Birileri durmadan, “futbola siyaset bulaşıyor mu?” diyor soruyor ya gülüyoruz... Bakın son genel kurula... Demokrasi süsü verilmiş genel kurul, kongre divanında iki milletvekili (Mehmet Baykan – Cantürk Alagöz), bir belediye başkanı (Cahit Erdem) ile başladı.
Malum; UEFA ve FIFA temsilci göndermişti... Hele onların gözü bir boyansın, gerisi içeride halledilirdi... Nitekim, Milletvekili Divan Başkanı Mehmet Baykan, sürekli demokrasiye atıfta bulunan açılış konuşmasıyla ilgili yerlere mesajını gönderdi... Tıpkı İbrahim Hacıosmanoğlu gibi...
O da başlangıçta, kaybetse bile Türk futboluna çok adaylı bir seçim imkanı tanıyarak UEFA ve FIFA’nın devreye girmesini engellediğini söylüyordu...
Sonrasında beklentilerin aksine sandık sürprizi gerçekleşti ve Hacıosmanoğlu, “demokrasi süsü” vermek için girdiği seçimden Başkan olarak çıkmayı başardı...
* * *
Genel kurulda; bir grup önemli bir hamle yaptı...
Bu seçim aslında sadece Büyükekşi’yi değil, Servet Yardımcı’yı, Göksel Gümüşdağ’ı, kürsüdeki konuşmasıyla Hacıosmanoğlu’na açıktan destek vermese de dolaylı katkı sunan, dahası vermediği oylarla skorda belirleyici olan Ali Koç’u görünürde sistemin dışına itti... Hatta Mehmet Baykan’ı bile.. Bu tablo iyi okunursa verilen desteğin adresi de ortaya çıkar...
Aslında koca bir seçim süreci adeta Türk futboluna değil, Fenerbahçe’ye faydalı olup olmayacağı tartışılan bir sonuç üzerinden okunmaya çalışıldı... Genel beklenti İbrahim Hacıosmanoğlu’nun başkanlığının Fenerbahçe’nin aleyhine olacağı yönünde... Bu görüşe katılmıyoruz... Hatta Fenerbahçe bir süredir peşinde koştuğu eski şampiyonluklarını bu dönemde tescil ettirirse inanın şaşırmayız...
Yeni Başkan’ın geçmiş söylemlerine bakmayın; onlar tribüne mesaj... Bir kere aynı zamanda Fenerbahçe üyesi de olan Mecnun Odyakmaz orada bir denge unsuru...
Dahası; Trabzonspor’da Sadri Şener sonrası kulüp açısından 3 Temmuz olayının kapatılarak gündemden çıkartılmaya başladığı dönem, “Kupayı getireceğim” sloganıyla seçimi kazanan ancak daha sonra bu sözünü unutan (!) Hacıosmanoğlu’nun dönemidir... O’nun zamanında süreçle ilgili bir çok başvuru yapılmadı.. Sümen altı edildi... Dönemin avukatlarının hazırladığı dosyalar günlerce imza bekledi... Kargoya takıldı (!) İnanmayan onlara sorsun... Sonra göreve gelen Muharrem Usta ile konu tam manasıyla kapatıldı... Gerisi boş laf... Sadece milletin nabzını düşürmeye yönelik, içi doldurulmayan hamasi söylemler...
Federasyon seçiminin Trabzon açısından bir yorumu gerekirse; bu sonuç Başakşehir’in şampiyon yapıldığı sezonun rövanşıdır… O kadar...
Aile içi mahdumla, damat arasındaki futbol rekabeti ikincisinin galibiyetiyle sonuçlanmış, böylelikle futbolda bir dönemin aktörleri devre dışı bırakılmıştır...
* * *
Sezonun ilk maçı Sivasspor ile Trabzonspor arasında... Manidar olmuş.. Zira federasyonun birinci adamı eski Trabzonspor, ikinci adamı eski Sivasspor Başkanı... Garip tesadüf (!)
Önceleri kavgalı olan bu ikilinin, Türk futbolunun menfaatleri (!) için barışması bakalım, gelecek döneme yönelik bir örnek oluşturacak mı?
Mesela, Hamit Altıntop ile Montella’nın durumları ne olacak? Kimbilir? Hacıosmanoğlu’nun seçilir seçilmez hoca göndermesi meşhurdur... Tıpkı hakemleri odaya kilitlemesi gibi... Gerçi kürsüden onlara da mesajını verdi!... Eğer taktir haklarını kullanacaklarsa zayıftan yana kullanmalarını öğütledi... Adalet böyle gelecekmiş!.. Güler misin, ağlar mısın?
Hamit Altıntop zaten seçilemeyerek elendi... Ama bir yerlerden Altıntop’un futbolun içerisinde kalması istenirse, Milli Takım uyumu bahane edilerek, profesyonel bir göreve getirilebilir mi? Olur mu, olur!.. Bekleyip göreceğiz...
Yeni dönemde, Süper Lig kadar alt liglere de iyi bakmak lazım.. Asıl oralarda gündem daha hareketli olabilir...(!)
Sonuçta; futbolu yönetmeyi Milli Takım’ın aldığı derece zanneden beceriksiz bir yönetim gitti, yerine yenisi geldi... İşlerin nasıl yürüyeceğini izleyeceğiz...
Gelen gideni aratacak mı, yoksa futbol feraha kavuşacak mı?
Hep birlikte göreceğiz..
Vatana, millete, hayırlı, uğurlu olsun!...