Dünya bu iki konuyu konuşuyor

Biri bölücü terör başının PKK’nın silah bırakmasını ve kendini lağv etmesini diğeri de ruh hastası ABD Başkanı Donald Trump’ın Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenski’yi Beyaz Saray’dan kovmasını.

Dünyaya parmak sallayan, tehditkâr tavırlarıyla bu aklı evvel Trump ne yapacağını şaşırmış deli dana gibi önüne gelene saldırıyor.

Tarihte eşi ve benzerine rastlanmayan bu diplomatik kriz dünya gündemine düşerken paranoyak Trump ve yardımcısı şizofren Vance’nin bir ülkenin devlet başkanına nasıl davranacağı nezaketini göstermeyip ne kadar zekâ özürlü ve ABD’nin kabalığını dünyaya gösterdi.

Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, daha birkaç gün önce Türkiye ziyareti sırasında Ukrayna Devlet Başkanı Zelenski’yi nasıl karşıladığı, kendisine nasıl şemsiye tutup adeta nasıl koruduğunu tüm misafirperverliğiyle gösterirken bir de astığım astık kestiğim kestik diye her tarafa deli dana gibi saldıran Trump ve uşağına bakın.

Bu adam normal değil

Önce Grönland’ı istiyorum, ardından Gazze’yi de istiyorum yetmedi Panama Kanalı’nı da istiyorum gibi saçma sapan paranoyak davranışlar sergileyen sözde müttefiki olduğu Ukrayna Devlet Başkanı Zelenski’yi dünya kamuoyunun önünde küçük düşürmeye yönelik davranışı ABD’yi küçültmüştür.

Aslında işin arka planında ABD’nin Ukrayna’daki madenlere gözünü dikmesidir. Yoksa amacı Ukrayna-Rusya savaşını bitirme gibi bir maksadı yok. Zaten Beyaz Saray’daki kavganın temelinde de bu var. Zelenski’nin “Hepsini siz aldınız bize ne kaldı” çıkışına sinirlenen Turmp’ın “Artık senin elinde kart yok, biz varsa varsın. Üçüncü dünya savaşını ateşliyorsun” gibi tehditkâr ve saldırgan tavrı karşısına dik duran ve ABD’nin dayatmasını kabul etmeyen Zelenski küçülmemiş, büyümüştür.

Tüm Avrupa Ülkesi devlet başkanlarının “Ukrayna’nın yanındayız” açıklamaları bunun bir ifadesidir.

Yeraltı kaynaklarının sömürülmesine izin vermeyen Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenski’yi savaş halindeki düşmanı Rusya’nın da yanına geçip Putin’e yakın duran ve Ortadoğu’da serseri mayını gibi dolaşan Trump’ın, Türkiye’yi de endişelendirdiği kadar terör örgütüne silah bıraktırmayacağı endişesini taşıyorum.

ABD’nin NATO’ya dahil etmek ve üs kurmak istediği için Rusya’yla savaşa sürüklediği Ukrayna’nın yalnız bırakılması Trump’ın ne kadar tutarsız ve psikopati davranışlar sergilediğini açıkça gösteriyor.

Bu ABD’nin sağı solu belli olmuyor,

Güvenilir tip değildir.

Ortadoğu’yu kan gölüne çeviren ve dünyayı kasıp kavuran ABD’nin son Gazze işgali ve arkasında kendisinin olması dengesiz davranışlarının bir örneğidir.

Terörü Türkiye’nin başına bela eden aynı Amerika’nın ne zaman ne yapacağı belli olmayan güven vermeyen bir müttefik örneği sergiliyor.

İran-İran savaşı

Irak-ABD savaşı

Körfez savaşı

Arap Baharı operasyonu

Mısır darbesi

Kaddafi’nin devrilmesi kendi vatandaşına linç ettirilmesi

Yemen savaşları

Afrika’daki isyanlar

Suriye’de Esad’ın devrilmesi hepsi ABD’nin işidir.

Son olarak İsrail-Filistin savaşını başlatıp Gazze’yi istiyorum gibi absürt çıkışı normal bir insan davranışı olmayan, anormal bir devlet politikası izleyen Trump istemedikten sonra PKK kendini lağv etmez silah bırakmaz.

Evet;

Bağdat düştü

Şam düştü

Gazze düştü

Ankara düşmemeli

Kıyamet kopar

Merhum Necmettin Erbakan hocanın “Şam düştüğü zaman sıra Türkiye’dedir” tarihi uyarısını yıllar önce yapmasının altındaki gerçek de budur.

Bölücü başının “PKK lağvedilsin, silahlar bırakılsın” tarihi çağrısının Türkiye’nin güneyinde Suriye ve Irak’ta konuşlanmış olan ABD’nin desteklediği PKK ve YPG unsurlarının nasıl tepki vereceği belirsizliğini korurken terör örgütünü besleyenlerin de nasıl bir tavır sergileyeceği aynı belirsizliğini koruyor.

Öyle ya yıllardır PKK ve YPG terör örgütlerini destekleyen başta ABD ve tüm Avrupa’nın bölücü başının çağrısına ne kadar itibar edecek veya edebilecek mi?

Bölücü başının çağrısı sadece Türkiye sınırları içerisini kapsayıp, asıl tehlike oluşturan Suriye ve Irak’taki terör örgütleri arasında ne kadar kabul görür.

O bölgede terörü kurduran ve 45 yıldır besleyen, silah, asker, para ve her türlü teçhizatla destekleyen ABD ve Avrupa, Apo’nun çağrısına itibar edecek mi?

Umarım ederler

Kandil “Ateşkes ilan ediyoruz” derken terör örgütü Öcalan’ın çağrısına uyulacağını duyurdu.

Ateşkesin ne anlama geldiğini biliyoruz

Oysa kayıtsız şartsız silah bırakılması ve PKK’nın lağv edilmesi çağrısıydı yapılan.

Peki, ateşkes ne demek oluyor

YPG bize çağrı yapılmadı diyor

Terör örgütü bölücü başının kontrolünde değildir artık.

Bölücü başının yakalanmasından sonra bana göre terör örgütü üzerindeki etkisini kaybettiğini ancak bölücü başı ve yandaşlarının terörü her zaman bir tehdit olarak kullandıklarını, kullanacaklarını düşünüyorum.

Tarihi çağrıya nasıl cevap gelir bilmiyorum ama aynı çağrıyı Trump ve Avrupa yaparsa ve uygulamaya geçilirse o zaman inandırıcı olur.

Diğer türlü bu hareket bölücü başının işine yarar.

ABD istemedikten sonra PKK lağv edilmez.