Bir kentin kimliği kültür eserleridir. Bu konumuna paralel olarak kentin tarihi eserleri korunmalı ve asırlar boyu yaşatılarak gelecek kuşaklara ulaşması sağlanmalıdır.

Bir kentin kimliği kültür eserleridir. Bu konumuna paralel olarak kentin tarihi eserleri korunmalı ve asırlar boyu yaşatılarak gelecek kuşaklara ulaşması sağlanmalıdır. Geçmişten elimize gecen ne varsa bunu titizlikle saklama merakı bundan ötürüdür. Bu tarihsel, dilsiz şahitler bize bizden haber verir. Kültür ve medeniyetin korunması uygarlığın bir gereği olduğu unutulmamalıdır.

Kırıp dökmek, var olanı yok etmek kolay iştir.  Herkes kolayca yıkıp yok edebilir ancak herkes sahiplenip koruyamaz. Önemsemeyip, yok etmeye çalıştığımız bu eserler ile esasen kimliğimizi, geçmiş ile bağımızı yok ettiğimizin farkında bile değiliz.

Neden, niçin gibi merak ifadesi sorular karşılık bulduğu zaman değer kazanır. Şehirlerin hayat damarlarından pazar yerleri ekonominin kalp atışlarının olduğu yerlerdir. Bu merkezler daima hareketli ve yatırımı gerektirir.  Ticaret yerleri aynı zamanda merkezi adres yerleridir. Söz konusu yerler zamanın akışında bu özelliğini kaybettiğinde kimliğini de kaybeder.  Nostaljik özellikleri de yok olur.  İlk bakışta ne olup bittiğini önemsemeyenler bile elli, altmış yıl sonra nostaljiye dönüşmüş bir fotoğraf ile heyecanlanır.

Böylesi yerlerimizden sembol olmuş Moloz (Patpazarı, Soğan Pazarı, Süthane)un Trabzon ticaretindeki önemini kaç kişi bilir? Ya da Ticaret Odasının karşısındaki buradaki iskeleyi kaç kişi hatırlar? Geceleri lüks ışığında gaz tenekeleri ile balık tutulduğunuhatırlayan ne kadar insan var?Moloz’daki Mitras Sunağı’nın ne olduğunu, Boztepe’deki Mitras heykelinin Yunanlılarca Apollon heykeli diye tanıtıldığınıbilen var mı? Tophane Hamamı, Çifte Hamam, Zağnos Hamamları ne oldu?

Şehrin yorgunluğunu tarihsel binaların omuzlarına yükleyip, sorumluluğu üzerimizden atıyoruz. Onlar bizden vefalı. Şikayet etmeden bu günümüzü geleceğe taşırken, geçmişimize de dilsiz şahitlik yapıyorlar.  Tarih yazıyorlar. Ancak biz cahiliyetin dayanılmaz hafifliğinde önümüze çıkanı derdest edip yoka çıkarıyoruz. Değer vereni gördüğümüzde de sahiplenmekten geri durmuyoruz. Yeni Kaymakamlık binasının ön kısmında yok olmamak için direnen duvarında dualar yazılı eski bir bina var. Herkes görüyor onu ancak kimse umursamıyor. Sözüm ona etrafına birkaç tahta çakılmış. Sanırım korumaktan ziyade birinin başına bir şey düşer diye sorumluluktan kaçılmış. Çünkü daha iki-üç yıl önce binada üç ayrı yazı vardı biri yok oldu. Bina akşam-sabahlık. Korumak istenmiyor ise lütfen bir sorumlu evin duvarındaki yazılı duaları alıp müzeye teslim etsin. Ya da bu görev müze yetkililerine verilsin. Çünkü şahsen benim resimlemiş olduğum ve şimdi yok listesinde yer almış pek çok bina var.