Sayılı gün işte, hayatımızdan bir Ramazan daha geçti. Ömrümüzden kaç Ramazan daha geçer ki? Belki de son Ramazan son bayramımızdır, kim bilir? Değer mi şu kısacık ömürde birbirimizi kırmaya, dargın durmaya?

Ramazan Bayramı o yüzden affetmenin, kucaklaşmanın, paylaşmanın ve kardeşliğin bayramıdır. Bu yıl da çok şükür bu bayramda yeniden camilerde bir araya gelip toplandık. Saf saf dizilip, omuz omuza yine yeni bir heyecanla, yeni bir coşkuyla bayram namazını kıldık.

 Sizi bilmem ama bizim köyde çok güzel bir bayramlaşma geleneğini yaşatıyoruz. Namaz sonrası önce cami içerisinde en başta yaşlılar ve büyüklerimiz olmak üzere herkes sıraya geçip sırayla bayramlaşıyoruz. Sonra topluca fotoğraf çekilip geleceğe güzel bir hatıra bırakıyoruz.              

Cami sonrası sanki oradakiler de bekliyormuşçasına ilk olarak kabirleri de ziyaret ediyoruz. Kimimizin babası, kimimizin annesi, kimimizin dedesi, kardeşi, en yakını işte orada da ruhlarına fatihalar yasinler okuyup onlarla bayramlaşıyoruz. O yüzden evinde anne babası olmayanın çok acı, çok hüzünlü geçer bayramı.

 Bayram namazı sonrasında eve geldiğimizde evin en büyüğünün ellerinden küçüklerin çocukların elma yanaklarından öpülür. O an eşsiz bir mutluluk kaplar her yeri. Sonrasında sofraların kurulduğu, kuymakların kahvaltılıkların yendiği tatlıların çayın yayında eşlik ettiği ziyafetler başlar.

Çok güzeldir heyecan vericidir bayramlar. Çocuklar şeker toplamanın heyecanını yaşıyor, eski dostlar bir araya geliyor. Gurbetten gelenlerin bir araya toplandığı kimisinin bayramdan bayrama görüşüp hasbihal yaptığı zamandır bayram.

 Fakat son zamanlarda bayramlarda tüm bunları yaparken içimize bir burukluk kırgınlık da olmuyor değil. Çünkü son yıllarda toplum olarak yaşadığımız derin ayrışmalar, bayramların o eskimeyen sıcaklığını gölgelemeye başladı.

 Maalesef siyaset bizi böldü ayrıştırdı. Neredeyse duygularımız bile politize olmuş. Artık aynı acılara aynı anda üzülüp aynı sevinçleri neredeyse aynı anda yaşayamıyoruz. Oysa eskiden bayram sabahları, aynı sofraya oturup siyaset konuşulsa bile, sonunda tebessümle biten sohbetler yaşanırdı. 

Şimdi ise insanlar, bayram ziyaretlerinde bile farklı siyasi görüşler yüzünden birbirinden uzaklaşıyor. Aileler bölünüyor, dostluklar kopuyor, selamlaşmalar eksiliyor. Sosyal medya ve televizyonlar, günün her saatinde bizi kutuplaştıran söylemlerle dolup taşıyor.

  Bir taraf "Vatansever", diğer taraf "Hain" ilan edilebiliyor. Hâlbuki bayram, tüm bu ayrılıkları bir kenara bırakıp, gönülden gönüle bir köprü kurma zamanıdır. Farlılıklarımız düşmanlık sebebi değil zenginlik olarak görülmelidir. Gelin yeniden eski bayramları tam anlamıyla yaşayamasak da yaşatmaya çalışalım. Bir olalım, birlik olalım.

 Yıkalım ön yargılarımızı, nefretimizi. Siyaset gelip geçici ama dostluk, aile ve insanlık kalıcıdır. Herkesin bayramı mübarek olsun, gönüllerimiz bir olsun! Sağlıcakla kalın.