‘’Bizi Trabzonspor küme düşürdü’’ cümlesi Trabzonspor camiasının kanayan, her sezon sonu bile isteye kanatılan yarasıdır.
Her sezon başı, her fikstür çekilmesinde aklımı meşgul eder, inşallah sezon sonu komşu illerin takımlarıyla eşleşmeyiz diye dua ederim.
Dua ederim etmesine lakin ne kadar dua edersen et ligde sürekli düşüp çıkan Karadeniz takımları oldukça illa biriyle sezon sonunda karşı karşıya geliyorsunuz. Onlarla olmasa bile onların rakipleri ile oynadığınız müsabakalar kıymete biniyor ki oda aynı kapıya çıkıyor zaten.
Trabzonspor’un komşu takımlarla böylesi bir takvimde karşılaşması sonrası Karadeniz illerinde meskûn İstanbul takım taraftarları bu meseleyi kaşıtıp kanatarak “Sizi Trabzonspor küme düşürdü” cümlesini slogan haline dönüştürüp dillerine pelesenk ediyorlar.
Bunu fırsat bilen bazı sözüm ona ulusal basının kiralık kalemşörleri de bu fırsatı kaza etmiyor ve övmeleri gereken bu tutumu sanki yanlış bir şeymiş gibi ülke gündemine taşıyorlar.
Oysa Trabzonspor’un her takıma aynı oynaması, en yakın komşusuna dahi kollamaması övülesi bir durumken yerilmesi ise bu coğrafyaya mahsustur sanırım.
Söylenmesi gerekeni söyleyerek geçiyorum gecenin maçına;
Maç öncesi Trabzonspor kazansın duygusu ile komşu kaybetmesin duygusu arasında gittim geldim. Karmaşık duygular içinde geçtim televizyonun karşısına.
Beklediğim üzere Trabzonspor daha etkili başladı müsabakaya. Teknik kapasitesi yüksek oyuncular ev sahibinin etkili olmasına müsaade etmediği gibi üçüncü bölgede de bir baskı oluşturarak Giresun ekibinin rahat çıkmasına da izin vermediler.
Hatta ikinci golü de böyle bir ön alan baskısında buldu Trabzonspor. İkinci gol, Modern futbolda Gegenpress denilen karşı presin güzel bir örneğiydi bana göre. İlk golün asistini yapan Edin Visca ikinci golde baskıyla topu kazanan isimdi. Kazandığı top Umut da kaldı. Umut, Bardhi’yi gördü, Bardhi’ye ise dokunmak kaldı. Bu gol ilk yarının da skoru oldu.
İlk 45 dakikada Trabzonspor’un oyuna hakim olduğunu, Giresunspor’un maçın hiçbir anında oyuna ortak olamadığını söylemeliyim.
Fazlasıyla mahkum ve de korkak gördüm ev sahibini vesselam
İkinci yarıda da beklediğim iştahlı Giresunspor’u göremedim. Yeşil beyazlı oyuncularda bir ölü toprağı var gibiydi.
Trabzonspor istediği her dakika tempoyu yükseltti, istediği her dakika tempoyu düşürdü. Bazen savunmada top çevirdi, bazen hızlı çıkışlarda gol aradı.
Nenad Bjelica’nın takıma dokunduğu her halinden belliydi diyebiliriz.
Fiziksel olarak daha hazır, ne oynadığını bilen, rakibe pozisyon vermeyen, gelecek adına umut veren bir Trabzonspor gördük sahada.
Giresunspor adına ise iyi bir şey söylemenin imkanı yok. Son 20 dakika ev sahibi biraz silkelense de oyunun tamamında etkisizdi.
Tebrikler Fırtına, geçmiş olsun komşu!