Güneydoğu’da kendi halinde üç çocuğu ile yaşayan çekirdek bir  aile! Genç adam ailesini ayakta tutmak ve aşık olduğu kadına kendi ekseninde iyi bir hayat kurmak için her aile adamının yaptığı gibi çalıştıkça çalışıyor!

Evin hanımı da çocukları ve evi ile ilgileniyor, diğer yandan örgü dantel gibi el işleri yapıyor hanesine ufak katkılarda bulunuyor!

Her geçen gün tatlı mücadele ile giderken evin huzuru hiç bozulmuyor!

Her şey yolunda lakin bir gün ; 1,5 yaşında olan küçük çocuklarının boğazına ailenin bilmediği bir şey kaçıyor ve ölümden dönüyor yavrucak!

İşte o günden sonra hiçbir şey eskisi gibi olmuyor ne yazık ki!

Panikle hastaneye götürülen yavrucak maalesef boğazına kaçan şeyden dolayı nefessiz kaldığından beynine oksijen gitmiyor, yapılan tüm tetkiklere rağmen minik yavrucak sadece nefes alır şekilde yatağa mahkûm kalıyor! Gitmedikleri hastane doktor kalmıyor!

Batı’da daha iyi hastane doktor vardır düşüncesi ve yönlendirmesiyle doğup büyüdükleri şehri bırakıp yollara düşüyorlar! Çaresizce evladının peşinde olan genç anne baba ellerinde ne varsa satıp tedavi için harcadılar ama yavrucak ne yazık ki felçli kaldı!

Şimdilerde on yaşına gelen yavrucağın peşinde memleketlerinden çok uzakta başka şehirde her doğan günün mucize ile doğmasına duacılar çünkü tıbbın yapabileceği bir tedavi yöntemi kalmadığı söylenmiş tüm doktorlar tarafından!

Aile maddi manevi bitmiş! Aile zor durumda!

Bir anne olarak bu durum beni çok etkiledi eminim ki yazıyı okuyanı da etkilemiştir!

Yarınımızı bilmediğimiz bir yaşamın içinde debelenip duruyoruz oysa az sonra ne yaşayacağız hiç bilinmiyor! Etrafımızı yani konu komşuyu gözetelim dinleyelim ve ellerimizi uzatalım!

Unutmayalım ki;

“Bizim için önemli olmayan komşumuza yaşam  nefesi olabilir!”