Trabzon Maçkalı bir genç düşünün. Büyük  bir sanat potansiyeline sahip. Lisede, öğretmeni fark ediyor ondaki yeteneği. İstanbul’da konservatuvar eğitimi bu fark edişle başlıyor!

Çok çalışıyor, çok emek veriyor.

Müziğin içinde yoğruluyor, Karadeniz müziğine farklı bir yorum getiriyor.

Çalışmalarının, değerlendirilmesi için soluğu Trabzon’da alıyor!

Heyecan hat safhada!

Aralarında, şair, hat sanatçısı doktor Gündoğdu Sanımer’in de olduğu sanatçı grubuna, yaptığı müziği anlatıyor.

Tam destek alarak, İstanbul’a dönüyor.

Besteler, konserler, kasetler, albümler derken büyük bir çıkış yakalıyor!

Sanatçı Volkan Konak doğuyor!

Sadece yaptığı besteler, söylediği şarkılar değil, yeni bir sahne tarzı geliştiriyor.

Doğal, içten, samimi…

Yaşadığı olayları; memleketinin hikayelerini, fıkralaştırarak  anlatıyor.

Çok seviliyor!

Ülke genelinde, Trabzon insanına sevgiyi, sempatiyi de artırıyor!

Gülümsetiyor, neşelendiriyor, hüzünlendiriyor.

İnandırıcı gözyaşları döküyor!

İnsanı, dağı/ taşı börtü /böceği dert ediyor!

Sevdiği çok şey var fakat en başa insanı koyuyor!

Hangi insanı?

Enstrüman çalan, şarkı söyleyen insanı!

‘Ruhu terbiye olmuştur onun’ diyor.

Kendinden biliyor, kendi gibi zannediyor!

Edindiği her şeyi emek vererek,  alnının teriyle,  helalinden kazanıyor!

İyi bir eş, iyi bir aile babası oluyor!

Üç çocuğu bir yana, başka çocukları da sahipleniyor!

Amca sıfatı ile babasız çocuklara kol kanat geriyor!

Üniversite öğrencilerine burs veriyor!

Son sahnesinde, ülkemiz gençlerin yaşadığı duruma üzüntüsünü dile getiriyor.

Tepki gösteriyor! 

Ne acı ki aynı sahnede ayakta ölüyor!

Olan, geride kalanlara oluyor.

Türkiye, sadece onurlu yaşamış bir sanatçıyı değil çok önemli toplumsal bir figürü kaybediyor!

Her kesimden insan, gerçekten gözyaşı döküyor!

Kimi anlattığı komik olaylarla anıyor onu, kimi Cerrahpaşa şarkısıyla…

Anlayacağınız herkeste bir iz bırakıyor.

***

Ölümden sıkça söz ediyor.

Öleceğini seziyor, belki malum oluyor!

Algıları, hissedişi, bu konuda da açık!

Hep, buna yönelik işaretler veriyor.

Hem konuşmalarında, hem şarkılarında…

Karıma Mektup şiirinde…

Ne yazık ki her şey söylediği gibi oluyor. 

Elli sekiz yaşında  bir bayram günü Mağusa’da ölüyor!

Mimozalarla tabutu süsleniyor!

Gökten bir yıldız gibi kayıp, Karadeniz’e düşüyor!

Geride; şarkıları, anıları, insan ve vatan sevgisi kalıyor.

Bir de Nazım Hikmet’ten okuduğu şiirleri…

Ruhun şad olsun Volkan Konak!

Unutmayacağız seni…