Hele de ne olduğunu tam bilmediğin, ya da bildiğin ama sende ne yapacağı belirsiz bir teknik direktörle niye 2 veya daha fazla yıllık sözleşmeler yapılır anlamış değilim.
Hoca açısından bakarsak; Başarılı olursa zaten kovulması söz konusu olmaz, devam eder.
Kulüp açısından düşünürsek;Kimse başarılı olmuş hocasını bırakmak istemez.
Başarısız olursa da sözleşme imzalanan çalışmadığı yıllar için de yüklü bir tazminat ödemek zorunda kalmazsın..
Diyelim ve Trabzonspor’a gelelim..
Cesur, mücadeleci ve ileri oyun vadederek göreve başlayan teknik adam Nenad Bjelica’dan ben şahsen çok umutluydum.
Bizzat anlattığı Trabzonspor’a uyan oyun felsefesinin yanında, kendisini ispat etmek isteyen yapısıyla ve de ılımlı kişiliğiyle yana ve geri oyun izleye izleye futboldan soğuyanlardan biri olarak ‘Aranan kan bulundu’ sanmıştık.
Ancak olmadı, olamadı..
Bir sezonda 4 kez yenilmeyi bile kabul edemeyen Trabzonspor, henüz 8 haftada bu sayıya ulaşınca, Hırvat Hoca’nın bileti de mecburen kesildi..
Ve yönetim Trabzonspor’u zaten bir süredir temasta olduğu belli olan 2021-22’de şampiyonluk yaşadığı eski teknik direktörü Abdullah Avcı’ya emanet etti.
Hayırlı olsun..
Başkanının kim olduğuna bakmadan, yönetiminde kimlerin bulunduğunu umursamadan, teknik kadrosunda bulunanların kimliğine aldırmaksızın tek düşüncesi Trabzonspor’un başarısı olan bizler için bu takımın hocası her kimse, en büyük hoca odur.
Desteklemek te görevimizdir.
Ancak, doğruları alkışladığımız gibi yanlışları eleştirmek te en tabi hakkımızdır ve bu hakkımızı da her zaman olduğu gibi sonuna kadar kullanırız.
Ayrıca şunu da hatırlatırız; futbolda dün yoktur..
İşte bu yüzdendir ki 2.Ligden aldığı Pendikspor’u 2 sezonda Süper Lige yükselterek bir futbol mucizesi gerçekleştiren Osman Özköylü’nün bile 8. haftada bileti kesildi!..
Ve ilk endişelerimizi de daha yolun başında dile getirelim..
Getirelim ki, tekerlek kırıldıktan sonra yol gösterenlerden olmayalım..
Umalım bu sefer de ‘Bunlar işime yaramaz’ denilip çok sayıda oyuncu yüksek ücretleri ödenerek gönderilmez..
‘Bunları mutlaka isterim’ denilip yine çok sayıda pahalı ama yarısından fazlası işe yaramaz oyuncular alınmaz.
Şampiyon takım adeta imha edilerek yıllık maliyet 20 küsur milyon Euro’dan 40 küsur milyona çıkarılırken zaten olmayan paralar sözde transferlere saçılmaz..
Kayyumun da yolu açılmaz..
Ve de umalım ki; kadrosu çok yetersiz dönemlerde bile bu açığını savaşan şahin mantığıyla kapatan Trabzonspor, hızlı horondan ağır zeybek havasına dönen futboluyla ve de ‘Top şu kadar bizde kaldı’ saçmalıklarıyla vakit kaybetmez..
Haydi hayırlısı..
Başarılar sizin,
sevinçler, mutluluklar hepimizin olsun..
TEKKE’YE NİYE GÜVENMİYORUZ?
Bu arada Galatasaray’ın Okan Buruk’a, Beşiktaş’ın Sergen Yalçın’a, Fenerbahçe’nin İsmail Kartal’a güvenip Trabzonspor’un kat kat üstünde maliyetteki takımlarını emanet ederken, biz niye kendi çocuklarımıza, örneğin Fatih Tekke gibi futbolculuğundaki hünerleriyle ,attığı her biri sanat eseri güzelliğindeki inanılmaz gollerle efsaneleşmiş
UEFA ve Süper Kupa ‘yı kaldırmış…
Teknik direktörlükte de kendisini kanıtlamış bir efsanemize güvenemiyoruz?
‘Efendim daha erken’ diyenler var.
Ne erkeni ya..
Adam olmuş 46 yaşında..
Dünya devleri bile 30 yaş civarı, hatta altındaki teknik adamlarla ortalığı kavururken 46’ yı az mı görüyorsunuz?..
Birkaç sene sonra da ‘İyi ama yaşlı’ mı diyeceksiniz’..
Kaldı ki yetenek gerektiren işlerde kıstas şudur;.
Sana atılan trapezi yakalarsan yırtarsın,
Tutamazsan düşersin..
İsten 30 ol, ister 60.
‘Yabancı oyuncuları yönetemez’ diyen de var.
Doğrudur, bunlar Fatih Tekke’yi tanımazlar.
Ancak ‘Kimdir bu’ diye Google’ye ‘Fatih Tekke’ yazdıklarında gördükleri manzara karşısında zaten daha o anda ‘Bu ne yaa’ diyerek hazır ola geçerler....
Yani o yönde de bir sıkıntı olmaz da.
Sıkıntı şurada olabilir.
Hıristiyanların bir sözü vardır; ‘Kimse doğduğu yerde peygamber olamaz’ der.
Bizde bıraktık peygamberliği, adamı muhtarlığa bile layık görmezler!