Yıllar önceydi. Yeğenimin bir tiyatro gösterisi olduğunu öğrenince ona sürpriz yaptım, salonda buldum kendimi... Oyun, gelin kaynana çekişmesi üzerine kurulu. Sürekli birbirlerini iğnelemeler... Oyun içinde oyunlar...
Benim aklımda kalan en etkileyici cümle ise HA ŞİMDİ NE OLDİ?
***
Hani ortaya iyi kötü bir şeyler çıkar...
Sözler sarf edilir...
Fakat iki taraf da mutsuzdur aslında ve tam da o sırada...
HA ŞİMDİ NE OLDİ?
Bence güzel bir soru olduğu kadar bir özettir aslında.
***
Konu belli: Erdoğan ve İmamoğlu çekişmesi...
Hızla savruluyoruz ve ipe sapa gelmez siyasi dedikodularla tanınmaz hale geliyoruz.
Samimi, tüm kalbimle en samimi fikrim şudur:
İstanbul BB Başkanı Sayın İmamoğlu, tüm enerjisini Cumhurbaşkanlığı için harcasa İstanbul kaybeder.
Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan, enerjisinin çoğunu İmamoğlu için harcasa Türkiye kaybeder, bölge kaybeder.
Fotoğraf böyle olunca aklıma geldi. Biraz tiyatral ama gülümsetir.
Keşke iki başkanlı bir sistem olsa...
Sayın Erdoğan'ın bölge ve dünya işlerindeki tecrübesi ortada...
Sayın İmamoğlu da genç ve enerjik...
Hem de hemşeriler; biri Rizeli, diğeri Trabzonlu...
Biri dışarıya odaklansa... Biri de içeriye...
Fakat böyle bir şey olmayacak çünkü ikisi de hırslı, hazırlıklı ve yollarından dönmeyecekler gibi görünüyor. Yalnızca onların değil ülkenin de enerjisi düşüyor, morali bozuluyor.
Dünyanın başının hiç olmadık kadar belaya girdiği günlerde...
Hitler'in Emlak Şubesi şeklinde ortaya çıkan Trump...
Bir Delinin Hatıra Defteri'ni izletirken...
Her coğrafyaya ayrı ayrı fatura keserken…
Orta Doğu, bilmem kaçıncı kez büyük bir belirsizliğe sürüklenirken...
Türkiye’nin tam da terör prangasından kurtulma ihtimalinin belirdiği…
Ya da öyle sanıldığı bir aşamada…
Biz de doğal olarak iki liderden dev bir hamle bekliyoruz.
Savaşan ülke liderleri bile aynı masa etrafında buluşabiliyorsa...
İki hemşeri de haydi haydi buluşur. Kahve içerler, kırgınlıklar unutulur çünkü hatırı kırk yıl.
Sayın Erdoğan'ın, Sayın İmamoğlu ile bir kahve içmesi de çok doğal karşılanabilir.
Yoksa bu kayıkçı kavgasının kimseye yararı yok.
Şöyle bi kendimize gelip, soralım: "Biz, niçin bu çıkmaz sokaktayız?"
Sesler yükseliyor, suçlular gösteriliyor... Tam bir komedi çünkü…
O meşhur soruyu yeniden soralım: HA ŞİMDİ NE OLDİ?
***
Yurt dışından ‘hakem’ getirilerek futbolda ‘adalet’ sağlama sürecinin yaşandığı günlerde...
Yurt dışından ‘hâkim’ getirilerek ‘adalet’ sağlanması gibi akıl almaz bir savrulmaya zemin hazırlayamayız.
Bu arada yeni şeyler de öğreniyoruz.
Denklik başka geçiş başka...
Makamların kendi hatalarından kaynaklanan hukuka aykırı işlemler ancak 60 gün içinde geri alınabilir.
ABD’de bir üniversitenin Biyoloji Bölümünden Hacettepe Tıp Fakültesine yatay geçiş yapan öğrencinin; “yatay geçiş işleminin üzerinden yaklaşık 11 yıllık sürecin geçtiğinin tespiti karşısında hukuk devletinin temel ilkelerinden olan ‘idarede istikrar ve devamlılık ilkesi’ uyarınca yatay geçiş işleminin geri alınamayacağına dair” Danıştay kararı var.
***
Ne olur?
Cumhurbaşkanımız Sayın Erdoğan, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanımız Sayın İmamoğlu'nu çağırır, yeni bir sayfa açar.
Kabul edelim ki Le Point, “2025 Yeni Dünya Düzeni” başlıklı özel sayısının kapağına taşıdığı dünyaca ünlü dört liderden biri Sayın Erdoğan...
Ve Sayın Erdoğan’ın varisi olarak da tüm dünya Sayın İmamoğlu’nu gösteriyor.
Biz, buradan nasıl bakarsak bakalım büyük fotoğraf böyle...
İktidarla muhalefetin, konuştukları ve yazdıkları ile imtihanı devam ederken... Savaş baltalarını gömmenin zamanı gelmedi mi?
"Diploma" meselesi çok uzadı. "Ahmak" davası da öyle...
İki karizmatik liderin, çok iyi "abi", "kardeş" olabileceğini düşünüyorum.
Geçmiş, bunun sayısız örnekleriyle dolu. Düşmanlığın lüzumu yok.
***
Elli yıl sonra siyasetçilerin çoğu yok.
Sanatçıların da öyle sporcuların da...
Yeni nesil, ne ile uğraştığımızı okuyunca, izleyince katıla katıla
gülecekleri gibi... “Ülkeyi ne hale getirmişler” diye dizlerini de dövebilirler.
Bu yazı burada kalacak fakat bizler kalamayacağız.
Demem o ki arkamızdan güzel şeyler söylesinler.
***
Hani derler ya "hava, kar topluyor".
Bugünlerde yaşananlara bakınca "hava, sanat topluyor" diyorum.
Bizden sonrakilere çok malzeme veriyoruz.
Edebiyat, müzik, karikatür, sinema ve tiyatroyu besleyecek sayısız adım atıyoruz.
Eğer ülke ayakları altından kayıp gitmezse!
Çok eğlenecekler çooook...