Japonya’nın tamamı deprem fayı üzerindedir.

Türkiye’nin tamamı olmasa da yarısı diyebiliriz.

Kuzey Anadolu ve Doğu Anadolu Fay Hattı olmak üzere çok sayıda fay hattı bulunuyor ülkemizde.

Yılda bir, iki yılda bir 5, 10, 20 senede muhakkak ülkemizde deprem felaketi yaşanır.

Ve her felakette de binlerce insanımızı kaybederiz.

1920’li senelerde Türkiye-Irak sınırındaki Hakkâri ilimizde meydana gelen ilk depremde o günkü ilkel kayıtlarda 3 binin üzerinde vatandaşımızı kaybettiğimiz belirlenmiş.

Ardından 1939 Erzincan depreminde 32 bin insanımızı kaybettik. Erzincan 10 kez yerle bir olmuş.

1989 yılı yine Erzincan Depremi, 1998 Marmara depreminde 18 bin insanımız enkaz altında kaldı.

Hatay, İzmir, Ceyhan, Çorum, Afyon, Erzurum, Çanakkale, Van, Bingöl, Bitlis, Varto, Manyas, Malatya kısacası faylar üzerinde bulunan bütün şehirlerimizde deprem yaşadık.

Sarsıldık

Dünya sarsıldı.

Dünyamız yıkıldı.

Ve bugün gelinen noktada asrın felaketini yaşadık.

Dünyanın en büyük depremi

Eşi ve benzeri yok.

Deprem ülkesi olmamıza rağmen ve her yıl bu felaketi yaşamamıza rağmen, yüzlerce binlerce insanımızı kaybetmemize rağmen maalesef ders alamıyoruz.

Şu fotoğraflara bir bakın

Irak’taki deprem sonrası çekilen bir fotoğraf.

Fotoğraftaki özellik binayı yapan Iraklı bir müteahhit, merdiveni yapan bir Japon şirketi.

Bina ve çevresindeki tüm yapılar yerle bir ama bir binanın merdiveni dimdik ayakta.

Niye onu Japonlar yapmış.

Yani çalmamış,

Diğer binaya sakın demirler örümcek ağı gibi.

Şimdi anlıyor musunuz Japonya’da meydana gelen 9 şiddetindeki depremde kimsenin burnunun niçin kanamadığını.

Şimdi anlıyor musunuz Türkiye’deki 7.7 depremde dünyada kıyameti yaşamımızın sebebini.

Mevzu teknoloji değil, zaten Japonların da öyle zıplayan, hoplayan, kanat açıp uçan, kaçan evi falan yaptıkları yok sadece çalmayan dürüst müteahhitleri ve işleyen bir denetleme sistemler var.

Denetleme, yapı denetim firmalarının işinin dürüstçe yapması.

Hatıra binaen bir şey olmaz mantığının olmaması.

Prof. Dr. Jeofizik Mühendisi Ahmet Ercan bakın ne diyor “Bir yerde kaç katlı bina yapılacağına belediye meclisindeki kasap. Manav karar veremez jeoloji mühendisleri verir

Yalan mı?

Doğruyu söylüyor.

Belediye meclisleri teknik adamlardan oluşmalı.

Oy uğruna veya hatıra binaen belediye meclis üyeleri oluşturuluşa bu gibi durumlardan maalesef kaçış yok.

10 şehrimizi vuran ve hala enkazdan cesetlerin çıkarıldığı asrın felaketinde rakamlar nereye kadar çıkar bilmiyorum ama her olumsuzluğu yapıp Allah’ın taktirine sunmak da şirktir.

Bizleri yaradan yüce Allah’a inancımızı hiçbir zaman kaybetmeyeceğiz ama tedbirimizi de hiç ama hiç aksatmayacağız.

Bakın geçen sene korona virüsten dolayı evlerden çıkamıyorduk

Bu sene depremden dolayı evlere giremiyoruz.

Demek ki ne sokaklar bizim

Ne de evler bizim

Asrın felaketini yaşadığımız depremde seferber olan, dini, dili, ırkı, cinsiyeti, mesleği ne olursa olsun, vicdanıyla hareket eden büyük insanlık ailemize şükran borçluyuz.

Dünyanın dört bir yanından imdat çığlıklarımıza yetişen insanlık ailesinden Allah razı olsun.

Kendi acısını hissedene canlı başkasının acısını hissedene insan derler.

İnsan olabilenlere selam olsun.