Sizler de “ne yazsam, ne yazsam” diye düşünmüşsünüzdür mutlaka. Öyle ya yüzlerce binlerce konu var ve içlerinden sadece birine dokunacaksınız. Allah’tan haftalık yazıyoruz, günlük yazanların yaşadıkları telaşı anlayabiliyorum. Gündem her zamanki gibi yoğun; Suriye, emekliler ve mutfak…
Rusya-Ukrayna savaşını ekleyin, Gazze’yi…
Ve “Türkiyeli” gibi zorlama sözcüğü…
Nedense dilimden “yangın” döküldü.
***
Bizim de ormanlarımız yandı, işyerlerimiz, evlerimiz…
Atasözündeki gibi ateş düştüğü yeri yakmıyor sadece…
Sonunda olan dünyaya oluyor; elinize diken batması, gözünüze toz gibi bir şey…
Çok çok uzaklarda olsa bile canınız yanıyor, bir süre buğulu camların ardından bakıyorsunuz.
Sosyal medyayı izleyince şaşkınlıktan küçük dilinizi yutuyorsunuz adeta.
Anlı şanlı yorumcuları, milyonlarca kitleye seslenenleri tanıyamıyorsunuz.
ABD tarihindeki en büyük yangınla ilgili öyle çirkin cümleler kurulmuş ki akıl sır ermiyor.
Doğa yok oluyor, insanlar hayvanlar ölüyor umurlarında değil.
Yalnızca Suriye penceresinden bakıyorlar ve şöyle bir mantık yürütüyorlar.
“Yakma Orta Doğu’yu, yakarlar Malibu’yu, Hollywood’u…”
“Oh olsun” demenin Türkçesi değil de nedir bu?
***
Aslında yangın, sel ve savaş anında gerçek duygular ortaya çıkıyor.
Konforlu ortamlarda atıp tutmak kolay çünkü…
Gazze’de binlerce çocuğun öldürülmesine sesinizi çıkaramazken…
Suriye’de kan donduran sahneler umurunuzda olmazken…
Yangından kurtarılan kedinize köpeğinize sarılıp gözyaşı dökebiliyorsanız şöyle bir durup düşünmelisiniz.
***
İnsanlıktan çıkmışız da haberimiz yok!
Keşke ülkemizde, bölgemizde ve dünyada olup bitenler karşısında aynı hassasiyeti sergileyebilsek!
Keşke renk ve inanç üzerinden yürümesek!
Keşke keşke keşke!..
Fakat dünya gerçekleri bizleri bambaşka bir mecraya sürüklüyor.
Aklı başında(!) insanları ürküten, korkutan sahneler çoğaldıkça “aynı gökyüzünün altında” sözü masal gibi geliyor.
***
“Her acı öğretir…”
Derin anlamı olan cafcaflı cümleler bir yere kadar etkiliyor insanı.
İsterse dünyanın en ünlü üniversitesinden mezun olsun, fark etmiyor.
Bir türlü öğrenemediğimiz ortada işte.
Baltalar asla gömülmediği için insanlığın sonunu getirecek üçüncü büyük savaşa doğru savruluyoruz.
***
Onca endişeye rağmen şarkıdaki gibi “benim hâlâ umudum var”.
Kendimi bir anda astrolojinin kumanda odasında buldum sanki.
Savaşlar gibi yangınlar da sona erecek.
Suriye’de huzur tesis edilecek, Filistin ve Ürdün birleşecek.
Biraz ütopik ama Rusya ve Ukrayna AB’ye girecek.
Ve daha neler neler?
Türkiye?
Barış güzel şey ama her an savaşa da hazır olalım.
Büyük düşünelim, işimize gücümüze bakalım.
Mutfaktaki yangına, gün geçtikçe aramızda kalınlaşan duvarlara…