Koronavirüs, birbirleriyle kıyaslandığında refah ve sosyal düzeylerinin uçurumlar seviyesinde olduğu insanları bir şekilde eşitledi.  O ki dünyanın en zengin ve tanınmış futbolcularıyla, basketbolcularıyla, kulüp başkanlarıyla, en şöhretli şarkıcılarıyla, film sektörünün lokomotifi olan artist ve aktörleriyle, yönettikleri devletlerin kaderleri ellerinde olan devlet başkanlarıyla, başbakan ve bakanlarıyla bizi aynı alınyazısında bir araya getirdi. Asgari ücretlisi de holding patronu da aynı dertten muzdarip şimdi. Hastalık doğu-batı, kuzey-güney, gelişmiş ülke-üçüncü dünya ülkesi, renk, ırk, dil, din ve sınır ayrımı yapmıyor. Çoktandır hiç bu kadar eşitlenmemiştik. Dünya milletleri herkesin eşit insan olduğunu anladı.
 
Gelişen teknolojiyle birlikte mesafelerin ortadan kalktığını, dünyanın büyük bir köye dönüştüğünü söyler dururduk. Bir anlamda bunun edebiyatını yapardık. İnsanlığa musallat olan virüs bunun bizzat hakikatini yaşatıyor bizlere. Çin'de çıkan virüs, insanlığı tehdit ediyor.
 
Uykuları kâbusa çeviren koronavirüs, eğitim hayatında da köklü değişiklikleri beraberinde getireceğe benziyor. Bunun emarelerini okulların tatil edilmesiyle birlikte, daha işin başında eğitim öğretim kurumlarının uzaktan eğitim çabalarıyla gördük. Virüs görülür görülmez hemen her kurum kendi önlemlerini alma kapsamında uzaktan eğitim altyapısını kurmaya, daha evvel böyle bir altyapısı olanlar da bunu güçlendirmeye başladı.
 
Türkiye'de daha önce bu anlamda Milli Eğitim Bakanlığı'na ait EBA(Eğitim Bilişim Ağı) adlı bir dijital eğitim platformu vardı. Okullarda eğitime ara verilmesiyle bu eğitim ağının altyapısı daha da güçlendirildi. Söz konusu ortamda eğitime yönelik materyaller artırıldı ve de içerik bakımından zenginleştirildi. Canlı eğitim sınıfları oluşturulmaya başlandı.
 
Türkiye'de koronavirüs nedeniyle  sadece ilk, orta ve lise eğitimi veren kurumlar değil; üniversiteler de eğitime ara vermek zorunda kaldı. Ülke genelindeki yüz binlerce üniversite öğrencisi yüz yüze eğitimden mahrum kaldı. Onlar da başlarının çaresine bakmak için uzaktan eğitime dört elle sarıldılar. Zaten üniversitelerin bazıları bu konuda bir hayli tecrübeliydi.
 
Görünen o ki yeni tip Covid-19 virüsü Türkiye'nin ve dünyanın eğitim vizyonunda köklü değişikliklere kapı aralayacaktır. Bundan sonra birçok dersin eğitimi dört duvar arasında yapılmayacaktır. Eğitimde ufuk açıcı projelerle köklü değişimler hayatımızın bir parçası olacaktır. Böylece bazı şerlerin hayırlara vesile olacağı gerçeği tecelli edecektir.
 
Gelinen nokta itibariyle koronavirüsle birlikte panik, korku, endişe ve umutsuzluk insanların sinir sistemlerini altüst etmiş durumdadır. Gün boyu ürpertici hastane görüntüleri veriliyor televizyonlardan. Yazılı ve görsel medya tamamen koronavirüse endekslenmiş. Artık kimse başka bir mevzuya girmiyor. Virüsün kendisinden çok, korkusu ürpertiyor insanı.
Herkes korkunun kölesi olmuş. Sosyal medya bunu fazlasıyla tetiklemiştir. Asılsız haberler, hiçbir tıbbî dayanağı olmayan söylentiler virüsten daha çabuk yayılarak zihinleri bulandırmıştır. Bu yüzden virüsün fizyolojik etkilerinin yanında psikolojik etkileri de kolay kolay silinmeyecektir. Bu olumsuz etkilerden uzak kalmak için sosyal medya izolasyonu gereklidir. Çünkü virus bedeni, sorumsuz sosyal medya paylaşımları ruhları hasta ediyor.
 
Sokaklarda ölüm kol geziyor. İnsanlar cadde ve sokaklardan kovuldu. En sağlam ve en güvenilir sığınak evlerimiz. Antisosyallik moda, sosyalleşme demode şimdi! Eskiden gün boyu evde oturanlara şaşanlar, şimdi sokakta dolaşanların bu davranışlarına akıl erdiremiyor. İnsanlar huzurun evde olduğunu bu vesileyle bir kere daha anladı. İnsanlar dışarı çıkabilmenin ne kadar büyük bir nimet ne kadar büyük bir özgürlük olduğunu bu vesileyle fark etti.