Trabzon’da etkinlikler hız kesmiyor. Tiyatro festivali. Trabzon Sanatevi’nin düzenlediği  Uluslararası Sanat Günleri Etkinliği… Şimdi de Kültür Yolu Festivali… Bu yıl, beşincisi düzenleniyor şehrimizde. Kırk noktada beş yüzden fazla etkinlik yapılıyor.

En ilgi göreni ise konserler.

İyi seslerin sahne aldığı konserler, yoğun bir katılımla gerçekleşiyorlar…

Paneller, söyleşiler, sergiler, edebiyat, sanat ne ararsan var.

Bir de lezzet durakları, yani gastronomi  var.

Şehrin, damak çatlatan lezzetleri, ön plana çıkarılıyor.

Geçen yıl, Karadeniz somununun tanıtımı, hatırı sayılır bir organizasyonla  yapılmıştı.

Ünlü şefler; tarifler vermiş, uzmanlar, sağlık açısından önemine değinmişti.

Bu yıl ise, lezzet durakları adı altında devam ediliyor.

Yemek pişirmek, aşçı, şef olmak rağbet gören, meslek haline geldi!

Öyle ki  gastronominin üniversite  puanları tavan yapmış durumda!

İnsanlar; yemek videoları izliyor, yemek konuşuyor, farklı tarifler deniyor.

Bu tabii iyi bir şey!

Bir kültürün çok önemli bir parçası sofra…

O nedenle ülkelerin tanıtımlarında öne çıkardıkları mutfakları var.

Bu festivalde yine Trabzon yemeği denilince akla gelen şeyler, mıhlama/kuymak, pide, döner, balık!

(Lahana yemeğinin itibarının iade edilmesi gerektiği, konusuna hiç girmiyorum!!!)

Balık konusu önemli, Trabzon deyince akla ilk gelen lezzetler, deniz mahsullerinden yapılanlar olmalıydı bana göre !

E yok mu diyeceksiniz?

Var tabii  fakat  çeşitlendirilmeli..

Kızartma, buğulama, hamsi kuşu, hamsili pilavın dışında başka lezzetler de olmalı!

Hatta balık yemekleri bizden sorulmalı!

Mesela hiç uskumru dolması pişiren görmedim Trabzon’da…

Osmanlı mutfağının önemli bir yemeği oysa…

İstanbul  Boğaziçinde sofraları süsleyen bir çeşit…

Uskumru dolması, kılçığı çıkarılan uskumrunun içine, özel hazırlanan iç pilavın, doldurulup kızartılmasından oluşuyor.

‘Trabzon’da yediğim uskumru dolmasının tadını unutamıyorum…’ dese insanlar fena mı olur!

***

Üstelik bu dolmanın edebiyatımızda bir de hikayesi var!

Hikaye dediysem, gerçekten yaşanmış bir olay!

Konunun öznesi, Ahmet Haşim.

 Yemek yemeği çok seven  şair, uskumru dolmasına hiç dayanamıyor!

Bir akşam, nişanlısının evine yemeğe davetli…

Müstakbel kayınvalidesi, sevdiğini bildiği için ona uskumru dolması pişiriyor.

Haşim çok beğendiğini söylüyor.

Kayınvalide de  bir güzellik yapıyor!

Ahmet Haşim’in paltosunun cebine, kağıda sarılmış, uskumru dolmaları koyuyor!!!

Şair, bu durumdan habersiz.

Evinin yolunu tutuyor! 

Ertesi gün işe gitmek için vapura biniyor şair.

Elini cebine sokuyor, uskumru dolmaları eline geliyor.

Büyük bir tiksinti ile denize atıyor onları…

Ve nişanı da bozuyor!!!

İyi niyetle yapılmış bir hareket, büyük tepkiye yol açıyor.

Kağıda sarılı pişmiş uskumru dolmalarının, cebine koyulmasını hazmedemiyor!

Şair hassasiyeti ve gururu, yemeğe düşkünlüğüne galebe çalıyor.

Kıssadan hisse: Biz Trabzonlular olarak Sonbahar’da uskumru dolması pişiriyoruz.

Bu yemeğin, iyi yapıldığı bir şehir olarak ilk adımı böylece atıyoruz.

Kimsenin cebine, sarıp koymuyoruz. En fazla paket yapıp eline veriyoruz!!!

Şifa olsun…