Anlatılması gereken çok şey olsa da meseleyi uzatmamak için “fazla söze hacet yok” denir. İnsan ömrü için önemi dikkate alındığında zamanın iyi kullanılması gerektiği yerinde bir düşüncedir. İşte Karadeniz insanın yaşam unsuru, tarımın motoru durumundaki tütünün ardından fındığın da ruhuna fatiha okunması karşısında yetkililerin sesi çıkmadığı gibi bu iki ürünün binlerce üreticisi destekleme fonlarıyla uykuya yatmış bekliyor.
Tarım Bakanlığınca üretici fındığı söksün diye fındığı sökenlere desteklenme fonu altında parasal yardım yaptığında fındık üreticisi kalkıp da bizim yaşam unsurumuz olan fındığı söktürüyorsunuz, iyi de biz fındığı söktükten sonra nasıl bir gelir elde ederek yaşam sürdüreceğiz diye bir soru sormaya gerek duymadılar. Eğer üretici fındığın yerine başka bir ürün yetiştirecek durumda olsaydı fındığı tercih eder miydi? Köylerde fındığın artmasının gözden kaçan en önemli nedeni köylerde tarım ile meşgul olacak insan kalmayışı, düşük ücret politikalarına karşın pahalı girdilerdir.
Tarım bakanlığı fındık üretiminin yapıldığı alanlarda toprak analizi yaptırıp bu alanda hangi alternatif ürünlerin yetişebileceğinin bir tespitini yaptırmalı ve mesele yetkililerce geniş bir katılımla ilmi yönden masaya yatırılmalı ve ondan sonra bu karara varılmalıydı. Dünya fındık üretimini elinde tutan Türkiye gelinen noktada Azerbaycan’dan birkaç yıl önce fındık ithal etmiştir. Biz fındık bahçelerini her gün biraz daha daraltırken; Yunanistan fındık bahçelerinin alanını genişletiyor. Bizde konuyla ilgili olarak isteareye yatıldı uyanınca yetkililerimizden bir fiyat işitme olanağı olacak. Uykuya yattılar da uyanırlar mı bilinmez. Kaldı ki bu derin uyku hayırlı bir haber getirmez. Zira atalarımız “çok uyku zarardır” derler.
Geniş bir çiftçi kitlesine ekmek kapısı olan tütün ve fındık gibi tarım ürünlerinin ortadan kaldırılmasının yarattığı işsizler ordusu yaşam mücadelesini sürebilmek adına şehirlerin yolunu tuttu. Şehir yaşamına entelektüel bir kültürel birikim olmadan ve şehir yaşamının zorluklarını bilmeden şehre akın eden bu insanlar beklenmedik bir şekilde işsizler ordusunun neferlerini artırdılar. Bu bir plan dahilinde yapılmadığından kültürel ve sosyal sıkıntılar büyüdü ve büyümeye de devam etmektedir.
Nedense hasat takvimi rakamsal olarak sabit kalsa da değişken iklim koşulları mevsimin tez olduğunu da gösteriyor. Zira ömrümde ilk kez fındık yere dökülmeye başlanmadan toplanmaya başlandığına tanık oldum. Vatandaş kaliteye fikir vermeden bir an önce çebini ısıtacağını düşündüğü sıcak para peşinde. Bu da kalitenin düşmesi, zararı peşinen kabullenmesi demektir. Kaldı ki, fındık sadece iç piyasa ürünü değil. Kaliteli fındık ihracı zorlanmaktadır. Bir bardak soğuksu içmekten başka çıkar yol yok galiba.