Amerika kıtasında; Boca Juniors - River Plate, Palmeiras - Corinthians, Avrupa kıtasında; Roma - Lazio, Celtic FC - Rangers, Afrika kıtasında; Zamalek - Al Ahly, Orlando Pirates - Kaizer Chiefs dünya üzerinde ilk anda akla gelen derbilerdir.
Bu liste daha uzar gider. Sanayi devrimi ile büyük şehirlere yaşanan göç ve bu yoğun göç sonrası oluşan sınıf ve etnik farklılıkları nedeniyle aynı ilde farklı yasamlar süren insanların aralarındaki rekabetin yeşil zemine taşınmasına verilen addır bana göre derbi.
Yalnız nadiren de olsa aynı ilin takımı olmayan iki takımın müsabakası da sıradanlıktan sıyrılıp derbi söylemeni sonuna kadar hak etmiştir.
Bunların başında ispanya futbolunun marka müsabakası, El Clasico diye bilinen Real Madrid - Barcelona müsabakası gelir. Madrid ile Barselona arası mesafe 650 km. dır.
İngiltere'de geçmişi 1800'lü yıllara dayanan Liverpool - Manchester United derbisi de yine iki farklı ilin, iki komşu ilin takımının rekabetidir ve dünya futbol tarihinde önemli bir yer tutar.
El Clasico ya da Liverpool-United derbisi kadar olmasa da güzel ülkemin de iki güzel vilayeti arasında filizlenen bir derbisi var. Arasında 1100 km. mesafe olan iki ilin takımları Fenerbahçe - Trabzonspor maçı da derbi söylemini sonuna kadar hak ediyor bana göre.
Bu kadar futbol sosyolojisi yeter sanırım. Şimdi geçelim sahaya ve sahada neler oldu ona bakalım.
Maça beklentimizin dışında Hamsik'ten yoksun bir on birle başladı Abdullah hoca. Merkezi hızlı geçmeyi, pas arası yapmayı temaslı yüksek toplarda hakim bir takıma tercih ettiği anlaşılıyordu..
İki tarafın birbirini tarttığı maç başı Fenerbahçe biraz daha üretken bir görüntü verdi. Özellikle Joshua King'in direkten dönen topu ve bu sürede hakemin Trabzonsporlu oyunculara karşı tutumu keyfimizi kaçırma desem doğru olmaz.
Direkten dönen top oyunun da kırılma noktası oldu. Bu dakikadan ilk yarının sonuna kadar oyunu domine eden taraf ev sahibi Trabzonspor oldu.
İkinci yarıya da aynı kadro ile başladı Fırtına. Aynı kadro olmasına rağmen daha üretken bir oyun gördük sahada. Visca'nın kaleciye teslim ettiği top sanki golün habercisi gibiydi.
Dakikalar 57'yi gösterirken rakibin etkili ismi Crespo ikinci sarıdan oyun dışında kalması ile oyunun üstünlüğü tümüyle Fırtına'ya geçti. Çok geçmeden de gol geldi zaten.
Dakikalar 61'i gösterirken Maxi Gomez skoru 1-0 'a getiren golü attı.
Golden sonra çok ciddi gol pozisyonları ahlar vahlar içinde kayboldu gitti. Hele hele maçın sonlarına dogru 5-0 olması içten bile olmayan net gollük pozisyonlar kolayca heba edildi da ki uzatmaların uzatması biterken Trezeguet'in golüne kadar..
Tebrikler Fırtına bu gururu bize yaşattığın için. Tebrikler başkanım, tebrikler hocam, tebrikler çocuklar..