Türkiye’de bugün resmi tatil olarak kabul edilen işçi bayramı aslında Amerikalı işçilerin bir hak arayışından doğmuştur.
1884 yılında ABD'de zor koşullarda çalışan işçiler patronlarından, çalışma saatlerinin azaltılması yönünde taleplerde bulunmuşlar ve bu konuda bir mücadele başlatmışlardır. Uzlaşma sağlanamayınca bu sefer iş bırakma eylemleri yapılmıştır.
İşçi ve sendikaların yoğun baskıları en sonunda sonuç vermiş ve Milletlerarası İşçi Kardeşliği Teşkilatının 1889'daki Paris Kongresi'nde, yılın bir gününün dayanışma amacıyla işçilerin ortak bayramı ilan edilmesi karar altına alınmıştır.
Sonuçta 1 Mayıs, dünyanın dört bir yanında "Emek Bayramı", "İşçi Bayramı" ve "1 Mayıs Bayramı" gibi isimlerle kutlanmaya başlanmıştır.
1 Mayıs’ın, Türkiye’de kutlanmaya başlaması İkinci Meşrutiyet yıllarına rastlamaktadır. Zira 1910 yılında Osmanlı İmparatorluğu’nda ilk sosyalist hareketin kurucusu olan Hüseyin Hilmi Bey veya nam-ı diğer İştirakçi Hilmi’nin önderliğinde Osmanlı Sosyalist Fırkası kurulmuş ve sol akımlar yavaş yavaş Türkiye’de yayılmaya başlamıştır. Bu hareketin bir devamı olarak 1912’de İstanbul’da ilk kez 1 Mayıs İşçi Bayramı kutlanmıştır.
Milli Mücadele yıllarında 1 Mayıs kitlesel olarak kutlanmış, 1923’de toplanan İzmir İktisat Kongresi’nde 1 Mayısın resmi tatil ilan edilmesi yönünde tavsiye kararı alınmıştır.
Cumhuriyetin ilk yıllarında 1 Mayıs İşçi Bayramı, kutlanamamıştır. Bilhassa ülkedeki muhalif sesleri sindiren Takrir-i Sükûn Yasası gereği bu tür gösteriler yasaklanmıştır.
Türkiye’de çok partili hayata geçilmesi ile birlikte 1 Mayıs ile ilgili katı kurallar esnetilmiştir. Zira 1951 yılında Menderes Hükümeti döneminde çıkarılan bir yasayla işçilere 1 Mayıs tatilinde yarım ücret, 1956 yılında ise tam ücret ödenmesi sağlanmıştır. Çok enteresandır ki Türk solunun hiç sevmediği Menderes, işçilerin 1 Mayıs’ı gerçek bir resmi tatil olarak kutlamalarını sağlayan yasal düzenlemeleri yapan kişi olmuştur. Menderes ayrıca radyodan işçilerin bayramını kutlayan ilk Başbakan olarak da tarihe geçmiştir.
Türkiye’de 1 Mayıs’ın ilk kez büyük ve görkemli bir mitingle kutlanması 1976 yılında gerçekleşmiştir. Sol fraksiyon içindeki sendikalar tarafından düzenlenen 1 Mayıs gösterisi Taksim Meydanı’nda yapılmış ve on binlerce işçinin katıldığı mitingde işçi sınıfının güncel talepleri dile getirilmiştir.
Fakat Türk siyasi tarihinin en büyük provokasyonlarından biri 1977 yılı 1 Mayıs kutlamaları sırasında gerçekleşmiştir. Türkiye’de askeri darbeye zemin hazırlamakla görevli karanlık eller, 1 Mayıs kutlamalarını kan gölüne çevirmişlerdir.
Taksim Meydanına hâkim binaların çatısından insanların üstüne ateş eden kişiler, büyük bir paniğin yaşanmasına sebep olmuşlardır. İzdiham içinde birbirini ezen kalabalıklar çaresizce sağa sola koşuşturmuş fakat bu koşuşturma neticesinde izdiham iyice artmıştır. 37 kişinin ölümüyle neticelenen ve tarihe “Kanlı 1 Mayıs” olarak geçen bu katliamın sorumluları ise hiçbir zaman bulunamamıştır.
Kanlı 1 Mayıs olayları, 12 Eylül darbesine giden yolun önemli basamaklarından biri olarak kullanılmıştır. 1980 müdahalesinin ardından 1 Mayıs kutlamaları tamamen yasaklanmış,1980’ler ve 90’ların büyük bir bölümünde 1 Mayıslar izinsiz gösteriler şeklinde kutlanmıştır.
Nihayet uzun yıllardır uğraşılan 1 Mayısın İşçi Bayramı olarak kutlanması isteği 2008’de hayata geçmiştir. Ak Parti Hükümeti, 2008’de 1 Mayıs’ı “Emek ve Dayanışma Günü” olarak kabul etmiş ve 1 Mayıs artık resmi bir hüviyet kazanmıştır.