Bir mevsim normallerinin  üzerinde  seyreden havalara bakıyor insan; bir de erik ağacının çiçek açan dallarına! Birkaç güne iyiden iyiye soğuyacak havalar. Ne gelecek acaba bu çiçeklerin başına!  Meyveye dönebilecek, erik olabilecekler mi?

Sert havalardan, bitkiler de sokaktaki hayvanlar da son derece etkileniyor!

Hele yavru olanlar!

Yaşıyorlar ama nasıl?

Perişan haldeler!

Soğuk havalarda başını sokacak evi olsa da çoğumuzun, bizleri bekleyen  belirsiz şeyler de yok değil!

Ülke ekonomisinin, üzerimizdeki etkisi ne olacak?

Trafikte bugün kaç kaza var!

Kaç kişi ciddi bir rahatsızlığı olduğundan habersiz! 

Kaç kişi kalp krizi geçirecek!

Deprem de var tabii.

Ülkenin istisnasız her yeri sallanıyor!

Trabzon, Rize dahil…

Umarım, kimseye bir şey olmaz.

Ramazan ayının tam ortasındayız!

Mart ayının da…

Güneş bir hediye olarak başımızda günlerdir!

Sadece çiçekleri değil, içimizi de açtı.

Isındık, gün içinde kombileri kapadık!

Evlerimizi havalandırdık!

Rahatça seyahat edebildik!

Esasında hayatın en büyük konforu acele etmeden yaşayabilmek!

Güven içinde hissedebilmek!

Tabiatın döngülerine uyumlu olabilmek!

Telaş etmeden korkuya kapılmadan…

Derin uykular uyuyabilmek!

Yarın ne olacak, başımıza ne gelecek  diye düşünmeden!

Ha dünya buna uygun tasarlanmış bir yer mi?

Tecrübemiz, ‘Hayır’ diyor!

Gene de umut ediyor insan işte!

Kaygı duymadan insan da olunmuyor galiba.

Yavru kediler ne olacak?

Ne gelecek, güneşe kanıp, çiçek açan meyve ağaçlarının başına!