Lider Fenerbahçe ile ikinci sırada yer alan Galatasaray 44 puandalar. Trabzonspor ise 30 puanla 3. sırada. Arada 14 puan fark var. Bu tabloya baktığımızda bu sezondan şampiyonluk geçti. Teknik Direktör Abdullah Avcı'nın yarım sezon için yaptıracağı transferlerle Trabzonspor'u borca sokmasına gerek yok.

Bana göre, elindeki mevcut futbolcularla ligi tamamlamalı. Zaten su anda 14 kişilik yabancı kontenjanı dolu. Yerli futbolcuyu da ara transferde almak hem çok zor, hem de transfer olumlu olsa bu sefer de çok pahalı olur. Trabzonspor kulübünün borcu ise malum. En son KAP'a bildirilen borç 4 milyar 45 milyon lira. Başkan Ertuğrul Doğan yaptığı bir açıklamada, "Başkanlık görevine geldiğim günden sonraki 8 ayda 70 milyon Euro sponsorluk olmak üzere 90 milyon Euro ödeme yaptık" ifadesini kullanmıştı. Bu kadar büyük bir kaynak kulübe bulmasına rağmen borç yükü yine de azalmıyor. Bunda da en önemli etken, takım maliyetinin döviz bazında 2 katına çıkması, dövizin yükselmesi ve tabi en önemlisi de bankaya ödemen gelirden fazla faiz. O nedenledir ki, Trabzonspor bundan sonra ayağını yorganına göre uzatmalıdır. Altyapıya önem verip, yeni ve yetenekli gençleri takıma monte edip, parlatmalıdır. 2024 yılına girdik, bir ay sonra Şubat ayında 36 milyon Euro ödeme var. Bunun yanında ara transferde Avcı'nın verecek olduğu listeye bakılırsa en az 5 futbolcu transferi isteyecek. Bunların maliyeti 15 ila 20 milyon Euro’yu bulacaktır. Onun için bu transferlere gerek yok. Yeni sezon için Jaja, Colman, Hamşik gibi üst düzey kaliteli ve tartışılmayacak oyuncular alınmalı. Genelde transferler son dakikaya bırakılıp, acele ile karar verilmemeli. Taraftar ve medya baskısı ile sırf "transfer yapmış olmak için" transfer yapılıyor. Taraftarı etkilemek için transfer edilecek futbolcu şişiriliyor. Yapılan transfer yanlışları, kulüplerin sadece sportif başarılarını engellemekle kalmıyor, onları mali açıdan da zora sokuyor. Ve kulüpleri batıracak duruma, geleceklerini de karartma noktasına getiriyor. Özellikle Trabzonspor'un bugünkü mali sıkıntılarının ana nedenlerinden birinin, transferlerde yapılan hatalar ve hocanın transfer baskısıyla yapılan yanlış transferden kaynaklanıyor. Ve her şeyden önemlisi, Başkan Ertuğrul Doğan'ın da yeri geldiğinde ifade ettiği gibi, "Artık deniz bitti’’ sözü unutulmamalı. Başkan bu konuda çok haklı. Bu mali durum artık sürdürülemez bir yapıya bürünmüştür. Teknik Direktör Abdullah Avcı da bu ifadeyi dikkate almalı ve ona göre davranmak durumundadır!

BIRAKIN BU İŞLERİ

Türkiye Futbol Federasyonu, yaptıkları ve yapmadıklarıyla tartışmaların odağı olmaya devam ediyor. Hakemin darp dilmesi sonrasında ne şiş yansın ne kebap tavrı takınan TFF son olarak Ulu Önderimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün ismini tartıştırmasıyla bizleri çileden çıkarttı. Olayın olduğu gün herkes kulüpler ne tepki gösterecekler diye beklerken TFF sessizliğini bozmadı, en can sıkıcı tarafı da bu zaten. Sen kimin federasyonusun kardeşim? Böyle bir olay gündeme geldiğinde öyle bir duruş sergileyeceksin ki tarih seni yazacak. Türk bayrağı ve Atatürk bu ülkenin kutsalıdır, el uzatanın eli, dil uzatanın dili kesilir, sizin yaptığınız gibi olmaz, bırakın bu işleri… TFF her zaman olduğu gibi bizleri şaşırtmayarak süreci yönetememiş, olayın muhataplarına cılızda olsa tepki göster-e-memiş ve kulüpleri yangının ortasında bırakmıştır. Bu federasyon ve kurulları derhal görevden istifa etmeli ve bu işi hakkıyla yapabilecek, yöneticilik kabiliyeti üst düzey olan insanların göreve gelmeleri gerekir. Bu bağlamda ince eleyip sık dokumaya gerek yok, bu görev geçmişte Türk sporuna üstün hizmetler veren, ülke sporunu uçuran yılların bürokratı Sayın Mehmet Atalay’a teslim edilmeli. Bu işi en iyi yapacak olan kişi Mehmet Atalay’dır. TFF yönetimi kongre kararı almalı, bu konuda hiç uzatmadan yapılacak en akıllıca iş budur…

GÖKTAŞI MI DÜŞMESİ LAZIM?

Akyazı’daki Yavuz Selim Sahası ile Papara Park arasında atıl durumda bulunan alan anlamsız bir şekilde o halde bekletilmekte ve o alana ne yapılacağını kimse bilmiyor. Oradaki görüntü kirliliğine acilen müdahale edilmelidir. Yıllardır boş olan bu alanın nasıl değerlendirilebileceği konusunda uzunca bir liste yazabilirim ama şimdilik kalsın… Stadyum ve çevresinin sorunları belli, ilk etapta peyzaj konusu önümüze çıkıyor, sanki gizli bir el stadın ve çevresinin iyileştirilip daha kullanışlı hale gelmesini engelliyor, yoksa o alan yıllardır neden boş vaziyette beklesin..??? Kimsede bu konuda bir açıklama veya bilgilendirme yapmıyor, bu nasıl iştir..?? Ya burayı uygun hale getirip amatörün hizmetine açın ya da verin Trabzonspor’a değerlendirsin, en azından otopark sorunu halledilir belki. Maç günleri dağ tarafındaki yol normal bildiğiniz otopark haline geliyor, iki şerit doluyor ve trafiğe kapanıyor, haliyle trafikte tıkanıyor. Bırakın Yıldızlı, Söğütlü, Akçaabat’ı stada gidecek olanlar bile ilerleyemiyorlar, kavgalar bile yaşanabiliyor… Bahsettiğim alana 450 araçlık park yeri olur, başka bir şeyde olur, ne yaparsan olur ve eminim ki şu an ki halinden çok çok daha güzel görünür. Yetkililerin bu sorunla ilgilenmeleri için oraya göktaşı mı düşmesi lazım..?? Spor şehri Trabzon’a bu çirkinlik hiç ama hiç yakışmıyor…

MURAT AKIN KLASİĞİ

Kısa adı ASKON olan Anadolu Aslanları İş Adamları Derneği Trabzon Şubesi tarafından Cumhuriyet’imizin 100.yılı münasebetiyle Trabzon Üniversitesi Söğütlü Fatih Kampüsü'nde yapılan organizasyonda öğrencilere yönelik çeşitli etkinlikler düzenlendi. Aslen Kelkitli olan Ariana Grup Yönetim Kurulu Başkanı ve 1954 Kelkit Belediyespor Onursal Başkanı Murat Akın bu etkinliklerin bir kısmına sponsor oldu.

Dürüst…

İlkeli…

Eğilmeyen…

Bükülmeyen…

Duruşu net, söylemleri net olan…

Doğru bildiğini karşısında kim olursa olsun söylemekten asla çekinmeyen, Trabzon’la alakalı birçok organizasyonda emeği geçen Onursal Başkan Akın’a şehrimiz ve kendi adıma teşekkür ederim. Kendisi her ne kadar bu katkılarının bilinmesini istemese de ben başkanın emek ve gayretlerine duyarsız kalmak istemiyorum. Kelkitli olmasına rağmen Trabzon’la alakalı maddi manevi ne olursa olsun duyarsız kalamayan Murat başkan her zaman kendini Trabzonlu görmekte ve sohbetimizde en güzel günlerinin Trabzon’da geçtiğini belirterek “Trabzon benim evim, orada çok güzel ve unutulmayacak anılarım var. Benim Trabzon’uma borcum var Osman kardeşim nasıl duyarsız kalayım” diyor. Burada doğmasa da Trabzon’un adı geçtiğinde gözleri parlayan bu güzel adama selam olsun. İyi ki varsın Murat Akın.

LAKABIYLA ÜN YAPAN ABİMİZ

Trabzon'un hemen herkes tarafından sevilen bir sıradan bahsediyoruz. Özellikle spor camiasında aranan bir kişilikten bahsediyoruz...1950’li yıllardan sonraki nesilden renkli bir sima, anlatımları ile insanların kalbinde taht kuran bir kişilik.. O'nu dinlerken kahkaha atmak serbest... Belki de tahmin etmişsinizdir... Futbol oynadığı yılların anıları da dinleyenleri bayılana kadar güldüren bir kişilik Yavuz Yaylı'dan bahsediyoruz. Yıllar önce İdmangücü'nde oynayan Kaplan dayısı ile arkadaş gibiymişler... Kaplan Dayısı sonradan Fransa'ya gidince meydan Yavuz abimize kalmış... Kaplan dayısının lakabı da "Krem" imiş... Yavuz Trabzonspor genç takımında, Kocaelispor'da ve Sebat Gençlik’te futbol oynadığı sıralarda ve mahallede hep "Krem" lakabıyla tanındı... Bu lakap da onu hiç ama hiç rahatsız etmedi, ismiyle adeta özdeşleştirdi... Hafızası çok güçlü olan abimiz, anekdotlarını anlattığı sıralarda herkesin gönlünde taht kuruyordu. Hatta bir gün anılarını hararetli bir şekilde anlatırken, gülme krizine girenlerden biri fırsat mı fırsat soruyu yapıştırdı Krem Yavuz'a...Krem lakabın nerden geliyor diye!!! O da Kaplan dayımın bana miras kaldı deyince ortamda bir sessizlik oldu. Ancak krem Yavuz durur mu? Hemen yapıştırdı devamını. Herkese dayısından para mal, mülk kalır... Bana da dayımın lakabı kaldı. Ama o mirasları herkes yedi bitirdi. Bana kalan miras ise ömür boyu bitmeyecek... Ölene kadar hatta öldükten sonra bile devam edecek deyince topluluk kahkahayı bastı.

DENİZHAN ALTUNBAŞ

Her Trabzonlu çocuk gibi onun da hayali profesyonel futbolcu olmaktı. Büyük takımlarda meşin yuvarlağın peşinde koştu. Ama hayallerini gerçekleştiremese de iyi bir eğitimci oldu. Öğretmenlikle, Antrenörlüğü bir arada devam ettiren ender isimlerden bir isim… Bir koltuğa on karpuz sığdıran adam.. TÜFAD yöneticiliğin yanında, Orenda Futbol Okulunu en yakın can dostu Zafer Yener ve antrenör arkadaşları ile çok iyi yerlere taşıyan isim.. Kimden bahsediyorum diyorsanız tabi Denizhan Altunbaş’tan

"Tam bir spor aşığı, Doğrucu Davut, ilkeli, hırslı, ceketini bırakır doğrularını bırakmaz" diyorsam öğretmen ve antrenör Denizhan Altunbaş’ı anlatıyorum. Antrenörlüğe Aç, doyumsuz, hep kazanmak, hiç durmamak, hep ileri, okulda öğrencilerinin futbol okulunda ise sporcularının TÜFAD’ın tüm sıkıntılarınla yakından ilgilenen değerli bir spor adamı" O kimlik ve kişiliğini olduğu gibi antrenörlüğüne en iyi yapan isimlerden biri, haksızlığa uğrasa da hiçbir zaman futboldan küsmedi. Dersine iyi çalışan, hep çalışan genç bir arkadaşımız. Bir gün şans onun yüzüne gülecektir.