. İslam medeniyeti demek sakatı sağlamı, kadını erkeği, zencisi beyazı , fakiri zengini , Arabı Türkü Kürdü, Müslümanı Hristiyanı Yahudisi  , Hindusu Japonu bu medeniyetin gölgesinde huzur bulmasıdır.

Bakınız Osmanlılar zamanında tüm bu saydığım insanlar dedelerimizin ninelerimizin gölgesinde huzur içerisinde hayatlarını  yaşamışlardır. Bu dönemde malları canları namusları dedelerimizin ninelerimizin emaneti altındaydı. Dedelerimiz ninelerimiz hayat buldukça bu insanlar korku nedir bilmezlerdi. Bundan dolayı tüm bu insanlar bizlerin dedelerine ve ninelerine hayırla dua ederler. Sizler dualı bir neslin torunlarısınız.

Bu yaşlı dünyamızda tüm mazlum milletler sana dua ederler. Bu dua senin kaşına gözüne hasret olduklarından değildir. Ne ki senin deden onları asırlarca mutlu bir şekilde yönettiklerinden kaynaklanmaktadır. Dedelerimizin döneminde yetmiş küsür millet tamı tamına bin yıl adaletle yönetilmiştir. Böyle bir dönem ve böyle bir millet başkaca yoktur.

Bakınız gelişmiş ülkelerin hepsi krallıkla yönetilir. Örnek İngiltere krallığı Danimarka krallığı vb. gibi hal böyle olunca bizlerin dünyaya nizam vermiş bir nesli evlatlarımızın hafızasından çıkarmamız ve onları unutturmamız pek bilimsel ve milli gelmemektedir. Bu durum çocuklarımızın kimlik oluşumunda sorunlar ortaya çıkarmaktadır. Evlatlarımız kimliklerini unuttuklarından yabancı emeller taşıyan art niyetli kimliklere rağbet etmeye başlamaktadırlar.

Dedesini bilmez ama yabancı bir takımın ilk on birini sayar. Yada yabancı bir şarkıcının tüm sülalesini bir anda ezbere okur. Şimdi anladınız mı bizler nerede hata yaptık?! Çocuklarımızı bilerek ve isteyerek art niyet taşıyan insanlara yem yaptık. Şimdi ağla haline!

Yeniden medeniyete talip olmamız lazım gelmektedir. Bunu gerçekleştirebilmemiz için çocuklarımızı idealist yetiştirmemiz lazım gelmektedir. Evlatlarımıza imanı ahlakı bilimi ve sevgiyi kavratmamız lazım gelmektedir. Ki tüm mazlum milletlerde senin ayağa kalkmanı beklemektedir.

Bekleniyorsun...