İsmail Çelebi köylümdür. Baba dostudur. 81 yaşında ve dört çocuk babasıdır. Avrupa’ya çalışmaya giden ilk kuşaktır. Babam Almanya’da o Hollanda’da uzun yıllar gurbet yaptı. İsmail amca Avrupa’nın dört bir tarafını dolaştıktan sonra kendi işini kurmaya karar vermiş Ve turizm işine girdi.
Bugün Avrupa’da hatırı sayılır firmalar arasına girmeyi başardı.
Avrupa’dan Türkiye’ye turist taşıyor.
Hem kendi kazanıyor, hem de ülkesine döviz kazandırıyor.
İşi çocuklarına devrettikten sonra daha çok hayır hasenat işlerine ağırlık vermiş.
Bu arada doğduğu köy Çaykara Taşkıran’ı da unutmamış,
Dört minareli caminin yapılmasında büyük emekleri olmuş.
Devam eden bir otel inşaatı var başka düşünceleri de var.
İsmail Çelebi’den Avrupa’da yaşayan Türklerin çektiği zorlukları anlatırken öyle pür dikkat dinledim ki sohbetine doyum olmuyor.
Oraya işçi olarak gidip saygın bir patron haline gelirken geldiği toprakları asla unutmayan ve İslam dini için yapılanları anlatırken ağzım açık dinledim.
Büyük bir heyecan ve şaşkınlıkla dinledim
İsrail’in Kudüs’teki Müslümanların kutsal mabeti Mescid-i Aksa’yı ellerinden alırken yaşadıkları hissiyatı anlatırken o günü yaşıyormuş gibiydiler.
İsrail’in daha doğrusu Yahudilerin, Müslümanların kutsal mabeti Mescid-i Aksa’yı almasından o kadar çok etkilenmişler ki ayağa kalkıp Avrupa’da Türk İslam Birliği’ni kurdular.
İsmail Çelebi’nin öncülüğünde kurulan Türk İslam Birliği zaman içerisinde Avrupa’nın birçok ülkesine yayılma başarısı gösteren ve orada yaşayan sadece Türkleri değil tüm Müslümanları bir çatı altında toplayıp güç haline dönüştürmeye de ilk kıvılcım olmuştu.
İsmail Çelebi arkadaşlarıyla birlikte Başkent Amsterdam’da Hollanda parlamentosuna 5 dakika yürüme mesafesinde yer alan Yahudilerin Sinagogunu parayla satın alıp camiye dönüştüren adına da Mescid-i Aksa koyan adamdır.
Yani Yahudilere “Siz misiniz Kudüs’teki Müslümanların kutsal mabeti Mescid-i Aksa’yı alan işte Avrupa’nın göbeğindeki Sinagogu üstelik parayla satın alıp camiye dönüştürüp adına da Mescid-i Aksa adını böyle koyarız” diyen adamdır.
İsmail Çelebi’ye kulak verelim
“Yahudilerin Mescid-i Aksa’ya el koymaları çok zorumuza gitmişti. İlk iş olarak merkezi Hollanda’da olan Türk İslam Birliği’ni kurduk. İşe de Yahudilerin satışa koyduğu Sinagogu almaya karar vererek başlardık. Belediyeden istedik. Belediye meclisi karar vermedi. Konuyu Hollanda Parlamentosuna taşıdılar. Muhalefetin şerhine rağmen zorda olsa devretmeyi kabul etmişler. Ancak biz satın almak istedik. Hollanda kanunlarına göre toprak satmak yasaktır asla satılamaz. Üzerindeki varlık satılır ancak toprak asla satılamaz. Bir anda aklımıza nerden düştüyse bilmiyorum. Kendilerine tapusu olmayan toprağın üzerine namaz kılınır, ibadet yapılır ancak cami yapılmaz dedik. Böyle bir iddia attık ortaya. Nereden aklımıza geldi bilmiyorum. Bir anda öyle bir şey çıktı ağzımızdan. Diyanet İşleri başkanlığımızdan böyle bir fetva için bilgi istedik ancak yeteri bilgileri olmadığı için veremediler. Yani onlar da şaşırdı bu bizim ortaya attığımız iddiaya ve maalesef bilemediler.
Hollanda Parlamentosu bu durumu Paris Kütüphanesi’ne soracağız dedi. Orada 7 yaşında eğitime alınan ve yetiştirilen 5 İslam filozofu var. Sayıları her zaman 5’tir, artmaz azalmaz. Kendileri Hristiyan veya Yahudi ama İslam dini üzerine filozoflar. Bir yıla yakın süre araştırmışlar. Bekledik. Ve oradan öyle bir cevap gelmiş ki biz de şaşırdık. Yani biz gelişigüzel ortaya attığımız iddia gerçek olmuştu. 5 filozof aynı yönde karar vermiş. Ve evet dediler, tapusu olmayan toprak üzerinde namaz kılınır ancak cami yapılamaz. Bu tarihi bir olaydır. Bu görüş üzerine Sinagogun arsasını da bize satmaya karar vermişler. Ancak bu defa başka bir sorunla karşılaştık. Tapuyu Hollanda’da yaşayan ancak birine verebiliriz dediler. Ona da itiraz ettik. Bin bir güçlüklerle tapuyu Türkiye Diyanet İşleri Başkanlığına almayı da başardık. Diyanetin yurt dışındaki ilk toprağıdır. Bu Avrupa’da ilk ve tektir. Yabancı bir ülkeye toprak satış yasağını sadece bir deldik. Bir buçuk dönüm üzerine kurulu bulunan Sinagog’u kendi aramızda topladığımız büyük bir parayla satın aldık. Bunu duyan bir Yahudi işadamı bizim verdiğimiz paranın 7 katını teklif etmiş ancak karar Hollanda Parlamentosundan çıktığı için geri dönüşü olamadı. Biz de Sinagog’u satın alarak camiye dönüştürdük ve adına da Mescid’i Aksa adını koyduk. Bu Avrupa’da tektir. Başka hiçbir örneği de yoktur. Biz o kiliseyi alıp camiye dönüştürüp Türkiye Diyanet İşleri Başkanlığı’na devrettikten sonra Türk Diyaneti bunu örnek alarak Avrupa’nın çeşitli ülkelerinde Türk Diyanet ofislerini açmaya başladı. Yani İslam dinine Avrupa yolu böyle açıldı.”
İsmail amcadan bunları duyup da etkilenmemek mümkün değil.
Yani Avrupa’nın göbeğindeki Yahudilere ait bir Sinagog’u satın alıp Mescid-i Aksa’ya dönüştürmek ve İslam Dininin Avrupa’ya yayılmasında ön ayak olmak herkese nasip olmaz.
Allah sizlere uzun ve sağlıklı ömürler ihsan eylesin İsmail Amca ve hayatta olan Türk İslam Birliği üyeleri.