Andreas Cornelius, Kopenhag maçında elinden geleni yaptı ama rakip defans hattı arasında kayboldu. Yediğimiz iki basit gole karşılık Bakasetas'la bulduğumuz gol bizi tatmin etmedi.
HANGİSİ GELSİN; SÖRLOTH MU, UMUT MU?
Camiada herkesin kafasındaki düşünce 'golcü transferi yapılacak mı?' Şimdilerde bu soruya cevap aranıyor. Kopenhag deplasmanında Kouassi'nin yerine giren Djaniny'nin bordo-mavili takımı hareketlendirmesine rağmen gol bazında kısır futbolu gözleri özellikle Sörloth'a çevirdi.
Trabzon halkının, Trabzonspor taraftarının "Damat" yakıştırması yaptığı Norveçli futbolcu için kulüp yönetimi girişimlerini usulca sürdürüyor. Danimarkalı oyuncu Cornelius'la "süper ikili" olacağı konuşulan Sörloth'un en azından "kiralık" olarak alınabileceği masaya yatırılmış durumda. Şampiyonlar Ligi ve Süper Lig portföyü düşünüldüğünde Sörloth olmazsa B planı da Umut Bozok. Geçtiğimiz sezon Kasımpaşa kariyerini "gol krallığı" ile taçlandıran Umut uzun süredir bordo-mavili kulüple lanse ediliyordu.
Golcü arayışlarına devam eden Trabzonspor, daha önce Galatasaray'ın da gündemine gelen Umut Bozok'a yıllık 1 milyon euro maaş ile birlikte başarı bonusları, Lorient kulübüne de 2 milyon euro bonservis teklif etti. Teklif onay aldı ancak arada ufak tefek pürüzler var. Yönetim kanadında transfer konusu özellikle Asbaşkan Ertuğrul Doğan'ın uhdesinde. Kulüp bütçesini zora sokmayacak, teknik direktör Abdullah Avcı'nın formasyonuna uygun futbolcuları bulup almakta ustalaşan Doğan'ın son kararı şimdilik muamma...
PARALEL EVRENDE "ASKIDA TUR" ARAYIŞI
Futbolun paralel evreni gibi Şampiyonlar Ligi kulvarı. Tabiri caizse istenmeyen tüylerden kurtulmak için bir taktik, bir de disiplin yeter. Abdullah Avcı için Şampiyonlar Ligi vizesinin ilk etabı "Askıda Tur" kampanyasından ibaretti. Rakip Kopenhag Danimarka liginde şu ana dek umduğunu bulamayan, Trabzonspor kalibresinde olmayan bir takım. Karadeniz Fırtınası UEFA Şampiyonlar Ligi play-off turundaki ilk maçında Kopenhag'a deplasmanda 2-1 mağlup oldu. Claesson ve Lerager'in gollerine Bakasetas'la yanıt verip tur umutlarını yeşerten Bordo-Mavililer, 24 Ağustos'taki rövanşta rakibini eleyerek gruplara kalmak için mücadele verecek. Burun direğimi sızlatan, genzimi yakan, kalbimde üfürüme neden olan mağlubiyet öncesi sosyal medyada dolaşan kabir böceklerinin vuvuzela misali çığırtkan tutumu ve ileri geri mesajları dikkatimi çekti. Avuçlarını ovuşturdular, Trabzonspor'un kaybetmesi babında bahis yaptılar sanki aralarında.
Şikeci mahluklar, şunu unutmayın, Türklük bilinciyle Trabzonspor'u tutmanızı zaten beklemezdik sizden, kendi renginizi bir kez daha ifşa ettiniz. Ama bilin ki yıllar önce Avni Aker’in atmosferine Liverpool, Barcelona, İnter, Aston Villa nasıl dayanamadıysa şimdi de Akyazı'nın atmosferine Kopenhag dayanamayacak ve sevinciniz kursağınızda kalacak. Bu arada, yeri gelmişken belirtmekte fayda var. Abdullah hocanın ilk yarıdaki kadro tercihi ile ikinci yarıdaki rotasyonu "Askıda Tur" kampanyasını sekteye uğrattı. Yeni transferler Marc Bartra ve Enis Bardhi'nin yanı sıra takımın yılmaz neferi Dorukhan'ı yedek kulübesinde tutup Siopis ve Kouassi ile sonuca gitme düşüncesi "akıl tutulması" değil de nedir? Yoksa Abdullah Avcı rakip takımı bir gömlek üstün mü gördü? Hatay maçında kolu kırılan ve yaklaşık iki ay sahalardan uzak kalacak Edin Visca ile sakat Marek Hamşik'in yokluğunda Siopis'in yanında Dorukhan Toköz'ün oynamasını bekledik ama bu oyuncu hafta içi yaşadığı gıda zehirlenmesi nedeniyle antrenmanlardan uzak kalınca hocası tarafından tercih edilmedi. Özellikle Bartra kırk yıllık Trabzonsporlu gibi oynadı. Kreatif, lider vasıflı bir futbolcu. Antrenmana dahi çıkmadan ayağının tozuyla Kopenhag maçına çıkan Bartra'nın kariyerindeki başarılar Trabzonspor'la galasında kavlak kavlak sahaya döküldü adeta. Bütün toplarda takım arkadaşlarını yönlendirdi, rakibin ataklarını kesti. Takımın teknik kapasitesi artınca ortaya daha ofansif futbol çıktı. Maç esnasında gerek ofansif gerekse defansif futbolcuların oyun kurmaktan ziyade sürekli kaleciye dönük oyun tarzı sonunda gelen yenilgiyi açıkçası yadırgadım. Bu sonuçtan hem Abdullah hoca hem de futbolcular ders çıkarmalı çünkü rövanş maçı daha zorlu, psikolojik yönden daha baskı altında geçecek. Oyun olarak iyi ama skor olarak kötü bir geceydi. Ancak dediğim gibi, her şeye rağmen Trabzonspor bu turu geçebilecek ve Devler Ligi biletini alabilecek kapasitede. Fırtına'ya taraftar gücü de eklenirse 'Şampiyon'un Şampiyonlar Ligi rüyası gerçeğe dönüşür.
YÜREĞİNİN DALİ YANİİR
Trabzon'un ‘en küçük Mahallesi’dir.
Burası eskiden Faroz mahallesi olarak geçerdi.
Kimileri buraya gargalak mahallesi der durur.
Şimdi burası Faroz ile Yenimahalle arasında kalmış küçücük bir sokağı olan İncirlik mahallesidir. Buranın bıçkın delikanlıları vardır. Bunlardan biri de Sarı Mustafa Gayretli’dir. Zaman zaman köşemizde anılarını kullanırım. Bu aralar ailesi ile birlikte Almanya’nın Hamburg şehrinde biricik kızının doçentlik sınavı olduğu için gurbetlerde kızına destek oluyor. Hacı abi yıllarca Yalıspor’da solbek oynadıktan sonra futboldan kopamayarak antrenörlük hayatına devam etti. İdmanocağı’nın genç takımında yıllarca şampiyonluklara abone oldu. Nice futbolcular Türk sporuna kazandırdı. Mustafa abi, mahalleden arkadaşı Hacı Kakışım (Kürt) ile yaşadığı bir anısını yazıp gönderdi. Kurt hacı mahallemizin en renkli simalarından olup yazılmayı hak ediyor. Taa Van’dan Trabzon'a gelişi futbola olan katkısı anasına olan düşkünlüğü, onun anasına olan düşkünlüğü, Rahmetli postacının şükrü ağbi ile hısımlığı ve Ertan Kakışım’la olan akrabalık bağları.... Bizim ise onunla dostluğumuz arkadaşlığımız çocukluktan başlar... Hacı Ahmet sokağın ana cadde ile kesiştiği yerde sağ köşede Hüseyin abinin bakkalı sol köşede ise berber Ali Osman abinin rahmetli babası Temel Ağa'nın dükkanının karşı tarafta ise rahmetli Murat ağanın ve Akerlerin kahvehanesi, caminin karşısında rahmetli kara Mehmet'in kasap dükkânının olduğu dönemler... 50’li yılların sonları Caminin oralarda turluyoruz. Yenimahalle tarafından bir uşak göründü, kap kara bir uşak, kıçında tiril bir don bağıra bağıra koşarak geliyor yeni mahalle tarafından, Mehmet amca, Mehmet amca... Karamehmet’in kasap dükkânının önüne gelince, Mehmet amcaa Muhrem amcam rakı yedi yüreğinin dalı yaniir, yüreğinin dalı yaniir... Orda anladık ki rahmetli Karamehmet, kasap Muharrem, Hasan amca kardeşlerin yeğeni bu uşak. Muharrem amcasını kasapta rakı içip feveran ederken görünce telaşa kapılmış, amcama bir şey olmuş diye düşünmüş ve Mehmet amcaya haber veriyor... Biz Kürt hacıyı böyle tanıdık çok uzun süre dostluklarımız oldu ben her görüşte bu anektifu hatırlatırım biz güleriz o daha da kararır... Son olarak geçen sene caminin altında bir sohbette bir araya geldik ve yine bu Yaşanmışlık anlatmaya başlayınca kızdı kalktı gitti. Şimdi içimde bir uhde bir kere daha görüşsek de gönlünü alsam diye düşünür oldum da gavur illerinde...
TAKIMIMIZIN VE HOCAMIZIN YANINDAYIZ
Hatayspor’a karşı maça daha kötü başlayan Trabzonspor ikinci yarı biraz daha iyi oynadı. Yani seyircisi önünde son derece kötü oynayan bir Trabzonspor vardı ama İnşallah herkesin çıkaracağı derslerle bu bir daha olmaz. İlk yarı oyunun hakimi Hatayspor, Trabzonspor kalesini yokladı ama sonuç alamadı. Biz ise ikinci yarının bitimine doğru Abdülkadir’in golüyle birlikte mücadeleyi önde bitirebildik. Marek Hamşik gibi tecrübeli bir isim ve oyun kurucu olmaması bizi çok zorladı. Yerinde oynayan Siopis vardı ancak ileriye top atarak oyun kuramıyor yalnızca geri dönüyor. Edin Visca'nın sakatlığıyla ilgili şunu söyleyebilirim ki en iyi oyuncularımızdan birinin böyle ağır bir sakatlık geçirmesi bizi çok üzdü. Visca'ya çok geçmiş olsun. Visca’nın yokluğunda bundan sonraki maçlarda çok zorlanacağımızı düşünüyorum. Ve öyle de oldu. Kopenhag karşısında yıllardır özlem duyulan Şampiyonlar Ligi’nde play-off oynadık. Bizlerin heyecanı yanı sıra futbolcuların da çok heyecanlı hatta telaşlı olduklarını gördük. İlk yarı her ne kadar geride top çevirmiş olsak da tek bir hatamızla bizi cezalandıran Kopenhag karşısında neyse ki Baka’nın uzaktan bir şutuyla bir gol bulduk. Visca’nın yerinde oynayan Kouassi ise bizi çok üzdü ve Visca’yı arayacağımızı belli etti. Ben haftaya evimizde taraftarımız ile birlikte bu turu geçeceğimize inanıyorum. Tabii adeta son dakika golüyle yaptığımız eksik olan sağ stoper ve diğer transferlerle kadrosu tamamlanan Trabzonspor bizde heyecan uyandırdı. Ve Abdullah Hocamın cesurca bir hamleyle onları Kopenhag maçına da dahil etmesi bizleri mutlu etti. Daha topu ayağına ilk almasıyla beraber, daha önce 2 defa Şampiyonlar Ligi kupası kazanan Bartra’nın tecrübesi ve soğukkanlılığının bize çok şey katacağına inanıyorum. Her ne kadar kaybetmiş olsak da Trabzonlularda umut tükenmez. Rövanş maçında Abdullah hocamın bir çözüm bulacağından şüphem yok. Abdullah hocam ve takımının daima yanındayız.
(EFE KAAN ÖZTÜRK)
ÇAVUŞOĞLU’NUN BURUK VEDASI
Sağlık Bakanlığı Daire Başkanı Erkan Çavuşoğlu'nu ağırladık geçtiğimiz günlerde. Yanımızda Trabzon'un başarılı teknik direktörlerinden İsmail Batur ve Ufuk Altunbaş vardı. 17 Ağustos 1972 tarihinde Trabzon'un Akçaabat ilçesinde doğan Çavuşoğlu ilk ve ortaokulu köyünde okuduktan sonra; 1990 yılında Ankara Keçiören Çevre Sağlık Meslek Lisesi'nden mezun oldu. Uzun zamandır gelmemişti memleketine... Kısmet ışıl ışıl yaz günlerineymiş. Ona göre Trabzon kabuğunu kırmış son yıllarda. Çavuşoğlu'nun dikkatini çeken ilk şey Arap turist furyası olmuş. Turizmin kente işlerlik kazandırdığı görüşünde ve bu fırsatın iyi değerlendirilmesi yönünde çağrı yaptı. Konu bir ara şampiyon Trabzonspor'dan açılınca dilinden bal damlıyordu sanki Çavuşoğlu'nun.
Trabzonspor'u başkentte her daim eleştirel yönde konuştuklarını ve el üstünde tuttuklarını ifade eden Çavuşoğlu, Abdullah Avcı'ya da değinmeden edemedi. Avcı'nın takım kalitesini daha yükseğe çekebilmesi için formasyonunda birtakım son dokunuşlar yapması gerektiğinin altını çizen Çavuşoğlu, örneğin Dorukhan'ı asıl mevkisi olan orta sahada kullanmasının hem oyuncunun hem de takımın faydasına olacağı inancında. Yorum yaparken ses tonundan anladık ki Çavuşoğlu Trabzonspor'un geçmiş dönemlerde gerek şike gerekse ayak oyunlarıyla kaybettiği şampiyonluk ve kupalara bayağı içerlemiş. Bunu çayını yudumlarken bile hissedebiliyorduk. "İnşallah bu sezon da Trabzonspor şampiyon olacak" temennisi döküldü dilinden. Erkan Çavuşoğlu memleketine gelmişken gönülden bağlı olduğu Trabzonspor'un bu haftaki Hatay maçına da gitmek istedi. Protokolde ismi var. Buraya kadar hiçbir sıkıntı yok. Asıl sıkıntı bundan sonra... Protokol kapısından maça gireceği sırada yok efendim çocukla maça giremezsin... Vay be protokol tribününde o kadar bedavacı var ki, her maça bu beleşçi tayfası girerken Ankara'da Sağlık Bakanlığında titri yüksek biri olan Çavuşoğlu'nun kızı ile birlikte maça girmesi mi gözünüze battı? Bana ulaşıp yardım istedi, ben de bazı yerleri aradım. Aradığımız kişiler temcit pilavı gibi "Protokol bize bağlı değil" dedi. Ama kendi yakınlarını, dostlarını, eşlerini, çocuklarını, onca kişileri beleşten protokol tribüne aldırıp rahat rahat maç seyrettiriyorsunuz. Neticede bu kıymetli arkadaşımız maça giremeden gerisingeri gitti.
DÖRT BİLİNMEYEN DENKLEM
2021-22 sezonu şampiyonu Trabzonspor yeni sezonun ilk iki haftasını firesiz kapattı. İstanbulspor galibiyetinin ardından seyircisi önünde Hatay'ı ağırlayan şampiyon, rakibini pişirdi, çevirdi, tel tel ayırdı, üzerine peynir ilave edip resmen künefe niyetine yedi. Yeni transferlerin konuşulduğu takımda Abdullah Avcı'nın zaman zaman tenkit edilecek zaafları olsa da oyuna dizayn vermesi pozitif tesir yarattı. Abdülkadir Ömür'ün tek perdelik resitalinde yaptığı serenat tribünleri büyüledi. Cornelius'un ofsayt gerekçesiyle verilmeyen golü; Trezequet, Bakasetas, Kouassi ve Djaniny'nin taraftarın yüreğini okşayan şutları; rakip takım kalecisi Erce Kardeşler'in fabrika ayarlarına dönmüş üst düzey performansı; Ribeiro'nun ceza sahasına gönderdiği topa
El Kaabi'nin yaptığı estetik vuruşu Uğurcan'ın aynı güzellikte çıkarması karşılaşmanın not skalasına yazılabilir... Ama bu maçın bana göre tek pozisyonu 40. dakikada gelişti. Bu dakikada Falette ile girdiği ikili mücadele sırasında yere düşen Visca'nın sol kolu vücudunun altında kaldı. Futbol yaşamında sakatlıklardan uzak duran Boşnak oyuncu adeta nazara geldi ve yerini Kouassi'ye bıraktı. Hastaneye kaldırılan Visca'nın sol kolunda kırık tespit edildi. Ve yetenekli futbolcunun 4-5 ay sahalardan uzak kalacak. Bu sakatlık Trabzonspor'da talihsizlik mi desem, 'bu kadar da olmaz ki' desem, ne söylesem bilemedim yani. Zaten Marek Hamşik gibi bir yıldızdan ayrı kalan, Berat Özdemir'i Abdülkadir Ömür'ün tabiriyle kutsal topraklara gönderen bordo-mavili ekipte bir de bu mevkiye yapılması elzem olan transfer faturayı şişirmesi bir yana zaman kaybı da yaratacak. Şimdi Abdullah Avcı için dört bilinmeyenli denklemi çözme zamanı... Avcı'nın sürekli olarak dillendirdiği sağ stoper mevkiine İspanyol stoper Marc Bartra’nın transfer edilmesi ile bir süredir stoper kimliği kazandırmaya çalıştığı Dorukhan ise asıl mevkisi orta sahaya çekilerek Avcı’nın bu alanda elini daha da güçlendirecek. Bakasetas'ın agresif tavırlarından sıyrılmak için verdiği mücadelenin sonucu ve yeni transfer Enis Bardhi'nin uyumu da denklemin çözüm bekleyen yanları... Abdullah Avcı belli ki takımda zoraki olarak kurgusal rotasyona gidecek. En azından kısa vadeli çözüm için...
ÇORBACILARIN SALTANATI!
Son yıllarda hakem camiasından kötü kokular geliyor. Gerçi bu kötü koku daha önce de vardı ama son süreçte iyice azıttı. Geçen sezonu hatırlayın. Verdikleri kararlarla tel tel dökülen, hatır şikesi yaptıkları öne sürülen FIFA kokartlı hakemlerin de aralarında bulunduğu hakemlerimizin nasıl lağvedildiklerini zihninizde canlandırın. Kimler yoktu ki listede... Merkez Hakem Kurulu (MHK) başta Cüneyt Çakır, Fırat Aydınus ve Ali Palabıyık ile daha birçok hakeme tek kalemde çizik atmıştı. Düşünün Video Yardımcı Hakem (VAR) adı altında bir sistem geliştirilmiş... Orta hakemin, yan hakemlerin ya da dördüncü hakemin göremediği, sezemediği pozisyonları ekrandan defaatle izleyen VAR hakemi adil olması gerekirken üç maymun rolüne soyunuyor. Neticede sahada emek veren futbolcuların, tribünde nefes tüketen taraftarların, spor kulüplerinin, kısacası futbol emekçilerinin hakkı gasp ediliyor, iç ediliyor. En son tüm çıplaklığıyla gördük 3-3'lük Fenerbahçe-Ümraniyespor maçında yaşanan hakem felaketini... Yaşar Kemal Uğurlu verdiği, veremediği kararlarla topun ağzındaki isim oldu. Trabzonspor-Hatay maçının hakemleri Abdulkadir Bitigen ve yardımcısı Serkan Ok eyyamcılık yaptılar. Mehmet Büyükekşi başkanlığındaki TFF (Türkiye Futbol Federasyonu) yönetimi özellikle hakemler konusunda radikal tedbirler aldığını ima etti ama henüz yaşam belirtisini göremedik.
Hakem camiasından en muzdarip kulüp kuşku yok ki Trabzonspor... Bunda hemfikir miyiz bilemiyorum... Bu fikrime elbette İstanbul kulüplerinden algısal karşı tezler yükselmeye başlamıştır hemen. Özellikle geçen sezon Trabzonspor'un şampiyon olmasını engellemek için hakemler üzerinden algı operasyonları yapan Fenerbahçe Başkanı Ali Koç ve avaneleri ligin ilk haftasında oynanan İstanbulspor maçında ortalığı yangın yerine çevirmişlerdi. Açık söylemek gerekirse Ali Koç'un yaptığı en iyi iş bu: Çorbacılık. Osmanlı devletinin yükseliş döneminde kahramanlıklarıyla lanse edilen çorbacılar duraklama ve gerileme dönemlerinde saygınlığını yitirdi. Bu güç zehirlenmesinde siyasi baskılar, rüşvet, adam kayırma gibi sebeplerin etkili olduğunu, böylece yeniçeri ocağında çürüme başladığını tarih kitaplarından okuyoruz. Sabri Çelik'in Merkez Hakem Kurulu Başkanı olmasıyla olumlu yönde bir dizi adımlar atılacağı söylenmişti. Ama gördük ki sadece Fenerbahçe maçında değil gerek Galatasaray gerekse Beşiktaş maçlarında da dezenformasyonlar ayyuka çıktı. Bu durumun ne gibi olumsuz sonuçlar doğuracağını ilerleyen günlerde göreceğiz.