40 bin civarında coşkulu ve Trabzonspor’a özel kinli seyircisi önünde kazandığı takdirde liderle arasındaki puan farkını 3 e indirecek bir maça çıkan Fenerbahçe, karşısında ilk 45 dakikada en fanatik taraftarının bile beklemediği bir varlık ortaya koyan Trabzonspor Draguş ile bulduğu golle devre arasına 1-0 önde giderken,Banza ile de bir topu da üst direkten dündü, Zubkov’la da gol olabilecek pozisyonlar yakaladı.
Haliyle de tüm taraftarını ‘Bu ne la’ dedirterek mutlu etti..
Ve tabi böyle bir durumda ikinci yarının ilk 10-15 dakikası çok çok önem kazandı.
Zira yenik durumdaki Fenerbahçe elindeki kaliteli oyuncularla yapacağı takviye dışında Sarı-Lacivertlilerin taraftarı ve Mourinho fanatiği olduğu söylenen hakem Mehmet Türkmen’in de katkılarıyla! Trabzonspor kalesini albukaya alacaktı.
Nitekim öyle de oldu.
Ve 50. dakikada Osayi’nin Mustafa’ya yaptığı faulun sonrasında bu oyuncunun ister istemez Osayi’nin ayağına olan temasını penaltı olarak değerlendiren hakem Türkmen ile buna seyirci kalan VAR’daki yoklar, Trabzonspor için en kötü senaryonun da fitilini ateşlediler.
Zira, zaten bir atımlık barutu olan Fırtına oyundan düştü,
yandan çarklıların da katkısıyla meydanı ve sahayı hepten boş bulan Fenerbahçe’de Bordo-Mavili kalesine üşüştü.
Ve de başta da sürekli bom boş kalan Talisca’nın da 3 golüyle 4-1 lik bir galibiyete koştu.
ASIL SIKINTI KADRO KALİTESİ
‘Şu olsaydı bu olsaydı ,
en azından ‘Ceza sahası civarında şut atmak için bekleyen Talisca niye bu kadar boş kaldı?
O çok övdüğümüz, şimdi ise bakıp dizimizi dövdüğümüz Mendy ile Pedro niye böyle?’
gibi çok şey demek demek mümkün de,
ortadaki tartışılmaz bir gerçek te şu:
İki takımın kadro kalitesi arasında uçurum var.
Onlar oyuna Talisca, İrfan Can, Çağlar, Oğuz’u sokuyor,
sen se Ozan, Cihan, Serdar,ve de jübile zamanları çoktan geçmiş Nwakaeme ile Visca’dan medet umuyorsun...
Bu yüzden kimsenin de moralini daha fazla bozmadan, bu maçın defterini burada kapatıp önümüze bakmak zorundayız.
Ligde kalan maçları en iyi şekilde değerlendirirken kupa da da finale kadar uzanmanın çaresi aranmalı..
Bunu yaparken de aldığı olağanüstü sonuçlarla tüm Türkiye’nin gururu olan U 19 takımından başta Salih Malkoçoğlu olmak üzere bir kaç oyuncu da A takıma kazandırılmalı
Ve de asla Trabzonspor’un oyuncusu olmayacak isimlere de forma vererek zaman kaybedilmemeli.
Bunun yanında stoperlerden Baniya’yı üste para verip gönderten, Benkovic’i beğenmeyip yollayan ,yerlerine de yüksek ücretlerle bunların yarısı bile etmeyecek oyuncular aldıranları da değil bir daha transfere karıştırmak , kulübün 100 metre bile yanına yaklaştırmamak gerekir..
Çünkü hem kasayı boşalttırıyorlar,
hem de umutları köreltiyorlar!..
YABANCI VAR’Da VAR’a yabancı
Anlık karar verecek durumdaki orta hakemin yabancı olmasını anlarım.
‘Ancak; durdur, oynat, geri al, hızlandır, diğer açılardan seyret, olmadı başka kameralara bak’ gibi imkanlarla karar veren VAR’daki şahsın yabancı olmasını aklım almaz.
Çünkü; Eğer baktığını göremeyen bir özürlü değilse VAR’dakinin yerli, yabancı ya da uzaylı olması neyi değiştirir?
‘Ya kötü niyetliyse?’ diyenler olabilir de , yani kötü niyetliler sadece Türkiye’de mi?
Avrupa’kiler pir-ü pak mı?
Yoksa Trabzonspor ’un çok maçında olduğu gibi ;
‘Buyur buradan yak’ mı?
Herşey ortada zaten.
Eğer varsa adamda bir sancı,
Hiç farketmiyor yerli ya da yabancı..
Aslında Türk futbolundaki en zaruri yabancı ihtiyacı ne hakem ne de VAR’dadır..
Direkt TFF Başkanının yabancı olması lazım.
Getir İngiltere’den Almanya’dan,Hollanda’dan vs bir başkan.
Futbolu yönetmeyi de, denetlemeyi de ,MHK’yi ‘de ne varsa ona bırak..
Çünkü, Dünya’nın parasına yapılan mevcut uygulama sorunlara çözüm bulmaktan çok uzak..
O kadar da değil!
Trabzonspor, Fenerbahçe karşısında ilk yarıyı 1-0 önde bitirince ikinci yarı için hevesle geçtiğimiz ekran karşısında ilk 15 dakikada skor 3-1 aleyhimize dönünce hem çok üzüldük hem de ister istemez rahmetli Özkan Sümer büyüğümüzle aramızda geçen bir diyalog geldi aklımıza..
Avrupa Kupa Galipleri Kupası 1. Turun ilk maçında Hüseyin Avni Aker’de Küçük Hamdi’nin golüyle 1-0 kazanılan Barcelona maçının rövanşında Hami’nin golüyle 1-0 öne geçen Bordo-Mavililer sonuçta 7-2 kaybederek elenmişti.
Birkaç gün sonra kulüpte Özkan Abiyle karşılaştım.
‘Ya abi dedim Hami golü attı sevinçle masanın üzerine fırladım, inene kadar 3-1 oldu.’
Rahmetli gülerek şöyle cevap verdi:
O kadar da değil canım!..