Trabzonspor zor günlerden geçiyor. Bu sezon Bjelica’nın yaşattığı hüsranın ardından Başkan Ertuğrul Doğan ve arkadaşları Hatayspor maçından sonra Hırvat hocanın görevine son verip tekrar Abdullah Avcı’yı takımın başına getirdi.
Bu ne kadar doğru? Bunun doğru olup olmadığını zaman gösterecek. Bu karar camianın bir kısmı tarafından olumlu, bir kısmı tarafından da büyük tepki çekip, olumsuz karşılandı. Ben her ikisinde de değilim. Yönetim bir karar almış saygı duyarım. Ancak Abdullah hocadan takımın içindeki sorunların bir anda çözümünü bekliyoruz. Bu sorunların en önemlisi, yan pas geri pas, set oyunu. Trabzonspor'un 2.01 m. boyunda pivot santroforu varsa, bu santrafor bir şekilde kanatlardan ya da orta sahadan atılacak toplarla beslenmesi gerekiyor. Ama maalesef sağ ve sol kanat oynatılan futbolculardan kanatlardan orta gelmiyor. Bu da Trabzonspor’un futbolunu basitleştiriyor ve verimsiz kılıyor. Bu boyda ve hem ayak hem de kafa hâkimiyeti yüksek Onuachu gibi bir kulen varken, neden kanatları verimli kullanmıyorsun? Bunun gibi birçok örnek yazarız. Evet, Abdullah hocam elinde sihirli değnek yok. Bir anda takım içinde bu eksikleri gideremezsin. Bu oyuncuların çoğu ile çalışmışsın senin oyuncuların hepsinin özelliklerini biliyorsun. Daha ilk maçında ve Alanyaspor gibi zayıf bir takım karşısında Trabzonspor dikine değil de geri ve yan pas oynayıp top çeviriyorsa, siz de buna benim oynatacağım sistem bu, "set oyunu" diyorsanız, kusura bakmayın ama burada kabahati size bulurum. Bir kere Trabzonspor taraftarı bu yan pas, geri pas oyununu, yani sizin deyiminizle "set oyununu" kabullenmez. Kabullenmediğini de gösterdi, 42 bin kişilik stada 17 bin taraftar geldi.
Demek ki, taraftar sizin oynatmak istediğiniz ama futbolcuların oynayamadığı bu "set oyunu “nu reddediyor, kabul etmiyor. Bu tribünlere gelen taraftar sayısından da çok net görünüyor. Onun için Trabzonspor’un alışılmış, rakibe önde basan, nefes aldırmayan ve kısa sürede gol ya da goller atarak sonuca giden geleneksel oyun anlayışı yerine, gerçeklikten uzak, sahada takımın başaramadığı "set oyunu" gibi hayalperest bir anlayışla başarıya ulaşamazsınız. O nedenle yol yakınken bu sevdadan vazgeçin. Bakın Trabzonspor Alanya maçını ama takım saha içi performansıyla hiç de umut sinyalleri vermedi. Maçın ikinci yarısının başında rakip takımın oyuncusunun kendi kalesine attığı gol ile gelen 3 puan camiayı sevindirdi ama gerçek şu ki, oyun olarak hiç de tatmin edici bir oyun sergileyemedi. Şu anda Trabzonspor'un en büyük eksiği Marek Hamşik gibi saha içinde oyunu okuyacak, arkadaşlarını sevk ve idare edecek ve oyunu yönetecek bir maestroya ihtiyaç var. Ama onun için de ara transfere kadar maçların kazanılması gerçeği var. O nedenle hoca faktörü de burada ortaya çıkar, çıkmalıdır. Abdullah Avcı da mevcut kadro içinde bu görevi yapacak oyuncuyu bulup, takıma monte etmelidir. Aksi taktirde Abdullah hocayı da, Trabzonspor'u da çok zor günler bekliyor demektir. Kimse kimseyi, süslü sözlerle kandırmaya çalışmasın. Burası Trabzon, Trabzonspor taraftarı kadın erkek fark etmez, futbolu bilir ve eleştirisini de yapar. Futbol konusunda Trabzon'da kimse kimseyi kandıramazsınız!
SİYAH BEYAZ BİR AŞK HİKAYESİ!
1955 yılında kurulan ve o günden bu güne Trabzon ve Türk futboluna sayısız futbolcu ve teknik adam yetiştiren Erdoğduspor, Trabzon futbolunun mihenk taşlarından bir tanesi idi. Trabzon amatör kümede on takım saydığınızda Erdoğduspor bu takımların arasında yer alır..
Bugünkü hali içler acısı… Efsanevi kaleci Şenol Güneş’in amatör kümede futbola başladığı kalecilik yaptığı ilk takım Erdoğduspor’da. Şenol Güneş’ten sonra Siyah-Beyazlı formayı rahmetli Temel Barutçu, Hikmet Öksüzoğlu, Yenimahalle muhtarı Orhan Batur, rahmetli Yumuk Hasan, Hasan Karabacak, Deniz hoca, sol bek Ahmet, Kemal Serdar, kaleci Ali, Mehmet İpek Köksal Şanlı Erdoğduspor. Bünyesinden nice büyük futbolcuların yanında Beykoz Mahmut, namı diğer “Paşa hoca” Mustafa Akar, Mustafa Reşit Akçay gibi efsane antrenörler yetiştiren bu ulu çınar bugün liglere katılamayacak durumda...
Erdoğduspor geçen sezon U18 ligine katılmadı, bu sezonda A takımlar ligine katılmıyor, umarım bu gidişle kulüp kapanmaz. Yazık olur, çok yazık olur… Ben Erdoğduspor’da oynamadım, herhangi bir bağım da yok, hatta aktif futbolculuk yıllarımızda hep rakiptik, basın tarafına geçtikten sonrada ilgiyle takip ettiğim bir kulüptü. Çok kaliteli oyuncular çıkardı Erdoğduspor’dan,öyle bir kaliteli o oyuncular amatörden direkt 1. ve 2. liglere giderlerdi, hatta o döneme ait bir gazete haberi okumuştum, haberde Erdoğduspor’un santraforu (Rahmetli) Kadir’le (Soner Boz’un ağabeyi) o senenin Türkiye 1.ligi gol kralı Necmi Perekli karşılaştırması yapılıyordu, öyle bir kalite vardı yani.. Büyük kulüp ve camiaydı bu vesileyle benimde hep saygıyla baktığım bir kulüp olmuştu Bu duruma nasıl gelindi, neler oldu bilemiyorum ama bildiğim Trabzon futbolunun bu fabrikaya ihtiyacı var… Mahalle büyüklerinin, yöneticilerin ve yetiştirdiği değerlerin bir araya gelerek oldukça yeterli potansiyeli olan bu camiayı ayağa kaldırmaları lazım. Erdoğduspor camiasında bu işi yapabilecek yeterlilikte ve donanımda insanların var olduğunu biliyorum. Umuyor ve bekliyorum ki en kısa zamanda bu işe el atıp Erdoğduspor’u ayağa kaldıracaklardır yoksa yazık olur, çok yazık olur..
TÜRK FUTBOLUNUN BEŞİĞİ
1920’li yıllarda futbolun oynanmaya başladığı, futbol denince ilk akla gelen şehir olmayı becerebilmiş, ülke futboluna sayısız oyuncular, teknik adamlar ve yöneticiler yetiştiren Trabzon futbolunun bugünkü durumu içler acısı.. Trabzon futbolunun temel taşları dediğimiz kulüplerimiz ya kapanma aşamasında ya da can çekişiyorlar.. Kimisi 2.amatörde son sıralarda kimisi liglere katıl-a-mıyor, kiminin oyuncusu kalmamış, kiminde yönetim yok.. İdmanocağı, İdmangücü, Erdoğduspor, Yolspor, Gençlerbirliği, Necmiatispor ve diğerleri. Saydığım kulüplerden sadece 1-2 tanesi ayakta kalabilmiş o da kişilerin şahsi mücadele ve fedakârlıklarıyla, onlarda olmasa Trabzon amatör futbol tarihinin ruhuna El-Fatiha. Yapamıyorsanız veya yapmayacaksanız gençlere bırakın.
Trabzon’da yeni yeni değişik isimlerle kulüpler kuruluyor, kim kuruyor bu kulüpleri? Tabi ki bahsettiğim camiadan yetişen gençler. Siz onların önlerini açmazsanız onlar da gidip kendilerine yeni kulüpler kurarlar ve sizin kapanma aşamasına geldiğiniz ortamda onlar gonca gül gibi açarlar Trabzon futboluna… Peki nerede bu köklü camialar, yetiştirdikleri insanlar neredeler? Nerede aidiyet, sorumluluk ve vefa duygusu?? Hadi birileri şehrin merkezindeki Yavuz Selim sahasını bilerek veya bilmeyerek yok ederek Trabzon kültürüne ve spor tarihine darbeyi vurdular peki bu köklü camialar var olabilmek için ne yaptılar? Herkes köşesine çekilerek uzaktan eleştirdi, eleştirmeye de devam ediyor. Eğer Trabzon futbol bileşenleri bir araya gelip bazı adımları atmazsalar, en azından bu konuyu dile getirmekle işe başlamazlarsa Trabzon futbol kültürü ve tarihine asıl darbeyi kendileri vurmuş olurlar. Herkes bunu düşünsün. Mevzubahis kulüplerin sahaya çıkamamalarından ziyade Trabzon futbol tarihi ve kültürünün tükeniyor olması!
YALAN KONUŞMADIM MI SIKILIYORUM
Bu hafta havanın güzel olmasından dolayı her zamanki gibi Yalıspor kulübünün önüne gelip oturduk. Kimi masada okey, kimi masada kağıt oynuyor, kimi de sohbet ediyor. Ben de Osman Çiğeroğlu, Ambar Hüseyin, Rektör Reşit abilerin bulunduğu masaya oturdum. Herkes her konuda fikirlerini beyan ediyor hem de çaylarımızı yudumluyoruz. Faroz mahallesinin renkli simalarından bir yerde fazla oturamayan Faş Temel liman içerisinde bulunan kooperatiften, bulunduğumuz kahveye geldi ve yanımıza oturdu. O da çayını yudumlamaya başladığı ve Obuz Erol ile başından geçen bir anısını anlattı.
“Faş ile Obuz, Barbon ağı kurmak için denize açılırlar. Obuz, Faş Temel’e eşini yolda gördüm eşim güya Obuz Erol’a, Temel’i yalnız bırakma, demiş. Obuz’un bu sözünü kafama sardım ve denizden geldik eve çıktım. Hanıma, ‘Sen Obuza benim için ne dedin’ diye sordum. Hanım ‘Ben Erol’u hiç görmedim ki deyince Faş Temel bir hışımla evden çıkıp Obuz’un yanına varır. Sen ‘Bana hanımı gördüğünü’ söyledin. Hanım ‘Ben Erol'u hiç görmedim’ dedi. Obuz kendini kurtarmak için Faş kusura bakma “Yalan konuşmadım mı hem darlanıyorum, hem de çok fena canım sıkıyor. Yalan konuşmadan duramıyorum” deyip kendini savunmak zorunda kaldı.
YELKEN YARIŞLARI ŞÖLENİ BAŞLIYOR
Cumhuriyetimizin 100.yılı etkinlikleri çerçevesinde Türkiye Yelken Federasyonu faaliyet programında bulunan 28-29 Ekim Cumhuriyet Kupası yelken yarışları Akyazı Yelken ve Su Sporları Kulübü ev sahipliğinde gerçekleşecektir.
Akyazı Yelken Kulübü başkan yardımcısı Şeref Kurt, yaptığı açıklamada, “Trabzon’da yelken faaliyetlerini yürüten kulüplerinin katılımıyla gerçekleşecektir. 28 Ekim Cumartesi günü Akyazı Spor Kompleksi doğu cephesinde bulunan Akyazı Yelken ve Su Sporları yerleşkesinde saat 11:00 da start alınacak ve 4 yarış yapacaktır. Kıyasıya bir mücadeleye sahne olacak olan yelken yarışmasında sporcular Optimus, Laser 4-7 ve Ilca 6 olmak üzere üç branşta yarış olacaktır. 29 Ekim saat 11:00’da start alınıp üç yarış yapılacaktır. Saat 16:00’da ödül töreni ile sporculara ödülleri takdim edilecektir. Üç tarafı denizlerle çevrili olan ülkemizde denizciliğin ve deniz sporlarının içinde Yelken Sporunu önemsiyoruz ve tüm Trabzon halkını yarışımıza davet ediyoruz” dedi.
AVCI GALİBİYETLE BAŞLADI
Trabzonspor, Corendon Alanyaspor maçı başladı ama maç o kadar heyecanlı geçmedi. İlk yarıda iki takım da şutlar denedi ama değerlendiremediler. İlk yarı bitti. İkinci yarının hemen başında baskımız sonuç verdi ve enteresan bir şekilde hata yaptılar. Onuachu topu taşıdı sonra bir ters vuruşla kendi kalelerine attılar. İkinci yarının sonuna doğru Pepe, Fountas girdi oyuna hareket geldi. Ama uzatma dakikalarında Fountas’n iki golü ofsayttan döndü sonra maç bitti.
Derin bir nefes aldık ancak çok zor bir maç oldu. Abdullah Avcı yeni gelmedim geri geldim dedi ve gelir gelmez de galibiyetle başladı. Başarılarının devamını diliyorum.
Salı günü sabah 11.00’da Sürmene Kaymakamlığı’nın düzenlediği Cumhuriyetimizin 100. yılı etkinliklerinde Sürmene’de İlyas Kılıç Yarı Olimpik Yüzme Havuzu’nda yarış düzenlendi. Ben de Efe Kaan Öztürk olarak yarışa katılarak birinciliğimi ilan ettim. Katılan tüm arkadaşları tebrik ediyorum. Annem, dedem ve anneannem tribünde bizi izlediler. Oradan herkes madalyalı çıktı. Bir yarış değil de bir dostluk yarışı gibi oldu.
24 Ekim Salı akşamı Galatasaray-Bayern Münih maçını izledim. Mükemmel bir ilk yarı izledim. İlk yarı Galatasaray çok baskılı başladı ama sonra Bayern Münih kontratakla birlikte Coman ile golü attı. Galatasaray baskısını sürdürdü ve sonuç geldi penaltı kazandılar ve Icardi topu ağlarla buluşturdu. İlk yarının sonunda Icardi gol pozisyonuna girdi ama atamadı. İkinci yarıda Galatasaray baskısını sürdürdü rakibin 2. golüne kadar bu baskı sürdü. Galatasaray 2.golden sonra duraksadı hemen ardından tiki taka yapıp gol attı Münih. Sonra da Bayern Münih ataklar yaptı ama atamadılar. Uzatma dakikalarında Abdülkerim’in kafa vuruşu gol oldu ancak ofsayttan geri döndü. Maalesef ki Bayern Münih temsilcimizi yendi. (EFE KAAN ÖZTÜRK)