Geçmişteki ilkel ve geleneksel toplumlardaki kıtlık ve açlık korkusu, günümüzde yerini bolluk ve tokluğa bıraksa da bu yeni durum modern insana beklediği huzuru bir türlü sağlayamamıştır.
Zira eskiden insanlar yetersiz beslenme (gıdasızlık) yüzünden hastalık ve ölümlerle yüzleşirken günümüzde aşırı ve dengesiz beslenme yüzünden aynı hastalık ve ölümlerle karşı karşıyadır. Değişen sadece birinde yokluğun, öbüründe ise varlığın getirdiği dengesizliklerdir. Fakat varılan noktada elde edilen hiçbir müspet şey yoktur.
Bu çağın en büyük sağlık sorunlarından biri olarak görülen obezite bütün tıp otoriteleri tarafından ciddi bir hastalık olarak kabul edilmektedir. Günlük alınan kaloriler o gün harcanan kalorilerden fazla olunca harcanmayan kaloriler vücudumuzda yağ olarak depolanmaktadır. Hedonist bir anlayışla, aşırı ve dengesiz beslenmeyle vücudumuzda biriktirdiğimiz bu gereksiz yağlar sağlığımızı tehdit ediyor. Hatta bizi ciddi ciddi hasta ediyor. Bunda genetik faktörler de etkili olsa da beslenme düzensizlikleri ve aşırı tüketme alışkanlıkları başat rol oynamaktadır. Düzensiz ve dengesiz beslenmek, fast-food tarzı yiyecekler tüketmek, spor yapmamak kilo almaya ve kilonun getireceği hastalıklara, kalitesiz bir hayata davetiye çıkarmaktadır. Onun için tükettiklerimizin cinsine ve miktarına lütfen dikkat edelim.
Günümüzde dünyada akıl almaz bir tüketim çılgınlığı yaşanıyor. Bugün insanlığın etrafı çoğu gereksiz olan, fakat bizlere gerekli diye inandırılan nesnelerle kuşatılmıştır.
Çağımızda insanlar tüketim konusunda büyük bir yanılgı içerisindedir. Zira insan olarak gerçek ihtiyaçlarla, bize ihtiyaç olarak empoze edilmiş sahte ihtiyaçların (ki buna sözün gelişi ihtiyaç diyoruz) ayrımında çok büyük yanılgıya düşüyoruz. Haddizatında yokluğu derdimiz olmayan bir şeyi kendimize lüzumsuz şekilde dert ediniyoruz.
Mantık çerçevesinde düşünürsek bir şey gerçekten ihtiyaçsa alınır, değilse alınmaz. Gösteriş (desinler) için alışveriş yapılmaz. Zira aklın yolu birdir. Tüketmeyi ihtiyaç olmanın ve bir ihtiyacı gidermenin dışında hazza dönüştüren hedonist karakterli kişiler ve toplumlar raydan çıkmış trenden daha tehlikelidir. Onları uçuruma giden bu tehlikeli yolculukta hiçbir makinist durduramaz. Varacakları son nokta uçurumdan yuvarlanarak tuz buz olmaktır.
İnsanın doğasına aykırı olan tüketim baskısı, insanların normal tüketim süreçlerini sekteye uğratıyor. Tabir caizse insanın tüketime dair fabrika ayarlarını bozuyor.
Tüketim sadece giyim, teknoloji ve gıda sektöründe karşımıza çıkmıyor. Tüketim her geçen gün yaygınlaşarak sınırları zorluyor. Toplum olarak maddi tüketimin yanında manevî ve insanî değerlerimizi de hızla ve hoyratça tüketiyoruz. Sevgimizi, saflığımızı, doğruluğumuzu, dürüstlüğümüzü, sabrımızı, tahammülümüzü, hasbîliğimizi, diğerkâmlığımızı, hoşgörümüzü, şefkatimizi, merhametimizi, ruhumuzu, en kötüsü de iman ve ihlasımızı; bir hiç uğruna, boşu boşuna tüketiyoruz. Tüm bunlara bağlı olarak dahası insanlığımızı tüketiyoruz. Onun içindir ki her geçen gün canavarlaşıyoruz.
İçimizdeki boşlukları doldurma zannıyla tükettiğimiz her şey içimizde yeni boşluklar açıyor. Aslında tüketirken tükeniyoruz. Keşke tüketmek yerine ihtiyaç sahipleriyle paylaşmayı bilebilsek. Keşke iş işten geçmeden bu gerçeğin farkına varabilsek. Nerdeeee! Sözlerimi vaktiyle kaleme aldığım “İnsaf Et, İsraf Etme!” adlı şiirimle bitiriyorum:
“Zayi etme boş yere/İnsaf et, israf etme!/Paylaş gitsin hoş yere/İnsaf et, israf etme!//Darlık gelmeden başa.../Hazır ol kara kışa/Lamba yanmasın boşa/İnsaf et, israf etme!//Olan var, olmayan var/Bulan var, bulmayan var/Alan var, almayan var/İnsaf et, israf etme!//Ekmek çöpe gitmesin/Millî servet yitmesin/Kaynağımız bitmesin/İnsaf et, israf etme!//Savurgan olma gönül!/Çaresiz kalma gönül!/Bir kez âh alma gönül!/İnsaf et, israf etme!//Men edilmiştir israf/Müsrife olur mu af?/Mazlumlara ol taraf/İnsaf et, israf etme!//Hakk'ı geçir fikrinden/Aciz olma şükründen/Geri kalma zikrinden/İnsaf et, israf etme!//Birler birikir binde/İsraf haramdır dinde/Merhamet olsun sende/İnsaf et, israf etme!//Yemekler dökülmesin/Fakirlik çekilmesin/Boyunlar bükülmesin/İnsaf et, israf etme!//İsraf eyleyen çoktur/Kimi aç, kimi toktur/Haramda hayır yoktur/İnsaf et, israf etme!”