Kral, vezire sorar Saraydaki hizmetlinin hayatta benden daha mutlu olduğunu görüyorum.
Neden?
Oysa onun hiçbir şeyi yok.
Ben ise Kralım ve her şeye sahibim.
Ancak huzursuz ve keyifsizim.
Sence sebebi ne olabilir?
Vezir cevap verir, ona der ki
99 kuralını deneyin Kralım.
Nedir o kural peki?
Gece bir keseye 99 altın koy hizmetçinin kapısına bırak. Üzerine de bu 100 altın sana hediyedir yaz kapısını çal uzaklaş. Sonra gizlendiğin bir yerden onu ve ailesini izle.
Kral, vezirin dediğini yapar
Bir keseye 100 altın koyar ve üzerine bu 100 altın senin diye yazar, kapıya bırakır. Hizmetçi kapıyı açar bir bakar ki kapının önünde bir kese altın. Şaşırmış. Keseyi alır ve içindeki altınları tek tek sayar. Ancak 99 tane olduğunu görür. Bir daha sayar, bir daha sayar. Her seferinde bir tanesinin eksik olduğunu görünce her halde dışarıya düştü diyerek bütün ev halkını ayağa kaldırır. Ve altını bulmaları için aramaya başlarlar.
Gün biter gece olur
Ancak onlar hala o kayıp olduğunu düşündüğü altını ararlar.
Eksik altını bulamadıkları için baba çocuklarına kızar hizmetçi. Ve o sakin adam bir anda hal değiştirip, sinirlenir, nerede ise eşine ve çocuklarına saldırır hale gelir. Kim aldı, o bir altın nerede arayın bulun diyerek bir gün herkese kan kusturur adeta.
Hizmetli, ertesi gün düşünceli ve çok gamlıdır, üzgündür. Çünkü bütün gece uyuyamamıştır.
Asık suratlı keyifsiz tebesümsüz, üzgün ve tabi ki halinden şikâyetçi bir halde Kralın karşısına çıkar.
Ve Kral, böylece 99’un manasının ne anlama geldiğini anlar.
Aslında bu hikâyenin içinde çok şey var, ne kadar çok şeyler anlatıyor.
Yüce Yaradan’ın bize sunduğu bütün nimetleri unutur, şükretmesini bilmeyiz.
Bu hikâye, insanoğlunun doymak bilmeyen arzusunu ve şükürsüzlükten kaynaklanan mutsuzluğunu çarpıcı bir şekilde özetliyor.
Hizmetçi, 99 altına sahip olmuş olmasına rağmen, eksik olduğunu düşünerek tüm huzurunu kaybetti. Oysa elindeki nimetlerin farkında olsaydı, mutluluğunu kaybetmeyecekti.
Hayatımızda da benzer durumlarla karşılaşıyoruz.
Allah’ın bize bahşettiği 99 nimeti görmezden gelerek, eksik olan 1 nimeti arıyoruz. Daha fazla para, daha büyük bir ev, daha lüks bir araba isterken, zaten elimizde olan nimetleri unutuyoruz.
Neden Tatminsiziz?
Gözümüz doymaz.
Daha çok isteriz.
Özellikle maddi konularda hep doyumsuz oluruz.
Daha çok param olsun
Lüks ve şatafatlı bir hayatım olsun.
Bardağın dolu tarafını neden göremiyoruz?
Sahip olduklarımızı neden yeterli bulmuyoruz?
Maddi kazanca neden bu kadar önem veriyoruz?
Şükrün aslında mutluluğun anahtarı olduğunu görmüyoruz.
Huzurun eksik olanı aramakta değil, elimizde olanı fark etmekte gizlidir aslında.
Siz de bu gün durup sahip olduklarınızı düşünün.
Sahip olduklarınıza şükredin ve eksik olanın peşinden koşmak yerine mevcut nimetlerinizin tadını çıkarın.
Şüphesiz ki nimetler şükürle artar.