Futbol oynadığımız 70 li yıllarda Genç Milli takımda forma giymek  gerçek gençler için değil imkansız, mucize ötesi bir şeydi.

Bölgelerarası Genç Karma maçları yapılır, bunların  arasından ‘Federasyon Karması adı altında kalabalık bir kadro tespit edilir ve Ankara’da gerçekleştirilen  son elemelerde güya Genç Milli Takım bunlar  arasından seçilirdi.

1969 yılında  Liseden hocamız ve hakem Kemalettin Dilaver’in antrenörlüğünü, değerli belediye  başkanımız Volkan Canalioğlu’nun  takım kaptanlığını yapıp  stoper’de  rahmetli Kadir Özcan ile Temel Kazancıoğlu’nun yer aldığı, solaçık Hüseyin Tekelioğlu’nun olduğu 

takımda  ben de 16 yaşında sağaçıkta forma giyip biz de Federasyon karmasına seçildik..

Ancak bütün bunlar hikaye idi.

Zira daha maçlar oynanmadan  neredeyse yarısı o zamanki 1.Lig’de (Süper Lig) forma giyen ve çoğunun yaşı Ümit Milli Takıma bile tutmayan(23 ve üzeri) oyunculardan kurulu Genç Milli Takım belirlenmiş pasaportları bile hazırlanmıştı.

Bu yüzden çoğunun 2-3 nüfus kağıdı vardı!...

Genç milliye giderken birini, Ümit'e giderken diğerini kullanırlardı.

****

Gelinen noktada  bu yaş işi sorun olmaktan çıktı ama,  bu sefer  işin içine başka şeyler girdi.

Elbette işini hakkıyla yapan istisnalar var da , yeterli, yetersiz bakılmadan adamını bulan altyapı kategorilerindeki milli takımların başına geçer oldu..

Ki Dünyanın futbolda ileri ülkelerinde en iyi  eğiticilerin görev yaptığı  bu yaş  gruplarında  hem futbolcu seçimi hem de eğitimde  yapılan yanlışlar ileride büyük yıldız olacak nice yeteneklerin de  acemiler elinde önce küstürülmesine, sonra da  heba olmasına yol açıyor.

Ve sonuçta  adından başka Süperliği olmayan bir lig, ara sıra yerlilerin de forma giydiği yabancılar karmasına dönüyor.

                                                                        ***

Daha fazla uzatmadan işi şu U19 Milli takımına getireceğim.

Galatasaraylı eski futbolcu Sabri ‘nin  teknik  direktörlüğünü yaptığı U 19 Milli takımının kadrosuna bakıyorsun sahada daha dün UEFA Gençler Liginde  İtalyanların Juventus ve Atalanta gibi iki devini eleyip Çeyrek Finalde yine bir italyan ekbi olan İnter’le eşleşmiş,

Bunun yanında iki maçı eksik olmasına  rağmen Türkiye’de lider durumda olan Trabzonspor’dan  sahada oyuncu yok.

Göstermelik 1-2 kişi çağırmışsın onlar da çoğunlukla kulübede oturuyor.

Ki bu U19 işi İtalya’da çok  önemsenir, maçlar TV’den  sürekli naklen yayınlanır.

Nitekim Trabzonspor’un elediği Juventus’un iki futbolcusu dönüşte A Kadroya alındı.

                                                                              ***

 Atalanta maçını ben de Papara Parkta canlı isledim.

Özellikle  A takımda bile  oynayacak yetenekte gördüğüm stoper ve ön libero Salih Malkoçoğlu ile diğer stoper Arda Öztürk dışında ‘Yeni bir Uğurcan’ olabilir diye düşündüğüm kaleci  Ahmet Doğan Yıldırım kadroda bile yoklar..

Sabri Bey   geleceğin sağbeki Oğuzhan Yılmaz’ı  kenarda otururken buraya başka mevkiden oyuncu kaydırmayı marifet sayıyor.

Ve bu  anlayışlar sürdüğü müddetçe  bizim gençler de  beklenen aşamayı  bir türlü yapamayıp yerlerinde sayıyor.

Sırasında çok eleştirdiğimiz  Fenerbahçe’nin dünyaca ünlü teknik direktörü Mourinho bile milyon Euroluk yıldızları kenara çekip  gencecik Yusuf’u, Oğuz’u hiç çekinmeden sahaya sürerken, Başarılarıyla gurur duyduğumuz A Milli takımın nüvesini de altyapı eğitimlerini Avrupa’da almış isimler teşkil ederken.

Teknik direktör Montella Ay-Yıldızlı formayı vermek için neredeyse dürbünle  yetenekli genç ararken bizde  ise  yıllardan aynı tas ,aynı hamam.

Ondan sonra yandım anam..

 ***

Oysa işin formülü belli;

Önce liyakat, sonra adalet.

Yoksa sen sağ ben selamet!