Bugünlerde Türk futbolunun "kronik hastalığı" bir kez daha nüksetti: Tarafların güvenmediği, liglerin içine sinmeyen bir hakem krizi... Bu kez mesele, Galatasaray-Fenerbahçe maçına yabancı hakem atanması. Federasyon, "tarafsızlık" adına attığı bu adımla aslında kendi çaresizliğini tescil ediyor. Bu karar gerçekten çözüm mü, yoksa futbolumuzun kanayan yarasına sürülen geçici bir merhem mi?
Oysa bir ülkenin futbolunu ayakta tutan en temel dinamiklerden biri, o ülkenin yetiştirdiği hakemlerin liyakatine duyulan inanç değil midir? Türkiye'de her hafta sahalarda verilen tartışmalı kararlar, federasyonu "yabancı hakem" tuzağına itti. Ancak yapılan, sorunu kökünden çözmek yerine, "biz kendi hakemimize güvenmiyoruz" demenin kibarca ifadesinden başka nedir?
Yabancı hakemin fiilen devreye sokulması, Türk futbolundaki kronik adaletsizlik algısının itirafıdır. Yıllardır kulüpler, taraftarlar ve medya, her pozisyonda "hakem hatalarından" dem vuruyorlar. Peki federasyon, bu sorunu çözmek için ne yaptı? Yerli hakemleri eğitmek, teknolojiyi etkin kılmak veya şeffaf bir denetim mekanizması kurmak yerine, kolaycılığa kaçıp "ithal hakem" politikasına sığındı. Bu, tıpkı ders çalışmayan bir öğrencinin sınavda kopya çekmesine benziyor: Sorunu örtüyor, çözümü ertelemiş oluyorsunuz.
* * *
Üstelik bu kararın arkasındaki mantık da çelişkilerle dolu. Yabancı hakemlerin tarafsız olacağı varsayılıyor, peki ya Türk futbolunun dinamiklerinden habersiz bir hakem, oyunun ruhunu, taraftar psikolojisini, maçın sosyal etkisini ne kadar anlayabilir? Yakın geçmişte VAR’da, tüm zamanlarda Avrupa kupalarında görev alan bazı yabancı hakemlerin de tartışmalı kararları unutulmadı. Demek ki "yabancı" olmak, otomatik olarak "doğru" olmak anlamına gelmiyor.
Daha da vahimi, bu adım yerli hakemlerin motivasyonunu baltalıyor. Bir hakem, en zorlu maçlarda tecrübe kazanarak olgunlaşır. Federasyon, kritik müsabakaları yabancılara devrederek, kendi hakemlerine "güvenilir değilsiniz" mesajı veriyor. Peki bu hakemler, bir sonraki zorlu maçlarda nasıl otorite kuracaklar?
* * *
Sonuç olarak, yabancı hakem ataması, Türk futbolunun kendi iç sorunlarıyla yüzleşmekten kaçtığının göstergesi olmuştur. Çözüm, ithal edilmiş düdük sesinde değil; şeffaflık, eğitim ve liyakate dayalı bir sistem kurmaktadır. Federasyon, kulüpleri ve taraftarları "geçici tedbirlerle" avutmak yerine, köklü reformlara odaklanmalı. Aksi takdirde, her derbide "Acaba bu hafta hangi ülkeden hakem gelecek?" diye dalga geçmeye devam ederiz.
Futbol, aidiyetin ve tutkunun olduğu kadar, adaletin de sahada tecelli ettiği bir oyundur. Eğer sahada adaleti sağlayacak olanların bile "ithal malzemeler" olması gerekiyorsa, burada durup düşünmeliyiz: Acaba futbolumuzu ne hâle getirdik?