Kim derdi ki; on bir şehrimizde 50 binden fazla insanımız Ramazan Bayramını göremeyecek! Onlar bayramı göremedi.

Ya yakınları!  Aileleri, sevdikleri olmadan, hatırı sayılır eksiklerle geçirecekleri, ilk bayramın içinde buldular kendilerini.  Kiminin annesi, kiminin babası, kiminin hem ana hem babası, kimininse evlatları yok bu bayram. Kimininse kolu bacağı…

Eskiden,  herkesin birbirini tanıdığı, birbirinden haberdar olduğu mahallelerde, bayram öncesinde ölen biri varsa,  yaşlı, genç, o aileyi ziyaret eder bayramlaşırlardı. Ölüm sonrası aile için ilk bayram, “acılı bayram” diye tanımlanırdı. İşte o acıyı azaltmak için teselli babında ziyaretlerdi bunlar.

Bu bayram  da öyle  ‘’acılı, kederli, elemli, bir bayram…’’

On bir şehrimizde evleri yıkılan kardeşlerimizi  tek tek ziyaret edip, yalnız değilsiniz biz buradayız diyebilmek, omuz verebilmek, moral olabilmek ne güzel olurdu.  Hele çocuklar için…

Hayatın normal akışında olduğu zamanlarda da bayramlar, bunun için değil miydi? Omuz vermek, destek olmak,  seni görüyorum,   varlığını önemsiyorum demek…

Unutmakla malül insana, nezaketi, insanlığı, hatırlatmak için!

Düşünün bir kere bayramlar olmasaydı ne olurdu!

Kaç kişi birbirini arardı. Kaç yaşlı ziyaret edilir, hal hatır sorulurdu. Kaç küs barıştırılır, kaç çocuk yeni giysilerle sevindirilir; ceplerine harçlık ve şeker konulurdu. Kaç bayramlık giysi alınır,  kaç esnafın yüzü gülerdi.  Kaç ev, özenle temizlenir, kaç kapı çalınırdı. Kaç mezarlık ziyaret edilir,  kaç Fatiha okunurdu…

Bu yıl depremi yaşayan çocuklar,  çadırda geçiriyorlar bayramı. Yıllar sonra yetişkin olduklarında anacaklar bu günleri. “Çadırdaydık, ama Bayram sevincini yine de yaşamış, oyunlar oynamıştık, bunun için herkes seferberdi” diyebilseler keşke.

 Derdirtebilsek!

Koşup oynayamayacak, çocuklar olacak bu bayram… Çünkü enkaz yığınlarının altında; kolunu bacağını kaybetmiş sabiler var maalesef. Protez ya da ortez bekliyorlar… Yani, yapay bacak, kol ve desteklenmesi gereken organlara, yardımcı cihazlar…  Yeniden yürüyebilmek, kendi işini görebilmek hatta koşup oynayabilmek için…Sadece çocuklarda yok bu kayıplar elbette. Neyse ki;  bu konuda, seferber olan bir kuruluş var. Merkezi İstanbul’da bulunan, Uluslararası Doktorlar Derneği. Dernek, depremzedelere yönelik, ücretsiz ortez ve protez sağlamak için çalışmalar yürütüyor.  Dile kolay, toplamda bin 300 uzuv kaybı var.  Hem kolunu, hem bacağını ya da her iki bacağını kaybetmiş 850 kişiden söz ediliyor! Protezde öncelik çocuklar ve kadınlara…

Bir bayram yazısına bu konuların dahil edilmesi ne garip değil mi?

Allah bu acıyı unutturmasın diye bir taziye temennisi vardır.

 Evet unutturmasın! Bu depremi de bu acılı bayramı da…

Şehrimizde ilk bayramı geçirecek depremzedeleri de.

İyi bayramlar…