Türkiye bugün yeni bir kapının eşiğindedir.

Müzakerelere değil

Pazarlıklarla hiç değil

Devlet pazarlık yapmaz

Hele hele terör konusunda asla böyle bir tevessüle yeltenmez

Çünkü Devlet güçlüdür, kimseye eyvallahı da yoktur.

Vatanın ve milletin bölünmez bütünlüğüne zeval getirecek her türlü girişimler için devlet gereğini yapar.

Hiçbir şey bahis konusu olmaz, olamaz

İndirir şalteri

Türkiye 40 yıldır mücadele verdiği terörün kökünü kazıyıp sonuna gelmiştir.

Eğer bugün terör örgütüne “Ya silahı bırakacaksın ya o silahlarla gömüleceksin” şeklinde sert ve ciddi bir mesaj veriliyorsa devletin kararlılığı ve son uyarısıdır.

Bu çağrı net bir şekilde ve çok iyi anlaşılmalıdır.

Devletin varlığı ve birliği için milletin bölünmez bütünlüğü için her dönem elini taşın altına değil, vücudunu koyan devlet gibi adam Devlet Bahçeli’nin yaptığı çağrı gerçek bir devlet politikasıdır.

Devlet duygusal bakmaz, bekler ve kararını en ciddi bir şekilde verir.

Hiç kimse ile bir pazarlık konusu beis değildir.

Devlet Bahçeli’nin çağrısı Türkiye’nin Misak-ı Milli ile çizilen sınırlarının korunması, Türkiye’nin güvenini daha da sağlam bir şekilde tesis etmek ve Türk ile Kürt halklarının kardeşçe yaşamasıdır.

Çağrısı bu şekildedir,

Ve herkes tarafından da bu şekilde anlaşılmalıdır.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “Ya silahlarıyla gelip teslim olacaklar ya da silahlarıyla birlikte gömülecekler” şeklindeki sert çıkışı Türkiye’nin gücünü, varlığı ve bağımsızlığı konusundaki kararlılığın ifadesidir.

40 yılda 40 bin asker, polis, öğretmen, memur ve insanımızın şehit olmasına sebep olan terör örgütünün bugün silah bırakma noktasına getirilmesi daha doğrusu teslim olacak duruma getirilerek güçsüzleştirilmesi ve zayıflatılması Türkiye’nin terörle mücadelesinin kararlılığıdır.

Terör örgütünün beli ne zaman kırıldı.

Özellikle İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun bakanlığı döneminde kafalarına vura vura ezmesiyle başladı.

Terör örgütüne vurulan ağır darbeler, Türk milli silah sanayinin geliştirilmesi, insansız SİHA ve İHA’larımızın havalandırılmasından sonra başlaması Türkiye için bir dönem noktasıdır.

Terörün belinin kırılmasının en önemli faktörüdür.

Süleyman Soylu’nun İçişleri Bakanlığı döneminde terör örgütünün üzerine korkmadan, yılmadan, çekinmeden, cesurca gitmesi bugün o örgütü lağvedilmesi noktasına getirmiştir.

Terörün bitirilmesinde Süleyman Soylu gerçeğini hiçbir zaman unutamayız.

Bir akşam Ağrı’daki askeri birliklerin yanında moral verirken aynı akşam Gabar Dağında Mehmetçikle kol kola omuz omuza vermesi terör kökünün kazınmasındaki en önemli mücadeledir.

Sınır ötesinde Mehmetçikle iftar açıp sabahında bayramlaşan Süleyman Soylu gibi deli dolu bir bakanın terörle mücadelesi asla unutulmaz, unutulmayacaktır.

Türkiye unutmadı, unutmayacaktır da.

Evet devletin kararlılığı ve milli ve yerli silahın üretilmesi en önemli güç olurken terörün üzerine cesurca gidilmesinin de semeresidir bugün Türkiye’nin yaşadığı.

Türkiye’nin terörle mücadelesinde adeta kellesi koltukta gecesini gündüzüne katıp önemli mesafelerin alınmasında büyük pay sahibi olan Süleyman Soylu’nun birkaç gün öncesindeki açıklamalarını dinleyince üzülmedim değil.

Artık aktif siyaseti bırakacağım dedi.

Evet, düz milletvekili kalmak onun işi değildir

Kesmez onu yani

Ama yoo

Yok, öyle çekip gitmek.

Sizin bu ülkeye çok daha hizmetleriniz olacak Sayın Soylu.

Aktif siyaseti bırakacağım derken bile inandığı ve birlikte mücadele verdiği Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın her zaman yanında olacağını, yeniden reis-i cumhur seçilmesi için elinden geleceğini yapacağını söylemesi onun nasıl bir yol arkadaşı olduğunu ve onunla nasıl bir kader birliği yaptığının ifadesidir.

“Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın bir kez daha seçilmesi için canhıraş mücadele ortaya koyacağım” açıklaması son derece önemlidir.

Bana göre verdiği mesaj da iyi anlaşılmalı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bana ihtiyacı olduğu her yerde her durumda ve her dönemde varım diyor.

Adı üstünde

Soyluluğu Soyundan geliyor Soylu’nun