Art arda kaybedilen 3 maçla birlikte büyük bir bunalıma giren Trabzonspor ve ona küsen taraftarı için Adana Demirspor maçı gelinen noktada çok önem kazandı.

Zira bu sezon beklentilerin çok uzağında kalıp yaşama savaşı veren Demirspor karşısında da alınacak  kötü bir sonuç hepten içinden çıkılmaz  bir kaos  yaratacak, bundan yönetim ve hatta teknik direktör Şenol Güneş’te olumsuz anlamda etkilenmekle kalmayıp onarımı zor darbeler de alacaktı.

Kadro dışı ve sakat futbolcuların çokluğunda Şenol Hoca  Trabzonspor’u sahaya  4 ü, Serkan, Hüseyin, Arif,Umut Güneş gibi uzun süredir forma giymemiş  6 yerlinin yanında Batagov  gibi  bir lig maçında ilk kez forma giyen isimlerle sürerken, yedek kulübesine de Dragus hariç 10 yerliyi oturttu.

Öyle ki,  ilk  11’i görenler arasında ‘Tamam işte Şenol Hoca’da havlu attı.Yenilelim de kovun beni’ diye bir takım çıkardı sahaya’ diyenler hiç te az değildi..

Ancak  henüz 3. dakikada Cham’ın attığı golle maça galip başlayıp ikinci yarıda hem futbolunu daha da güzelleştirip hem de farkı açan Trabzonspor’un sahadan  5-0 lık skorla  galip ayrılmasının kazancı ben ce  çok ihtiyaç duyduğu 3 puandan çok daha fazla oldu.

BU FIRSATI İYİ DEĞERLENDİRİN

Gücü ve yaşadığı çok zor durumu belli Adana Demirspor galibiyetini elbette abartmamak  lazım ama, bu maçtaki kazanımların rakiple bir ilgisi yok.

Senin oyuncularının sahadaki duruşu, niyeti, isteği ve yaptıklarını göz önüne alırsak öncelike şunu demek lazım ki ; Çok uzun zamandır, ki bence haklı olarak  ‘Ağzımızla kuş tutsak bile bizi  A takımda oynatmazlar’ diye düşünen genç futbolcular için bu düşünce geride kalmış, ve  Trabzonspor  formasıyla Papara Park’ta boy göstermelerinin kendilerine  hiçte sandıkları kadar uzak olmadığını görmüşlerdir.

Çünkü  Şenol Hoca bu futbolculara ‘ Siz yeter ki bıkmadan, usanmadan, yılmadan,yorulmadan çalı

şın.Ben size o formayı seve seve veririm’  mesajını vermekle kalmamış, uygulamalı olarak da göstermiştir.

O gençler ki değil oynamak sırf iyi para aldıkları için oynamasalar da  mecburen yedekte bekleyen palavra yabancılar yüzünden kulübeyi bile göremez olmuştular.

Nitekim özellikle Arif bu şansını çok iyi kullanmış, karşısında Türkiye’nin zor zaptedilen oyuncularından Yusuf Sarı ile  defansta çok iyi boğuşmasının yanında ofansta da  iyi  işler yaparak ‘ Benim kimseden aşağı kalır yanım yok. Ben bu mevkide oynarım’ mesajını açık ve net olarak tüm Türkiye’ye vermiştir.

Aynı şekilde Batagov’da ilk maçında sınıfı geçmiş ,neredeyse bir yıl sonra sahalara dönen Hüseyin’de en az ından iyi bir alternatif olduğunu göstermiştir.

CHAM SONUNDA YEŞERDİ!

Bu arada Mendy’nin orta sahaya çıkması hem defansın hem de ofansın işini kolaylaştırmıştır.

Çünkü orta sahaya dinamizm getiren Mendy, neredeyse her topu kaparak en azından müdahale ederek rakibin olgun atak şansını asgariye indirirken defansın da  işini azalttığı gibi  başta Cham olmak üzere ofansif oyuncuların hem çok fazla geri gelmelerini önleyerek diri kalmalarını sağlayıp  ,hünerlerini rakip ceza alanı civarında gösterecek geniş bir hareket alanı kazandırmıştır.

Ve artık maçın gidişatına göre yapılacak taktiksel uygulamalar dışında Mendy orta sahada kalmalıdır.

Doğrudur,   zirve ile ilgisi kalmamıştır lakin Trabzonspor hiçbir zaman hedefsiz olmaz.

Bundan sonra   yapılması gereken devre arasına kadar hem mümkün olan en yüksek puanı toplamak hem de mevcutların perpormansını arttırmanın yanında  Arif, Batagov gibi isimleri de 11 de oynayacak hale getirip  ara dönemde  yapacağı nokta transferlerle  ikinci yarıda Türkiye Kupası ve Avrupa Kupaları hedefi için mücadele etmek olmalıdır.

ŞİMDİ SIRA SEBAT’TA!

Nihai hedefi 1.Lig olan 1461Trabzon FK son 5 yılldır sürekli Play-Off oynamasına rağmen amacına erişemedi. Zira büyük şehir takımlarıyla oynadığı maçlarda yaşadığı hakem faciaları yüzünden göz göre göre engellendi.

Geçen sezon ayrıca çok saçma bir statünün de kurbanı oldu.

Play-Off  maçlarında 3 ayrı şehir takımını elediği halde  1.Lige yükselemedi, bir de diğer grupta aynı yoldan geçen  Alagöz Holding’in desteklediği Iğdır FK ile  final oynamak zorunda bırakıldı.

 Şimdi benzer sıkıntıları 3. Lig 4.Grupta şampiyonluk mücadelesi veren Sebat Gençlik yaşamaya başladı.

Önceki hafta Mardin deplasmanında 90+17’de yediği golle 1-1 sonuçlanan maçta 3 yerine 1 puanla yetinmek zorunda bırakılan Kırmızı-Beyazlıların ayrıca  golcüsü  V eysel Sönmezsoy’da kırmızı kart görerek  6 maç ceza aldı.

Ancak Sebat’ın çilesi bu kadarla kalmadı. Bu haftada da sahasında  karşılaştığı  Orduspor 1967’ye 2-1 mağlup olurken 2 golü tartışmalı bir şekilde verilmezken Kırmızı-Beyazlıların  böylece 2 maçta  5 puanı iç edildi.

Buna rağmen Sebat Gençlik  12 haftası geride kalan ligde 28 puanlı lider Zonguldakspor’un ardından 26 puanla 2. sırada yer alıp  zirve  mücadelesini sürdürüyor.

SERT  ŞUT SAYILMAZ!

Grupta oynadığı 5 maçta hiç gol atamayan ancak Türkiye filelerini 3 kez havalandıran Karadağ’ın sağ kanat oyuncusu Nikola Krstovic’in ilk golünde yayıncı kuruluşun yorumcusu’ Çok sert vurdu ‘ dedi 

Beyefendi haklı.!

O kadar sert vurmamak lazım!..

Ah de kalede Uğurcan olsaydı..

‘ Bu goller de yenir mi?’diye başlayan neler söylerdiniz.

Bu arada Uğurcan’ın önceki akşam Yusuf Sarı’nın şutunda yaptığı kurtarış kesin futbol tarihinin arşivinde yer almıştır.

‘Böyle bir şey olamaz’ diyeceğiz ama ,diyemiyoruz.

Çünkü, söz konusu Uğurcan olursa böyle şeyler olur.

Birileri de ‘Trabzonspor’u ben şampiyon yaptım’ diye dolaşır..

AVRUPA BUNU KONUŞUYOR!

Baştan  şunu söyleyelim de  yanlış anlaşılmasın.

Arda Güler evladımızın bu genç yaşta Real Madrid gibi bir Dünya devinde forma giymesi, şans bulduğunda başarılı olması hepimizin göğsünü kabartan gurur vesilesidir.

Herkes  gibi biz de başarılarını  takdirle takip ediyoruz bu sevimli yavrumuzun..

Önceki gün gazetenin birinde’Avrupa Arda Güler’in müthiş asistini konuşuyor’ diye bir yazı görünce meraklandım,‘Acaba şöyle ayağının dışıyla 40 metreye bir top atıp takım arkadaşını kaleciyle karşı  karşıya mı bıraktı?’ diye girdim Googleye merakla bakıyorum.

Serbest atışta  arkadaşının az dürtüğü topun üstüne başmış, diğeri de şutlamış..

Avrupa’yı bilmem ama ,ben bunu bir haftadır konuşuyorum..

Abartının da bir ölçüsü olur ya..