Bizim hep tarihî bir köprü olarak bildiğimiz, hafızalarımızda öylece canlandırdığımız Mostar, aslında Bosna Hersek’teki kadim bir şehrin de adıdır. Hersek bölgesindeki Mostar şehri, adını tarihî köprüden alır. Bu, bölgenin en büyük şehri olarak dikkat çeker. Mostar şehri Bosna Hersek Federasyonu’na bağlı Hersek-Neretva Kantonu’nun da idare merkezidir.
Tarihî ve tabii unsurlarıyla güzel bir şehir olan Mostar, Neretva Nehri’nin kıyısında yer alır. Nüfusu yüz binin üzerindedir. Bosna Savaşı en çok da bu şehri etkilemiştir. Savaşın akabinde şehirdeki binalar ve başta Mostar Köprüsü olmak üzere, tarihî eserler onarımdan geçmişse de geçmişin acı izleri uzun süre silinememiştir. Yüreklerdeki izler hep bâkî kalmıştır. Hatta ayrılıkların beslediği acıların sızısı zaman içerisinde daha da hissedilir olmuştur. Zira savaştan sağ ve yaralı kurtulanlar, acıları iliklerinde hissetmişlerdir. Savaştan büyük yaralarla çıkan eski Mostar şehri 2005 senesinde UNESCO tarafından Dünya Miras Listesine alınmıştır. Bu aslında şehre olan ilgiyi artırmış ama kadim acıları azaltamamıştır. Mostar şehri Mimar Sinan’ın memleketi olan Kayseri’yle kardeş şehir yapılmıştır. Daha sonraki yıllarda Mostar’ın kardeş şehirleri arasına Antalya ve İzmir de eklenmiştir.
Bosna Savaşı, Mostar’ı derinden etkilemiş, adeta bir harabeye döndürmüştü. Bununla da kalmamış şehrin etnik yapısını da değiştirmiştir. Savaş sonrasında Müslümanlar şehrin doğusunda, Hırvatlar ise batısında yaşamaya başlamıştır. Sırpların çoğu şehri terk etmiştir.
Bosna Hersek’in en tanınmış eserleri arasında yer alan tarihî Mostar Köprüsü 1566’da Mimar Sinan’ın talebesi olan Mimar Hayreddin tarafından, Mostar şehrini tam ortadan bölen Neretva Nehri üzerine inşa edilmiştir. Görünümüyle yüreklere dokunan butik bir köprüdür.
Mimar Sinan’ın öğrencisi olan Mimar Hayreddin tarafından yapılan bu tarihî köprüde Osmanlı’nın ve onun mimarbaşı olan Mimar Sinan’ın izlerini açıkça görmekteyiz. Nehirden 24 metre yükseklikte, otuz metre uzunluğunda ve dört metre genişliğindeki bu kadim köprü, Mostar kentinin ruhu olarak hafızalara kazınmıştır. Fakat bu tarihî köprü yapımından 429 yıl sonra Bosna Savaşı sırasında Sırp ve Hırvat topçuları tarafından bombalanarak yıkılmıştır. Aslında o gün, medeniyetimizin sembollerinden biri olan Mostar Köprüsü değil, tarih ve insanlık kalleşçe bombalanmıştır. Balkan topraklarındaki barışı ve kardeşliği imha edecek kor ateşin fitili ateşlenmiştir. Bosna Hersek’in sevgi ve kardeşliğe dayanan çok uluslu yapısı derdest edilmiştir. Sevgi, merhamet ve hoşgörü nefret ateşiyle kundaklanmıştır.
Her yönüyle zengin ve özgün İslâm mimarisinin en dikkat çekici yapılarından biri olan ve Boşnakça “Stari Most” olarak isimlendirilen Mostar Köprüsü, tarihî süreç içerisinde nice hadiselere şahit olmuş, en sonunda da kendi yok oluşunu bizzat gözleriyle görmüştür. Taşların dili olsa acaba Mostar Köprüsü bizlere ne acıklı ve ibretli hikâyeler anlatır. O, taş diliyle anlatır da acaba bizler o acıklı hikâyeleri dinlemeye tahammül edebilir miyiz? Hadi dinleyiverdik, acaba bu acılardan payımıza düşen hisseyi alabilir miyiz? Kim bilir?
Köprüler dostu dosta bağlayan anlamlı yapılardır. Köprüler hayatın vazgeçilmezidir. Birileri köprüleri atsa da, birileri onu imar ve inşa etmek zorundadır. Yoksa dünya adeta bir cehenneme döner, hayat yaşanılmaz olur. Onun içindir ki 1997 yılına gelindiğinde UNESCO ve Dünya Bankası’nın öncülüğünde bu köprü yeniden inşa edilmeye başlanmıştır. Barış köprüsü olmasını arzuladığımız bu tarihî köprü 2004 yılında Türkiye’nin katkılarıyla aslına uygun olarak tekrar asli vazifesine döndürülmüştür. İnşallah bir daha bu kara günleri görmez.
Tarihî Mostar Köprüsü’yle birlikte Bosna Hersek topraklarında Birinci Dünya Savaşı’nın fitilini ateşleyen köprü olarak da bilinen Latin Köprüsü vardır. Bu, Miljacka Nehri üzerinde Birinci Dünya Savaşı’nın fitilini ateşleyen köprü olarak bilinen ve “Latin Köprüsü” olarak adlandırılan meşhur bir taş köprüdür. Aslında bu köprünün bir adı daha var: Gavrelok Köprüsü. Malum olduğu üzere Birinci Dünya Savaşı’nın başlamasına sebep olan hadise, bu köprü üzerinde gerçekleşmiştir. Avusturya-Macaristan İmparatorluğu veliahdı Franz Ferdinand 1914’te tam da bu köprü üzerinden geçerken Gavrilo Princip adlı bir Sırp milliyetçisi tarafından kurşunlanarak öldürüldü. Bu hadiseden sonra Avusturya-Macaristan imparatorluğu Sırplara savaş açtı. Bu savaş kısa zamanda yayılarak Birinci Dünya Savaşı’na dönüştü. Köprünün yanında bu suikastın belgelendiği bir de müze vardır.