Sezonun iki büyük hayal kırıklığı, iki beklentiyi karşılayamayan takımının hasbelkader buluştukları final müsabakası da sezon içinde oynadıkları müsabakalar gibi tatsız tuzsuz bitti.

Hasbelkader vurgusunu öylesine yapmadım.

Evet, evet hasbelkader, şansa…

Galatasaray ve Fenerbahçe’nin uzun şampiyonluk yarışında Türkiye kupasını yük görmesi ve erken havlu atmaları, yarı finale kadar yükselme başarısı gösteren küme düşme potasındaki Ankaragücü ve Fatih Karagümrük’ün de küme düşmemek adına canının derdine düştüğü bir dönemde final altın tepside sunuldu Beşiktaş ile Trabzonspor’a.

Yani kötünün iyisi, birazcık isteyenin alıp götüreceği belliydi.

Beşiktaş’ı yarı final müsabakasında küme düşme potasındaki Ankaragücü'ne karşı meleklerin koruduğunu, Ankaragücü’ne her iki maçta da mahkum oynayarak bir üst tura çıktığına hepimiz şahit olduk.

Trabzonspor’un buraya gelmesi de bir başka hikaye.

TFF 1.Lig orta sıra takımı Gençlerbirliği müsabakası 2 dakika önce bitse çeyrek finalini bile göremeyecekti kupa beyi Trabzonspor. Tam maç bitti hakem şimdi düdüğü çalacak derken (90+6) Meunier ayağının tozuyla bir orta kesti, Eren Elmalı tüm lig yapamadığını yaptı ve Trabzonspor’u elenmekten kurtardı.

Liderle arasındaki puan farkı kadar puan toplayamamış iki takım için sezonu kurtarma, taraftarından özür dileme, camiasının gönlünü alma müsabakasıydı. Maddi boyutundan ziyade Avrupa’ya tek ön elemeyle gitme bileti ve kupa kaldırmanın hazzı kayıp bir sezonun finalinde bu hasta kadrolar için ilaç olabilirdi.

Futbol kamuoyu Stajyer bir antrenör diyebileceğimiz Serdar Topraktepe’nin problemli Beşiktaş’ına Hunter Avcı’nın Onuachulu, Trezeguetli, Viscalı Trabzonspor karşısında pekte şans vermiyordu açıkçası. Oysa birkaç gün önce oynanan Galatasaray-Fenerbahçe müsabakası favori olanın değil daha fazla isteyenin kazandığının yaşanmış bir örneğiydi.

Hakkını teslim etmek lazım Beşiktaş tüm olumsuzluklara rağmen maçı daha fazla istedi, daha üstün bir oyun ortaya koydu. Kazanmayı da sonuna kadar hak etti.

Bu maç; Sezon boyunca hatalarından ders çıkarmayan, oyunu geliştirmek yerine bireysel yeteneklerle skor bulmayı başarı addeden Abdullah Avcı’ya yazar. Elindeki stoperleri geliştirmek, kazanmak yerine ön liberodan stoper yaratma sevdası birçok maçta olduğu gibi bu maçta da başını yaktı. Sırf geriden oyun kurma derdine iyi bir orta saha oyuncusunda da oldu ve orta saha hakimiyetini rakibine verdi.

Dünya futbolunda şöyle bir gerçek var; orta sahada üstünlük kuran maçta da üstünlük kurar.

Ayrıca da geriden oyun kurma sevdasına ön liberodan stoper yaratan Avcı’nın oyunu geriden kurdurabildiğine de şahit olamadık. Oyunun tamamı Uğurcan’ın uzun toplarla Onuachu’yu buluşturma denemeleri ile geçti.

Sonuç olarak yazık oldu. Son yılların en zayıf rakibine finalde kaybetmek canımızı yaktı, gelecek sezona dair umudumuzu kırdı.

Geçmiş olsun çocuklar.