Haşim Paşa… Unutulmuş bir Maarif Nazırı (1903-1908)… Tüm kaynaklar, Haşim Paşa’dan olumsuz şekilde bahsetse de bu sözüyle tarihe geçti bile. Mekteple maarifin yerine başka başka kelimeler koyun, muazzam bir kara mizah yaklaşım, eleştiri, gönderme… Ne dersen de…
1910’da “Maarif” adlı kitabında Namık Ekren, Haşim Paşa dönemindeki eğitim politikasını yerden yere vuruyor.
“Hele şu son zamanlarda Maarif Nazırı Hâşim Paşa olunca; mektep, muallim, marifet, fünun, maskara oldu. Eğlence hükmüne girdi. Hocalıkta her şeyden evvel aranılacak noktalar: Ehliyet, malûmat, ihtisas, edep ve iffet, vukûf-u tedris, ilm-i takrir ve tefhim… İşte bir muallim bu meziyetleri hâiz olmak lâzım gelirdi. Fakat hayf ki bu sıfatların üçünden, ikisinden bile hissesi olmayanlar muallim tayin olunuyor, mekteplere hoca gönderiliyor. Evlâd-ı vatanı bunlar nasıl terbiye edecekler? O körpe dimağlara feyiz ve irfanı -kendilerinde bulunmadığı halde- hangi marifetle, hangi kudretle yerleştirebileceklerdir?
“Bu kim? Paşaya mensup! Haydi muallim! Bu kim? Mahdum beye mensup! Haydi mektep hocası! Bu? Damat efendiye… Ya bu? Arabacıya… Ya bu? Odacıya, ağaya, işçiye, aşçıya mensup! Aman yarabbi! Ne bitmez tükenmez mensup?”
***
Bir “eğitimci” olarak…
Şüphesiz benim de kurumsal eleştirilerim oldu fakat kapatılması hiç aklıma gelmedi.
Özellikle Milli Eğitim Bakanlığı adını alan kurumda “eğitim” işini yapanlara “öğretmen” denilmesine takıldım yıllarca.
Belki “eğitmen” daha iyi dururdu.
***
Devlet Başkanlarının her türlü çılgınlığı yapabildiği bir dönemden geçiyoruz.
Ezberleri bozduğu, akılda olmayanları akla getirdiği…
Yakın dönemde Arjantin Devlet Başkanı Javier Milei…
Eğitim, sağlık, kültür ve kadın hakları gibi pek çok bakanlığı kapattı.
Bakanlık sayısını 18’den 9’a düşürdü, binlerce devlet memurunun görevine son verdi.
***
Ezber bozan en etkili liderlerden biri de Trump…
Panama Kanalı, Kanada, Grönland, Gazze ve AB konularındaki acımasız tavrını…
“Hantal Devlet” anlayışına operasyona kadar götürdü.
Sıcağı sıcağına imzaladığı kararname ile Federal Eğitim Bakanlığını kapattığını gösteren şovla yeniden dünya gündemine oturdu.
***
Türkiye’de de halkın gerçek beklentisinin “yeniden yapılanma” olduğunu bilmeyen yok.
Merkezi yönetimin Ankara’da devasa Bakanlıkları, Bölgelerde ve İllerde Müdürlükleri var.
Yerel Yönetimlerin de hemen her konuda teşkilatlandıklarını düşünürsek…
Aynı iş için tüm tahminlerin üzerinde bir çalışan sayısı ile karşılaşıyoruz.
2,5 milyon kişi ile yürütülebilecek bir devlet sistemi, 5,5 milyon kişiye iş bulan kapı konumundan bir an önce kurtarılmalıdır.
İletişimin bu denli hızlı olduğu bir dönemde onca kadro; ister istemez 115 yıl önce Namık Ekren’in yazdıklarıyla birlikte reçeteyi de akla getirmektedir.
“Bu kadar Bakanlık olmasa Türkiye’yi ne güzel idare ederdim.”