Belediyelerin ve iştirakçilerin borçlarına karşılık merkezi idareden aldıkları ödeneklerin kesilmesine ilişkin çıkarılan kanunla tüm belediyeler silkelenmeye başladı.
Merkezi hükümetin yani yerel yönetimler daha açık bir ifadeyle iktidarın İller Bankası aracılığıyla belediyelere yaptıkları projelere karşılık ve personel giderleriyle ilgili aktardığı kaynağı kesmeye başladı.
Kaynak hem projenin aciliyeti ve büyüklüğüne göre hem de ilin, ilçenin nüfusuna göre belirlenir.
Yani nüfusu fazla olan belediyeler hükümetten daha fazla para alır.
Ancak belediyeler herkesin iş kapısı durumuna gelmesi sebebiyle, borç yükü artmış ve o yükün altına giren belediyeler ne yeni projeler üretebiliyor ne de personelinin maaşını ödeyebiliyor.
Son çıkan kanunla belediyelerin ve iştirakçilerinin yani belediyelere bağlı şirketlerde çalışan kişi sayısının patlaması üzerine özellikle SGK primlerinin aksamasına sebep oldu.
Yani belediye başkanları çalışanların SGK primini ödeme yerine aldıkları parayla ancak çalışanların maaşlarını ödeyebiliyor.
Hatta öyle belediyeler vardır ki işçi maaşlarını bile ödeyemez durumdadır.
Türkiye’nin en büyük sağlık kuruluşu olan SGK’nın gelecek yıllarda vatandaşın ilaç ve tedavi masraflarını karşılayamayacağı riskine karşı hükümet böyle bir tedbir almak zorunda kaldı.
SGK’ya belediyeleri silkelenme talimatının verilmesinin ardından Bakan Vedat Işıkhan da anında düğmeye bastı.
Yeni çıkarılan bir yasa ile anında yürürlüğe konulmuş.
Her ayın 15’inde merkezi idarenin belediyelere gönderdiği ödenekler kesilince veya kısmi kısıtlamaya gidilince feveranlar yükselmeye başladı.
Her ne kadar bazı kesimler SGK’nın silkelenme talimatını CHP’li belediyelere yönelik bir köşeye kıstırma politikası olarak görse de kanun bütün belediyeler için geçerlidir ve uygulanıyor.
AK Partili belediyelerde de, CHP’li ve diğer partili belediyelerde de uygulanıyor.
Her ne kadar en fazla borcu bulunan İstanbul, Ankara, İzmir, Adana, Mersin ve Şişli belediyelerinin ödeneklerine bloke konulduğu yönünde itirazlar yapılsa da borcu olan her belediyede bu kanun geçerlidir.
Ortahisar Belediyesi’nin bu ay 16 milyon 500 bin lirası kesilmiş.
Eski parayla 16 trilyon 500 milyar lira.
Büyük bir para
Ortahisar Belediyesi için bu büyük bir meblağ, çok önemli bir gelir kaynağı.
Özellikle büyükşehir belediyeleri dâhilinde bulunan ilçe belediyeleri için gerçekten zor bir süreç başladı.
Ne çöp, ne su gelirleri vardır
Ortahisar Belediyesi’nin ödeneği kesilmişse borcu bulunan Araklı, Of, Çaykara, Akçaabat veya diğer AK Partili Belediyelerin de parası kesilmiştir.
Kimse başka tarafa çekmeye çalışmasın.
Bu durum elbette en çok işçileri etkileyecek.
Belki de sosyal sorunların yaşanmasını da beraberinde getirecek.
Birçok ilçe belediyesi mecburen işçi çıkaracak.
16 milyon 500 bin lirası kesilen Ortahisar Belediyesi’nden 600 civarında işçinin çıkarılacağı konuşuluyor.
Başkan Ahmet Kaya’ya sordum, işçi çıkaracak mısınız?
“Evet abi çıkarmaya mecbur bıraktılar bizi” diyerek merkezi idarenin ödenek kesintisine tepki gösterdi.
Peki, şimdi soruyorum.
Sadece Ortahisar Belediyesi’nde 600 işçinin çıkarılacağını hesap ederek Türkiye genelinde kaç bin kişinin işsiz kalacağını düşünebiliyor musunuz?
600 kişi aileleriyle birlikte 2 bin 500 kişi eder.
İşsizliğin had safhaya ulaştığı Türkiye’de yeni yasayla yaşanacak işçi kıyımları ülkeyi kaosa sürükler.
Türkiye işsizlik ordusuna döner
Döner ki Allah muhafaza sosyal patlamalara bile sebep olur.
Bana göre yapılacak şey önce bankamatik işçilerinin üretime katılımını ve verimliliği artırmaya yönelik yeni projelerle belediye bütçesine katkı sağlamaktır.
İnsanları işten çıkarma yerine sıfır işgücü kaybıyla üretime katılımlarını sağlamak belediyeleri zarardan kâra geçirecektir.
İşin kolayına kaçıp çareyi işçi çıkarılmasında aranmamalı.