Trabzon tarihi varlıkları oldukça zengin olsa da ne yazık ki maalesef bu zenginliği koruyamıyoruz.
Trabzon tarihi varlıkları oldukça zengin olsa da ne yazık ki maalesef bu zenginliği koruyamıyoruz. Bu nedenle her gecen gün tarihi mirasımız yok olmakta. Bilinçli olanlarımızın sayesinde çok az da olsa bu mirasın korunmasına çalışıyoruz. Trabzon bir ilkler şehri olmasına rağmen bu ilikleri her yıl kısım yoklar listesine ekledik.
Akçaabat Taşocağı ve Düzköy’de yapılan arkeolojik kazılarda ortaya çıkarılan bulgulardan hareketle MÖ 4-5 bin yıl Trabzon tarihi eskiye götürülmüş durumdadır. Her arkeolojik kazı kültür miras tarihimizde yeni bir aşama kaydedilmektedir. Ancak gel görkü buluntular henüz bir yerde cemedilememiş.
Örneğin, gecen bir dostumun cenaze törenine katıldım. 2000 yılında tespit ettiğim bir mezar taşının akıbetini 23 yıl sonra merak etmiştim. Nihayet söz konusu mezarlığa yolum düşmüş iken bölgede bilinen Oğuzlara (Salurlara) ait mezar taşının akıbetini merak edip, yerinde olup olmadığına baktım. Mezar taşının kaybolmadığını gördüğümde sevinçten havalara uçtum. Ancak taş yerinden çıkarılmış ve mermer başlıklara yaslanmış durumda idi.
Kabrin üzeri beton dökülmüş başlıklar ise çıkartılarak yan taraftaki mezar taşlarına yaslanmıştı. Taşı 23 yıl önce çekmiş olduğum yeni resmini karşılaştırdım. Doğa şartlarından bir hayli olumsuz etkilenmiş durumda idi. Üzerinden bir kış daha geçmeden ya da yok edilmeden acilen koruma altına alınmalıdır. Bu nedenle taşın korumaya alınması için ilgili yerlere başvuracağım. Sonucu da burada geniş şekilde yazacağım. Onu tarihi mirasımıza ekletebilirsem çok bahtiyar olacağım. Belki de sizler bu yazıyı okurken ben de bu konuyu halletmiş olacağım.
Bir başka kayıplarımızdan Moloz semtindeki tarihi taş köprü ya da kemerlerdir. Söz konusu köprü ya da kemerlerin varlığında haberdar olanların sayısı bir elin parmakları kadar azdır. Ticaret Borsası ile İtfaiye arasında 2, yeni balıkhanenin kuzey doğu yanında 2 ve kadınlar halinin kuzeyinde 1 olmak üzere toplam beş taş köprüden dördünün beton dökülerek kapatılması tarihi bir cinayet değil ise nedir. Konuya sıradan köprüler olarak bakılması ne ile izah edilebilir ki?
Şehir surlarının kuzey kesiminde surların bitimine yeni inşaat yapılmasının izahı yoktur. Tarihi yapılar ile beton yan yana gelmeyecek iki unsur. Ancak sanki şehirde mimariden anlayan yokmuş gibi bir ortam yaratılmasının izahı yoktur. Çünkü meslek alanım olmamasına rağmen ben anlıyor isem herkes anlar demektir.
Bölge esasen bir açık hava müzesi konumundadır. Bu nedenle oldukça titiz davranılmalı. Çocuklarımıza beton ev nerede olsa bırakırız. Bu ata yadigarı miraslarımızı korumak adına azami dikkati göstermez isek sonradan teselli için elimizde tek mirasımız ah ya da keşke gibi pişmanlık sözleri kalır.