Bazen kötü haberler üst üste gelir. Çocuk hastalandığında çekinizin yazıldığının haberini alırsınız ya da İşlerin en durgun olduğu zamanda bozulur arabanız mesela. Yani bazen kötü şeyler üzerinize bir karabasan gibi çöker.
Biri gider, diğeri gelir.
Hatta Anadolu’da bu konuyla alakalı özlü bir söz vardır: Derler ki; Kötüyü çağırma!..
Her yanıyla çok kötü günlerden geçiyor Karadeniz Fırtınası. Yönetim içerisindeki kavga sonrası olağanüstü genel kurula itibar etmeyen, kulübe sahip çıkmayan delegeler, Tribünlere küsen, her grubundan ayrı ses çıkan taraftar grupları, vekil hocaların elinde oyuncak olmuş, hocasız kalmış bir takım ve kişisel menfaatini takım menfaati üzerinde tutan, aldığının hakkını vermekten aciz oyuncu grubu.
Velhasıl kelam herkes mutsuz, herkes keyifsiz, herkes hedefsiz.
Böylesine hayati, istim üstü bir anda çıktı karşımıza Beşiktaş mücadelesi.
Kadrolar açıklandığında sağ kenarı değişerek savunan Larsen ile Peres’in önlü arkalı dizilmesi günün sürpriziydi bana göre.
Maçın başlaması ile iki tarafın da tedbirli davrandığını, savunma tedbirlerini elden bırakmadığını gördük. İlk yarıda karşılıklı cılız ataklar dışında bir tarafın oyun kontrolünü elinde tuttuğunu söylemek imkansız.
Müsabakanın İkinci yarısı ilk yarıya nazaran daha tempolu başladı. Beşiktaş’ın puan kaybına tahammülü olmayışı nedeniyle yükselttiği tempoya İhsan hoca Trezeguet hamlesi ile cevap verdi ve oyun seyredilesi bir hal aldı
60’lı dakikalar yeni geçiliyordu ki misafir takım oyuncusu Onur’un Larsen’i sakatlayacak sertlikte müdahalesine kırmızı kartı göstermeyen Hakemi de oyun dışı müdahale olarak not düşelim.
Bu dakikadan sonra sazı eline alan taraf Trabzonspor oldu. önce Markovic, Trezeguet sonra Ömür’ün pas tercihi ile heba olan hucum, ardından Maxi Gomez'in ve Trezeguet’in şutunu güzel bir hamle ile çıkaran Mert Günok Trabzonspor’un galibiyetine duvar oldu diyebiliriz.
Maçı dair son bir söz söylemek gerekirse yazık oldu diyebiliriz..
Tebrikler çocuklar