İki gün önce öğretmenler günü kutlanmış. Öğretmenliğin resmen yerlerde süründüğü, eğitimin içi boşaltıldığı halde nedir bugünü kutlamak? Çok şey yapılabilecekken, sadece yemek içmek ile bugünü karşılamak hiçbir soruna çözüm getirmiyor, getirmedi de. Ancak protokol kutlayabilir. Onların herhangi bir sorunu yok. Öğretmen belediyenin verdiği bedava yemekle karın doyuruyor, çay içmek için şehrin diğer ucundaki 3 liralık çay içmenin peşi sıra dolanıyor.
Öğretmen Atatürk’ün düşündüğü sosyal seviyeye ulaşamadı, bu gidişle de ulaşması olası değil. Çünkü okullar temizlenemiyor, eğitim tükenmiş, çocuklar öyle böyle gün sayıyorlar. En güzel ölçü ODTÜ’nün dünya sıralamasında 85’inci iken şu an 850. sıraya düşmüş olmasıdır. Maaşların iyileştirilmesi yetmiyor, eğitimde kaliteyi yükseltmek gerekiyor. Yazımın çıktığında belki dünyada en iyi eğitimin Türkiye’de verildiğini söyleyecekler, söylesinler. Ben kırk dört yıllık bir öğretmenin tecrübesiyle bunu söylüyorum.
Öğretmen emeklisi köyden şehre gelemiyor, gelse de bin pişman. Maaşı iki kg balık alıp evine geri götürmüyor. Sonra şaşalı törenler, kutlamalar, ziyafetler. Bu mudur öğretmenin değeri? “Öğretmen kutsaldır ana gibi” öyle mi? Sabun yokluğundan okullarda çocuklar ellerini yıkayamıyorlar. Sonra sıkılmadan al öğrenciyi sana bir şiir okusun.
Öğretmenlik, en yüce meslektir. Memleketin geleceğini şekillendirir. Büyük insanların yetişmesini sağlarlar. Neticede toplumda saygınlık kazanırlar. İyi öğretmenler sağlam, memleketine sahip çıkan, yeniliklere imza atan memleketi çağdaş medeniyetin üzerine taşıyan azimli, gayretli, fedakâr insanların yapabilecekleri bir iştir. Bunu yaparken de herhangi bir menfaat beklememelidirler. Yoksa cami imamlarını, müftüleri okullarda görevlendirerek güçlü nesillerin yetişmesi hayaldir. Yaratıcı, başarılı, ne yaptığının bilincinde öğrencilerin bilinç altlarına nasıl müdahale edecekler. Akıl, bilim ile ve çağdaş yeniliklerle donanımlı öğrenciler yetiştirmek gerekir. Bu nedenle Akif şöyle diyor: “Öğretmen liyakatli, mesuliyet şuuruyla kendini yetiştirip vazifesinin ehli olacak”. Öğretmenlerin çoğunun okulla alakaları yok. Düzene onlarda ayak uydurmuş durumda.
Yoksa öğretmenleri kendi ideolojiler doğrultusunda belli bir kalıba sokma gayretleri var. Milli Eğitimin ahlak dersi üzerinden yaşam tarzına müdahale etmesi kabul edilen şey değildir. Kısacası Albert Einstein’in dediği gibi “Öğretmenlik ihmal edildiğinde o ülke intihar ediyor demektir…!” Öğretmenlik MEB’in düşündüğü gibi herkesin yapabileceği bir meslek değildir.