Trabzonspor’un Şampiyonluğunu Güzellikle İçinize Sindireceksiniz

Trabzon’un doğusunda Of, Sürmene, Araklı, Arsin, Yomra güneyinde Maçka, Tonya, batısında Akçaabat, Mersin, Çarşıbaşı, Vakfıkebir, Beşikdüzü kadını genci, yaşlısı erkeği beşikteki çocuğuna kadar 7'den, 70'e herkes "bu iş tamam" diyor.

 Herkesin dilinde aynı söz: “Trabzonspor şampiyon." Trabzon şehrinin caddelerinde sokaklarında hatta ve hatta Türkiye’nin her vilayetinde her ilçesinde Bordo-Mavili büyük bayraklar asılmış. Caddeleri Bordo-Mavi bayraklarla süslenmiş iller dahi var. Bursa'yı buna örnek gösterebiliriz. Öyle dalgalanıyor öyle dalgalanıyor ki, düşman çatlatırcasına, sanki sülün gibi sanki kuğu gibi düşmanlarına selam verdiriyor. Ama buna rağmen Trabzonspor’un 9. şampiyonluğunu çekemeyenler var. Bunlar küçük bir harekette hemen Trabzonspor’un tribünlerini cezalandırıyor. Ama gelin görün ki, verdiğiniz ve bundan sonra verecek olduğunuz cezalarla Trabzonspor taraftarını yıldıramazsınız. Prangada vursanız o prangaları kırarız. Sizler Trabzonspor’un şampiyonluğunu engellemeye de çalışsanız da bu saatten sonra başaramayacaksınız. Alışacaksınız Trabzonspor'un şampiyonluğuna ve yüksek sesle söyleyemezseniz de içinizden Trabzonspor'un şampiyonluğunu kabul edeceksiniz! Buna alışsanız iyi edersiniz.

VUSLATA 180 DAKİKA

Şampiyonluğa koşan Trabzonspor nazara mı geldi ne? Ezeli rakiplerine nal toplatan Fırtına son üç haftadır haybeden puanlar veriyor. Çaykur Rize yenilgisinden sonra evinde Beşiktaş'la yenişemeyen Trabzonspor geçen hafta da deplasmanda Gaziantep önünde iki puan daha bırakıp şampiyonluk coşkusunu erteledi. Abdullah Avcı ve talebeleri dokuzuncu vuslat için gün sayıyor. Bu hafta Akyazı'daki Karagümrük ve Adana'daki Adana Demir maçları kritik eşik...

Lider en yakın rakibi Fenerbahçe ile 13 puanlık farkı açıp şampiyonluğunu garantilemenin peşinde. Nitekim hak etti de bu mutluluğu. Çok çalıştılar, çok çabaladılar. Uğurcan'ıyla, Hugo'suyla, Berat'ıyla, Dorukhan'ıyla, Hamsik'iyle, Nwakaeme'siyle, Bakasetas'ıyla, Siopis'iyle, Peres'iyle, Vişça'sıyla, Djaniny'isiyle, Cornelius'uyla ve diğerleriyle... Ve tabii ki Abdullah Avcı... Ve tabii ki beyin takımı niteliğindeki yönetim... Hepsine helal bu tarihi coşku. Artık bu taraftar, bu ulvi camia sizlerden şampiyonluk bekliyor. Yılların özlemini dindirmenizi bekliyor. Bu derin hülyadan uyanın artık! Bitirin bu şehrin hasretini...

GİZLİ KAHRAMAN REKLAM DEĞİL İCRAAT YAPIYOR

Bu vuslat, bu pembe rüya en çok da onun hakkı... Yönetimin iğne deliğinden geçtiği zamanlarda Hızır gibi yetişti. Giyotine koydu kafasını... Kelle koltukta durdu her zaman. Ahmet Ağaoğlu'nun sağ kolu olduğunu her fırsatta gösterdi. Şampiyonluğa koşar adım ilerleyen takımdan kulüp personeline, taraftarlardan sokaklarda bütünleşen fanatik çocuklara kadar herkese ışık oldu bu kutsi mücadelede. Asbaşkan Ertuğrul Doğan'dan söz ediyorum. Bu şampiyonluğun gizli kahramanlarından biri de o. Trabzon'u hayal dünyasına sürükleyen fenomenlerden biri...Reklam değil icraat yapan koca yürekli bir isim..

Ölü bir şehri umuda sürükleyen idol... Bordo mavili taraftarlara da bir sözü var Doğan'ın: O kutlu günü dört gözle bekliyoruz. Âmâ kum saati henüz tükenmedi "Karagümrük maçında galip gelerek 9. şampiyonluğumuzu kutlamaya başlarız. Bayraklarınızı hazırlayın." Bu taraftar, bu camia zafer balosuna hazır Sayın Doğan. Yüreklerde derin bir iz bıraktınız. Duruşunuz hiçbir zaman unutulmayacak, nesilden nesile yad edilecek. Şampiyonluk yürüyüşünü başlatan değerlerden biri de sizlersiniz. Bu camia sizinle gurur duyuyor.

DENİZİN KALBİ DELİK!

Trabzon gün geçtikçe şekilden şekile girip kabuk değiştiriyor. Büyükşehir titrli şehirde geçmişle günümüz paralel ilerliyor. Kırsal alanlara doğru nostaljik yapılarla bezenen Trabzon'un merkezi beton yığınına hapsolmuş. Yapılan projelerin bazıları alkışlanırken bazıları ise tepki çekiyor. Sümela Manastırı'nda yıllardır bitirilemeyen tadilat halkın kafasında soru işaretleri yaratırken Büyükşehir Belediyesinin methiyeler dizdiği deniz dolgusu yalnız bilim insanlarına göre değil şehir halkına göre de katliam. Halen Boztepe'nin sırtına vurulan kör bıçak konuşuluyor. Diğer yandan Yalıncak sahilinde yapılan makyaj cezbedici bulunmuştu.

Akyazı sahili doldurulup buraya stat ve Hastane inşaatının devam etmesi hafızalardan silinmiyor. Beşirli ile Ayasofya arası dolduruldu, şimdi ise Söğütlü deresinin bulunduğu yerde düşünülen deniz yürüyüş yolu ve bisiklet parkuru için katar katar iş makineleri ve kamyonlar hummalı bir çalışma yapıyor. Bu bölge de Akçaabat Belediyesinin uhdesinde. Araçların vızır vızır tur atıp denizin kalbine, kalbine darbe indirdiği projede iktidar belediyesi için 'her şey mubah' gibi gözükse de daralan sulak alanlar ah edercesine gözyaşı döküyor.

DENİZİN ORTASINDA TUZ FABRİKASI VAR

Karadeniz deyince herkesin aklına ilk gelen simgesel değerler yavaş yavaş yok olmakta. Karadeniz insanı kimilerine göre uyanık, sivri zekâlı, tez canlı, becerikli, şakacı ve bir o kadar da asabi bir tiptir. Kimilerine göre ise anlayışı kıt, geç anlayan, öğleden sonra kafası çalışmayan, yani biraz geri zekâlı ve yontulmamış bir tiptir. Hamsiden kemençeye, mısırdan fındığa, karalahanasına silahtan, mutfak kültüründen mimarisine ve yaylasına kadar Karadenizli ile özdeşleşen değerler kayboluyor. İşsizlik aldı başını gidiyor. Trabzon’un bir denizi vardı onu da bitirmek için ellerinden geleni yapıyorlar. Bir tek kaybolmayan fıkralar ve anılar. İnsanlar bir araya geldi mi her şeyi unutup geçmişte yaşadıkları anılarını bir fıkra gibi anlatıyorlar. Yine de insanlarımız sıkıntılarını unutup gençlik yıllarında veya okul dönemlerinde yaşadıkları anıları anlatıyor.

Bunlardan biri de Faroz mahallesinin eski tüfeklerinden Kaptan Özçilingir. Kaptan abi yıllarca Almanya’da kaldı. Mahallede ufak bir işletmesi var. Orada gününü geçiren Kaptan abi okul yıllarında bir anısını anlattı. Okul müdürü Çolak hoca derslerine giriyormuş. Ders esnasında öğrencilere, “Karadeniz niye tuzludur” diye sorusunu sormuş. Öğrencinin bir tanesi el kaldırmış, Çolak hoca onu ayağa kaldırıp cevap vermesini istemiş. Öğrenci, “Denizin ortasında tuz fabrikası olduğu için Karadeniz o nedenle tuzludur” diyerek cevap vermiş.

ŞAHİN GİBİ YÖNETİCİLERE İHTİYAÇ VAR

Faroz Yalıspor Kulübü Başkan Yardımcısı Murat Şahin bu sezon hem takımının sponsoru oldu, hem de Başkan İsmail Erkaya’nın yükünü hafifletti. Uzun yıllar TS’de Masörlük yapmış (Beşiktaş’ta da yaptı) Şahin, aynı zamanda Medist Medical Grup’un Patronlarından. Bu yıl kıl payı kaçırdıkları BAL Ligi için “Çok da önemli bir durum değil. Çünkü biz kulüp olarak yüksek maliyetlere karşıyız. Kulübümüzün Altyapısı zaten çok güçlü. Oradaki Gençler ile hedefimize ulaşmak birinci hedefimizdir. Bunun için bize düşen ne var ise yapmaya hazırız.” diyerek düşüncelerini dile getirdi. Kendisi işi gereği İstanbul’da yaşayan Murat Şahin haftada en az 2-3 kez Başkan Erkaya ile sürekli istişare halinde olduğunu ve projelerinin dışına kesinlikle çıkmayacaklarını söyledi. Sadece A takım değil, Altyapımızdaki oyuncularla yaklaşık 300 kişilik bir futbolcu ordusuyla Trabzon futboluna hizmet vermeye devam ediyoruz. Öncelikli hedefimiz zaten Trabzonspor’a oyuncu kazandırmak. Bu yıl Altyapıdan bir oyuncu Trabzonspor’a, bir oyuncuda Yomraspor’a verdiklerini belirten Şahin, bunun Şampiyonluktan daha önemli olduğunu da sözlerine ekledi. Bizde Faroz Yalıspor Kulübü Başkan Yardımcısı Murat Şahin’e hem Yalıspor hem de Trabzon Futboluna yaptığı katkılardan dolayı çok teşekkür ederiz.

LİDER KAZANMAYI UNUTTU 

Gaziantep maça çok iyi başladı ama ona rağmen gol atamadılar. Bir de onların maçın başlarında direkten dönen topları var. O golü atsaydılar belki de 1-0 yenilecektik. Bizim bütün şutlarımıza kaleci Güray panter gibi uzandı. Bizim de önce direk sonra çizgi üzerinde Güray'ın müdahalesi topun girmesine izin vermedi. Biz şansı değerlendirebilseydik 1-0 yenebilirdik ama sonuç olarak berabere bitti. Eksiklerimizin de etkisini gördük. Özellikle de Siopis’in yokluğunda orta sahada defansif anlamda çok zorlandık. Dolayısıyla da ortaya başarılı bir oyun maalesef koyamadık. Şu son birkaç haftadır adeta kazanmayı unuttuk. Saha içerisinde de Nwakaeme ve Visca çok etkili bir oyun sergileyemediler. Uğurcan'ın da yine başarılı kurtarışları var. Fırtına 3 haftadır galibiyet yüzü görmedi. Gaziantep FK da zaten bizden sonra evinde en fazla puan toplayan takım durumunda. Kendi sahalarında her nasılsa başarılı bir oyun ortaya koyabiliyorlar. Yine de tebrik etmek gerekir. Haftaya Ziraat Türkiye Kupası’nda yarı finalde oynayacağımız Kayserispor’u eğer elersek finaldeki rakibimizi bekleyeceğiz. Bu sene bütün kupalar bizim olacak! EFE KAAN ÖZTÜRK

İŞ EHİLLERİNE VERİLMELİDİR

Geçen bir an yok ki, Trabzonspor’un Şampiyonluğunu hazmedemeyen veya Trabzonspor’un emsalsiz duruşundan etkilenenlerin hezeyan ve çelişkili beyanlarına şahit olmayalım. Neymiş Trabzonspor’un Adana’da işi zormuş. Kim söylüyor bunu Murat SANCAK, Kim bu adam topu ilk gördüğü zaman KARPUZ sanan cenahtan, böyle bir beyanı bir Başkan yapmaz, maça 15 gün var. Maç günü, rakibin durumu bizi ilgilendirmez. Biz çıkar oyunumuzu oynarız dersin, biz de saygı duyarız. İşte Türk Futbol endüstrisinin sıkıntısı bu. 60 ve 70’li yıllarda Futbolcunun kıt olduğu dönemde EFSANE edilen futbolcular “HAKEM”, sıfatının ne anlama geldiğini kavramamış güya hakemler. Tuttuğu takıma rakip olduğunda, çalıştırdığı takımın attığı gole sevinmeyen “DANDİK TRAKTÖR”ler. Futbolcusunu sattığı takıma, “Bizim maçta oynayamaz”, şartı koyduran “ZIPIR” Başkanlar. Elinde fındık çubuğu, Oynadım, Oynattım, Oynat bakalım diyen fizik ve oyun kurallarını bilmeyen, güya yorumcular. Aldıkları eğitim ve lisansları şaibeli bir sürü, güya Gazeteciler. Bütün bunlar Futbol Endüstrisinin, sürüngen ve sömürgenleridir. Abidik Gubidik işler…

Aziz’de kendini tekrar ele verdi. CİKCİKSPOR taraftarlarının, “Başkan Federasyon başkanı olur musun?”, önerilerine, “Hayır ben CİKCİK taraftarıyım, adil olamam” aynı adam 2011’de ne diyordu. 17 galibiyet 1 beraberlikten sonra, ‘ben ŞİKE yapmadım. Biz HAK ederek maçları aldık”. Takdir kamuoyunundur. Artık Devletin bu işe el atması lazım, Bu düzenin değişmesi elzemdir. İŞ EHİLLERİNE verilmelidir. En önemli taraf ise MEDYA tarafıdır. Bütün Medya kuruluşları ve yöneticileri, üç kulüp eksenli, empoze ve Algıya dayalı yayın ve yorumlar yapan, SÜRÜNGEN ve PARAZİT Sömürgenlerden kurtulması lazım.

(Konuk Yazar: YAVER ŞAHİN)