Liderlik, yalnızca bir grubun başında durmak değil, o gruba yön vermek, yönünü belirlemek, ilham kaynağı olmak ve güvenilir olmanın yanında risk alarak zor zamanlarda rehberlik yapmaktır.
Gerçek liderler, değişimin sadece bir parçası değil, öncüsüdür.
Zorluklar, geri çekilmek yerine, onların aşılmasının ve daha iyi bir gelecek inşa etme olasılıklarını arayan kişilerdir liderler.
Bir liderin asıl farkı, toplumun genel eğilimlerini takip etmek yerine, vizyon sahibi olarak çözümler üreten önderdir.
Liderlerin önde gitmesi, yalnızca fiziksel bir konum meselesi değildir;
Aynı zamanda bir tavır, bir duruş ve bir anlayış meselesidir.
Gerçek liderler, sonuçları içinde netlik yaratan, karar anlarında inisiyatif alan ve en önemlisi, sorumluluklarının farkında olarak hareket eden kişidir.
Ancak liderlik, yalnızca cesaret ve güçle değil, aynı zamanda bilgi, öngörü ve bilgeliktir.
Cesur olmak kadar benzersiz hareket etmek de bir liderin en büyük özelliğidir.
Dünyada ve Türkiye'de tarih boyunca parmakla sayılabilecek kadar lider yetişmiştir.
Ve Türkiye’nin hatta dünyanın gelmiş geçmiş en büyük lideri, tartışmasız bu ülkeyi yoktan var eden Mustafa Kemal Atatürk'tür.
Onun yalnızca savaş meydanlarında gösterdiği başarılarla değil, aynı zamanda ilerlemeye yönelik atılan adımlarla da tarihe kazınmıştır.
Liderlik, gelirin elde edilmesi değil, gelecekte şekillendirilebilmesidir.
İşte Atatürk tam da bunu başarmıştır.
“İstikbal göklerdedir” sözü, onun ne kadar büyük bir vizyona ve öngörüye sahip olduğunu gösteren en önemli kanıtlardan biridir.
Havacılık teknolojisinin henüz emekleme aşamasında olduğu bir dönemde, Atatürk, gökyüzünün oluşturduğu bir alan genişlemiş ve Türkiye'nin bu alana yönelmesi olmuştur. Bugün SİHA, İHA’mızı üretiyorsak ve dünyada söz sahibi oluyorsak bu O’nun gösterdiği hedefe ulaşmamızla alakalıdır.
Bugün dünya, uzay savaşları, yapay zekâ ve ileri teknoloji savaşlarıyla zaman geçirirken, onun yıllar öncesinden yaptığı bu tespit, bir liderin ne denli büyük bir vizyoner olabileceğinin en son örneğidir.
Bugün Türkiye dünyada söz sahibidir.
Bu gücü İHA, SİHA ve Milli silahların üretilmesiyle alakalıdır.
Liderlik, yalnızca yetenek meselesi değildir; aynı zamanda büyük bir tarihi sorumluluk gerektiren bir durumdur.
Atatürk gibi liderler, sadece kendi dönemlerini değil, bugünkü neslin sağladığı başarı ve tarihi başarılarla kalıcı değişimlere imza atılıyor.
Onun fikirleri temelinde devrimler, sadece Türkiye'yi modernleştirmekle kalmamış, aynı zamanda Türk milletine bağlı ve bağımsız güçlü bir ülkenin temelini oluşturmuştur.
Liderliğin getirdiği bir yetenek gibi görülse de, aynı zamanda geliştirilebilen ve öğrenilebilen bir sanattır beceri ve öngörü.
Gerçek liderler, yalnız yürüyen değil, yanındakilerle birlikte ilerleyebilen kişilerdir.
Bir lider, her şeyden önce kendi insanına güven vermeli ve ekibinin gücünü koruyarak ortak hedefler doğrultusunda ilerleyebilmektir.
Atatürk Cumhuriyetinin en büyük varlıklarından biri de budur:
Kendi vizyonunu, milletine benimseterek birlikte büyük başarıların elde edilmesini teşvik ettiği bir ülke yaratılmıştır.
Sonuç olarak, liderlik bir meziyet olduğu kadar bir misyondur.
Doğuştan gelen bir meziyet olsa da olunur.
Gerçek liderler, sadece bugünü değil, yarını da düşünerek hareket eden öncülerdir.
Geleceği şekillendiren, yalnızca olaylara tepki verenler değil, olayların aralıkları dağılımlarından oluşur.
Mustafa Kemal Atatürk gibi büyük liderler, yalnızca bir dönem değil, tüm bir çağın ruhunu değiştiren tarihe yön veren büyük önderlerdir.
Liderlik, yalnız yürümek değil, toplumunu ileri taşımaktır ve bunu başarabilenler, tarihten asla silinmez aksine izler bırakırlar.
Yani demem o ki
Turmp bir lider değildir
Erdoğan bir liderdir.