Bizim en önemli kültürel zenginliğimiz  ‘insan zenginliğimizdi…’

Bir zamanlar öyleydi!..
‘İstanbul beyefendisi, hanımefendisi şöyledir…’
‘Anadolu insanı böyle güzel özelliklere sahiptir…’
‘Aa, Karadenizli misiniz çok severim…’
‘Doğunun misafirperverliği başkadır…’ cümlelerini hepimiz duyar, bilirdik.
Hepsi de doğruydu, hepsinin de içi doluydu.
Her bölge insanında öne çıkan ve onu değerli kılan özellikler vardı. 
Fakat ortak küme, ‘insana hoşgörüydü.’ Yaratılan Yaradan’dan ötürü değerliydi.
Bu; toplumsal huzura katkı sağlayan iyi bir şeydi!
Bu, malzemesi insan olan, büyük bir zenginlikti.
Para her şey değildi!
Malıyla mülküyle övünmek ayıptı, görgüsüzlüktü!
Vefa, utanma duygusu, Allah korkusu vardı.
Dünya malının dünyada kalacağı, yapılan kötülüklerin cezasız kalmayacağı bilinirdi.
Alev Alatlı’nın da üstüne basarak vurguladığı  gibi aslolan  ‘helalleşmekti!..’ 
 *
Peki bugün yaşananları  neyle açıklayacağız, nereye koyacağız?!
Sokakta üşüme diye seni taksisine alan birini, kahpece öldürmek de nedir?
Ya Diyarbakırlı Ramazan Hoca! 
Kimseye zararı olmayan bir insanı katletmek!!!
Düşünceleri seninkinden  farklı diye,  konuşmalarını dinleyen var diye, onu ortadan kaldırtmak da neyin nesi?
Gördükçe okudukça aklı şaşıyor insanın!
Eskiden üçüncü sayfa haberleri vardı, bu tür olayların geçtiği...
Şimdi yer gök üçüncü sayfa!..
Gündüz kuşağındaki programlarda anlatılanlardan hiç söz etmiyorum bile!..
Nerede Anadolu irfanı?
Nerede insanımızın vicdanı?
Ne oldu bize böyle?
Evet, İzmir, Ankara, İstanbul büyük şehirlerdir.
Fakat her biri aynı zamanda Anadolu’dur! 
İrfanı, insanı, inancı nerede Anadolu’nun?
Bu yaşadıklarımız nedir, Allah aşkına!