Tam 11 yıl sonra, evet tam 11 yıl sonra Şam ile başkanlar düzeyinde bir ikili görüşme gerçekleşecek...

Sıradan ve de çok basit gibi görünen, ama madalyonun diğer yüzünde bünyesinde çokça dinamikler barındıran bu görüşmeleri irdeleyeceğiz bugün...

Türk dış politikasının başarıları ve ayakları üzerinde duran, bütün Dünya'ya da Türksüz plân asla yapılmayacağını gösteren gelişmeler yaşanıyor...

Bilge Kral üstad, rahmetli Aliya İzzet Begoviç'in o asırları ve medeniyetleri aşan özlü sözünün ne kadar da doğru ve yerinde olduğunu bir kez daha gözler önüne seren durum akıllara gelir hemen...

Sırp soykırımı ve Srebrenitsa katliamlarını yaşamalarına rağmen, Bilge Kral'ın her daim çözümü masada bulmalıyız şiarı ve " Masayı terkeden taraf asla biz olmayacağız " sözünün ne kadar da realite dolu bir anektod olduğunu hatırlatmak isteriz...

Maalesef ki Türkiye, Şam yönetimi ile görüşmeleri tamamen koparmış ve çift taraflı görmezden gelen bir politikaya yol açmışlardı...

Arap Baharı ile bütün Arap Coğrafyası'nı abluka altına alan ve esir eden Conilere karşı bir varoluş mücadelesini ezeli beri sürdüren Rusya Federasyonu ve Putin gerçekliği...

Sıra Suriye'ye gelmiş, akabinde de İran'a sıçraması plânlanan ki; an itibariyle durum İran için bayağı karışık bir hâl almış ve bütün bunlardan sonra ki durak ise Türkiye olarak düşünülürken, Türk Dış Politikası ve Devleti'nin bütün bu olup bitene kayıtsız kalması gibi bir durum asla ve asla mümkün değilken, gerçeklik ve şartlara uygun bir siyaset gütmek ise son derece elzem ve ivedi...

Şam Yönetimi ile görüşmek bize ne artılar getirir meselâ???

İlk önce her T.C vatandaşının artık sıtkının sıyrılmasına kadar süre gelen Suriye Politikası'nın bir karşılık bulması ve Suriyelilerin evlerine dönüşünün tek ve mutlak yolu olarak karşımıza çıkıyor...

Göz ardı edilmemesi gereken diğer önemli gerçeklik ise; Suriye'de bugün bir Türk varlığı söz konusu ise ve buralara kara ve hava operasyonları gerçekleştirebilen bir T.C oluşumu var ise; bunu Türkiye ile Abd tehdidine karşı yan yana duran bir Putin ve Türkiye ile ancak açıklayabiliriz...

Buralarda ki terör yuvaları bugün İhalarımız, Sihalarımız ve milli ile yerli diğer savunma sanayi araçları ile temizlenerek, Mehmetçiğin buralarda Türk Bayrağı'nı dalgalandırabiliyorsak, bunun Tayyip Erdoğan ile Putin arasında ki üst düzey bürokratik yakınlık sayesinde gerçekleştiğini görmemek için ya kör ya da akıl yoksunu olmak gerek...

T.C Devleti içerisinde ki terörist sayısı an itibariyle 100 sayısının altına düşmüş, Gabar'da petrol yatakları faaliyette ve Suriye ile Irak'da devriye atan T.C askerleri varlığını sürdürebiliyor ise, bu sadece ve sadece Rusya ile Türkiye'nin dış politikada ki birliktelikleri sayesinde gerçekleşmekte. NET...

Türk Dünyası Birlikteliği için Rusya ile yol arkadaşlığı yapmak zorunda olmamız gerekliliği ve Rusya'nın da buna en az Türkiye Cumhuriyeti Devleti kadar mecbur kalması, dış politikamız için an itibariyle bir KAZAN - KAZAN hipotezinin oluşumu için tek yol gibi gözüküyor...

Dünya'nın içinde bulunduğu konjonktür ise dış ve iç gelişmelerin, artık birbirinden bağımsız olarak hesaplanmaması gerekliliğini bütün çıplaklığı ile gözler önüne sermekte...

Güneş, Doğu'dan doğar...

Güneş Dünya, Doğu ise Türkiye'dir Allah'ın izniyle...

Umarız ki mesaj yerine ulaşıyordur...

Selâm ve muhabbetle sevgiler & saygılar