Günlerdir izliyoruz İsrail’in bombardıman haberlerini, canlı canlı anbean izliyoruz. Havada çarpışan roketleri izliyoruz. Aslında günlerdir değil de yıllardır izliyoruz. Dünya izliyor; sessizce, duyarsızca ve acımasızca izliyor olup biteni.
Avrupa Birliği izliyor, NATO izliyor, Birleşmiş Milletler izliyor ve Dünya İnsan Hakları Örgütüizliyor. Hatta İslam İşbirliği Teşkilatı da izliyor. Ama sadece izliyor. Arada da kınıyorlar. Kınarken bile lafı gediğine koyamadan, yuvarlak cümleler kurarak kınıyorlar. Adına “Diplomasi” dedikleri dilden yazarak, kelimeleri İsrail’den taraf seçerek kınıyorlar!
Sonu gelmeyen saldırılar karşısında İsrail’e dur diyen yok. Dünyada öyle bir düzen öyle bir sistem kurdular ki, bütün siyasi güç odakları yanlarında. Açık açık İsrail’e sen ne yapıyorsun diyen de yok. Tam olarak karşısında direnen bir güç yok.
Son olarak Gazze’deki hastaneyi bombalamaları belki de bardağı taşıran son damladır. Hastanede parçalanmış çocuk ve kadın cesetlerinin yanında Filistin Sağlık Bakanı Yardımcısı Yusuf Ebu er- Riş basın açıklamasında bulundu.
O fotoğrafı tüm dünyanın, insanlığın gözünes okmak gerek! O fotoğraf ki; vahşeti tüm boyutlarıyla anlatan bir fotoğraf. Gövdesinden kopan, parçalara ayrılan bebek cesetleri hemen açıklama yapan bakan yardımcısının yanında duruyordu.
Dehşet verici bir fotoğraf, insanlığın bittiğinin fotoğrafıdır o fotoğraf. Kanım dondu, yüreğim burkuldu o fotoğrafa bakarken. Günlerdir evde çocuklarımın yüzüne bakamıyorum, gece uyurken öpüyorum onları sessizce. Çaresiz olup biteni izlemekten dolayı insanlığımdan utanıyorum.
Gazze’de ablukada tutulan ve orada yaşayan insanların yaşadıklarından, insani ve vicdani sorumluluğu olan her birey sorumludur. Sessiz kalan herkes için bu bir suçtur. Hiç değilse çocuklar ölmesin diye haykırın her platformda. Maddi manevi tüm insanlık üzerine düşeni akli selim bir şekilde yerine getirmek zorundadır.
Bu vahşete sessiz kalmak insanlık adına büyük bir vebaldir. Türkiye üzerine düşen görevi yapmaya çalışıyor. Orta Doğu’da, bölgede barışı getirecek tek ülkeyiz diyebilirim. Tahıl koridoru sorununa çözüm bulan Türkiye, inşallah barışa da çözüm bulacak; bu kanın akmasına engel olacaktır.
Bu kan ve gözyaşı nasıl diner bilmiyorum ama Filistin sorunu artık kalıcı bir çözüme kavuşmalıdır. Orta Doğu’ya barış ve huzurun geleceği günler için herkes üzerine düşeni yapmalıdır.
Bireysel olarak değil, ortak bir tavır alarak, ortak hareket ederek herkes çözüme katkı sağlamalıdır, devletimize yardımcı olmalıdır.
O sebeple yapacağımız protestolarda bile devletimizi zora sokacak hareket ve tutumlardan kaçınmalıyız. Çünkü Müslüman âleminin tek umudu artık Türkiye’dir.
Rabbim başta Müslüman ülkeler olmak üzere, tüm insanlığa basiret, feraset ve cesaret versin de bu zulüm dursun inşallah.
Sözlerime son verirken, vicdanı ve imkânı olanlar için her yazımda hatırlatıyorum, deprem ve deprem bölgesindekileri ne olur unutmayın, her daim hatırlayın. Kalın sağlıcakla…