Toplumsal istikrar aynı zamanda toplumsal gelişme anlamına gelir. Sanayi ve kültürel alt yapısı güçlü olan ülkelerde daima artan bir gelişme tirendi görülür. Özgürleşemeyerek geri kalmış toplumlarda ise işsizlik mutlaka çözüme kavuşturulması gereken bir husus, telafisi zam yapmak olarak görülür. Türkiye’de taşlar yerlerinden oynamış, halk içmeden mecnun olmuş. Sıcak kavuruyor, sebzeler suya hasret.

Bu vahim gelişme toplumsal dinamikleri sarstı. Yeni ayarlamalar ya da zamlar kapının arkasında. Haftaya zamları hiç kimse tutamaz. Sokaklarda tebessüm dahi eden yok. Geleceğe dair umutlar tükenmiş durumda. Cinayetler arttı. Kimi eşini, çocuklarını ve kendini heba ediyor. Evlerin içerisinde nelerin yaşandığını bilen yok. Herkes üst baş temiz şekilde taranmış evlerinden çıkıyor. Amma kafaların içerisi zihinsel bir karmaşa, dinmez bir gerginlik yaşıyor.

Maaşallah ulusal (?!..) basınımızda koca bulma, kim kimi aldattı programları hatta penguen belgeselleri ile tam gaz hipnoza devam ediyor. Arada bir ulemadan ara gazı verilerek heyecan yaratılmaya çalışılıyor. Dağvacılar ucuz birahanelerde mutlu olma, hatta özel yazlıklarında gösteriş peşindeler.

Üniversitelerimizden ses çıkmadığına göre herhalde çoğu kapanmış olmalı, açık ise de demek sadece kapıları açık, beyinler kapalı, yumuk gözle tornistanda tam yol ileri bir anlayışla aman başımıza kazan düşer korkusuyla sus pus olmuş. Vatandaş kadınlar halinde ve semt pazarlarında kapanma saatini bekler durumda. Velhasılı kelam, mutluyum, mutlusunuz, herkes mutlu şeklinde hayal dünyasında palet üzerinde mutluluğa dair spetula resim yapılmaya çalışılıyor.

Bilmem rahle ardında kutsal üfürüğün bu makus talihin tersine çevrilmesine ne kadar katkısı olur. Ancak görünen o ki, artık toplumun her alanında hızlı bir çöküş başladı. Suriye ve Afganistandan kopup gelmiş on beş (?) milyon kaçgın sıkıntısız yaşamaya devam ediyor. Artık hastane ve otobüslerin müşterisi onlar. Bu sessizlik inşallah ki hayra alamettir. İpin ucu bir kaçarsa bilmem kolay kolay yakalanır, şeyhin dizindeki mürid acaba kandilde pervane olup yanar mı?  

Yeni vergi paketi ya da fukaraya yeni ayar kapıda. Çok sürmez perde arkasında ne var göreceğiz. En belirgin olanı pasaport harçlarındaki % 41’lik artışla 75 liralık harcın üç bin lira olması düşünülüyormuş. Amma zenginin sorumluluğu yok. Onlar bir zahmet vergi indirimi ve asla unutulmayan teşviklerden yararlanıyor. Her şey güllük gülistanlık, daha ne olsunki.