Geçen hafta yenilenen yüzünden bahsetmiştik. Bu hafta Ganita’yı, sanat yönü ile ele alıyoruz.

1960’lı yıllar Meydan Parkı’nda siyaset, Ganita’ da ise sanatın konuşulduğu zamanlar…

Gazeteci Mehmet Tan anlatmıştı. Şimdiki adıyla Atatürk Alanı,  yani Meydan Parkı, siyasetin nabzının attığı yer. Farklı görüşten insanlar, çınar ağaçlarının altında toplanıp, medeni bir şekilde siyaseti tartışıyorlarmış.

Sanat da dediğim gibi Ganita’dan sorulurmuş.

Ganita’daki ağaçların gölgesinde ve denize bakan balkonlarında bu kez şairler, öykücüler, ressamlar, toplaşırmış.

Trabzon’da yayınlanan, Kıyı Sanat Dergisi burada doğmuş örneğin…

Dergiyi çıkaran isimler arasında ise Zeyyad Nemli, Ahmet Selim Teymur, Gündoğdu Sanımer var.

Ahmet Selim Teymur hukukçu, Gündoğdu Sanımer doktor, Zeyyad Nemli ise gazeteci.

Zeyyad Nemli, iyi bir öykücü. Ahmet Selim Teymur; edebiyat, müzik ve hat sanatı ile ilgili biriydi. Gündoğdu Sanımer ise hem şiir yazıyor, hem de ebru çalışıyordu… Tanıma şerefine nail olduğum çok değerli bir insandı. Rahmetle, sevgiyle anıyorum…

Gündoğdu Sanımer ve Zeyyad Nemli’nin  sanat dışında Ganita’yla ilgili çok önemli bir ortak noktası daha vardı. Ganita, her ikisinin de evlenecekleri kişi ile ilk tanıştıkları yerdi…

Ganita’nın ressamlarına  değinecek olursak… Ceyhan Murathanoğlu ve Abit Güner bu ressamların ilk akla gelenleri… Her ikisinin de çocukluğu burada geçmişti. Abit Güner’in bir de Tombul kaya macerası var. Tombul kayadan atlarken başını çarpmış ve ciddi yaralanmış … 

Benim, bizim, bilemediğimiz sayısız yaşanmışlık, hatıra var orada. Ve Ganita’dan beslenen, ilham alan onlarca Trabzonlu sanatçı…

Gelelim heykel meselesine…

Ganita’da iki heykel var, biri Kanuni Sultan Süleyman’ın diğeri ise Necip Fazıl Kısakürek’in.

Necip Fazıl heykeli tartışılıyor. Neden Trabzonlu bir sanatçı, edebiyatçı değil de Necip Fazıl diye.

Buna cevap vermek için Necip Fazıl’ın Trabzon’la ilişkisini sorgulamak lazım. Herhangi bir eserinde Trabzon yer alıyor mu? Şiirine ilham olabilmiş mi?..

Ne demiş şair, ‘Ruhumu eritip de kalıpta dondurmuşlar onu İstanbul diye toprağa kondurmuşlar’ Necip Fazıl Kısakürek, Maraşlı. ‘En gurur duyduğum şey Maraşlı olmak’ diyor.

Trabzon’daki Maraş caddesine, herhangi bir eserinde bir gönderme var mı?..

Necip Fazıl’ın Trabzon macerasına dönecek olursak; banka memuru olarak tayin olmuş, şehrimize. Yeşilyurt Otel’de kalmış. Odası meydana bakıyormuş. İş dışındaki tüm zamanlarını belediye bahçesinde geçirmiş. Konferanslar vermiş. İki öykü, bir de şiir yazmış.

Şiirin adı  ‘Bu Yağmur’.

İstanbul’a yaptığı gibi bir övgü ya da sempati var mı şiirinde?

Yok! 

Trabzon yağmurundan ne kadar bunaldığını anlatmış:

“Bu yağmur, kanımı boğan bir iplik/ Tenimde acısız yatan bir bıçak/ delilik vehminden üstün/ cinlerin beynimde yaptığı düğün” demiş. Sonra neredeyse, kaçarak gitmiş şehirden…

Evet, bu şehrin yağmuru bunaltılı da olsa bir şiir yazdırmış ona.  Edebi açıdan şiir, elbette bir değere sahip. Ancak, ‘Şu Trabzon’a gidelim aralıksız yağmurlardan biz de nasibimizi alalım, şöyle bi darlanalım’  diyen olmuş mudur, bilemiyorum! 

Ganita ise ne şiirinde ne de öykülerinde yer alıyor. Bu kadim şehrin, övgüye mazhar hiçbir yönünü bulamamış mı diye düşünmeden edemiyor insan.

Süreç tam da böyle iken, o şehir, yıllar sonra kendisinin heykelini yapıyor, Ganita sahiline oturtuyor... Türkiye’de Necip Fazıl’ın adını taşıyan sayısız kültür merkezi, okul var. Adına düzenlenen ödül törenleri var. Yani onun bu heykele aslında pek de ihtiyacı yok. Esasen Trabzon’un da yok. Necip Fazıl, İstanbul doğumlu. Şiirinde İstanbul çokça yer alıyor. İstanbul dışında kendisini etkileyen üç şehirden söz ediliyor.  Hangi şehirler bunlar? Erzurum, Kahramanmaraş ve Kayseri…

Aralarında Trabzon yok!

İlk heykelini diken biz miyiz, buna bakalım isterseniz!

Necip Fazıl’ın 2002 yılında Isparta’da bir mesire yerine dikilmiş heykeli var. Heykel, oğlu tarafından kaldırtılmış. Gerekçe babasına benzemiyor oluşu…

Eskişehir Balmumu heykel müzesindeki de; gene varisleri tarafından, kaldırılmış.

Varisi kim?

Oğlu Mehmet Kısakürek. ‘Zindandan Mehmet’e Mektup’ şiirindeki  Mehmet!

Heykel itirazları sadece Mehmet Kısakürek’e ait değil.

Ankara Altındağ’da on yıl duran heykeli tahrip edilmiş ve mecburen kaldırılmış. 

Bunu yapan ise Necip Fazıl taraftarları. Sebebi; ‘şair, heykelinin dikilmesini istemiyor…’

Gerçekten böyle bir vasiyeti, heykele ile ilgili bir rahatsızlığı var mıydı bilmiyoruz?

Araştırılmalı…

Bildiğimiz şey şu ki; Ganita’nın emzirdiği Trabzonlular var. Onların sanat eserleri ve üretimleri var… Ganita’nın simgesi olabilecek bir sürü isim var. Maraş’ın yedi güzel adamı örneğinde olduğu gibi…

Trabzon’a dışarıdan gelen birinin burada birçok şehirde görebildiği Necip Fazıl’dan ziyade kendi sanatçılarını görmesi daha etkileyici ve daha doğru değil mi?

Trabzon’un bunu hak eden güzel adamları yok mu?